MERSİN doğumlu Mustafa Dinçer, İçel Koleji’nden mezun olduktan sonra 9 Eylül Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği bölümüne girdi. İzmir’deki öğrencilik döneminde bir akrabasının nakliyat şirketinde çalışmaya başladı.
İşin sahibi akrabası Mustafa Dinçer’i sektöre yönlendirmeye çalıştı:
– Üniversiteyi bitirince işin başına geçersin…
Mustafa Dinçer, başlangıçta nakliyat sektörünü sevmedi. Şirket yöneticileri ve sektörde tanıştığı kişiler şu tavsiyede bulundu:
– Bekle, sabırlı ol. Lojistik sektörü çok gelişecek…
Okulu bitirdi, jeofizik mühendisi diplomasını aldı, tam da o günlerde çalıştığı nakliyat şirketinin sahibi olan akrabası trafik kazasında hayatını kaybetti. Şirketin sahibi aileden yeni işe atılmak üzere “başlangıç sermayesi” talep etti, 200 bin dolar ile yola koyuldu, İstanbul’da kendi şirketini kurdu:
- Dinçer Lojistik A.Ş.
Lojistik Derneği (LODER) Başkanı Prof. Gülçin Büyüközkan’la şirketinin stratejik planı üzerinde çalıştı, yol haritasını belirledi:
– Kimya ürünleri lojistiği bu sektörde “niş” alan gibi görünüyor. Bir-iki şirket dışında kimya lojistiği yapan yok gibi.
Kimya lojistiği için Avrupa’da “Tehlikeli madde taşıma kuralları”nı belirleyen ve denetleyen kurumdan “ADR” belgesini de aldı. Deneyimi arttıkça kimya lojistiğinde yeni kapılar araladı:
– Kimyada ilk kez parsiyel taşımacılığı başlattık. Özellikle paketli boyada parsiyel taşımacılığını devreye aldık.
Kimya lojistiği ile işleri istikrarlı şekilde büyürken bir süre sonra teknolojiyi, dijital tarafı radarına aldı:
– Dijital bir şeyler yapmam lazım…
Bu arayışı sırasında Nazım Salur’la tanıştı. Getir, o günlerde 150 milyon dolarlık değer üzerinden fon toplama aşamasındaydı. Mustafa Dinçer de Getir’in yatırımcıları arasında yerini aldı. Dinçer’in start-up’lara yatırım konusunda deneyimi vardı. 10-12 yıl önce de Osman Kibar’ın şirketinin de yatırımcıları arasına girmişti.
Getir’in yatırımcısı olması, Dinçer Lojistik’in normal taşımacılık işlerini de gündemine almasını sağladı. Böylece FMCG (hızlı tüketim ürünleri) taşımacılığında da deneyim kazandı. Getir’le 81 ile yayılan bir taşımacılık şirketine dönüştü. Ayrıca Getir’in yurt dışı açılımı ile birlikte lojistikte Avrupa’nın da yolunu tuttu. 3 yıl hızlı büyüdü, sonra biraz fren yaptı.
Geçenlerde Dinçer Lojistik’in merkezinde Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Dinçer’le buluşup sohbet ettim:
– Kimya lojistiği hep güçlü kasımız olmaya devam etti. FMCG’nin yanına otomotiv yan sanayi, beyaz eşya gibi ürünlerin lojistiğini de ekledik.
Yurtdışı adımlarını özetledi:
– FMCG tarafına yöneldiğimiz günlerde kısa sürede 6 ülkede 9 depo açtık.
Yurtdışı açılımlarıyla birlikte Ticaret Bakanlığı’nın “Yurt Dışı Lojistik Ağları” (YLDA) teşvik programına da dahil olduklarını bildirdi:
– YLDA, yurt dışında iş yapmamızı kolaylaştıran bir program olarak devreye girdi. Bu program sayesinde yurt dışındaki merkezlerimizden Türk şirketlerine avantajlı fiyatlar sunabilir hale geldik. Bu çerçevede Polonya ve Dubai de planlarımız arasına girdi.
2024 yılı sonu itibariyle ulaştıkları depo sayısı ve büyüklüğü üzerinde durdu:
– Yurt içinde ve dışında toplam 38 depo ile hizmet veriyoruz. Toplam depolama alanımız da 500 bin metrekareyi buluyor. Portföyümüzde 20 bini aşkın araç var.
Türkiye dahil 7 ülkede faaliyetlerinin olduğunu kaydetti:
– Toplam 2 bin kişiye istihdam sağlıyoruz. Bu yıl İngiltere’de 30 bin metrekare, Türkiye’de de 30 bin metrekarelik kendi malımız olan depoları faaliyete geçirmeye hazırlanıyoruz.
Mustafa Dinçer, Dinçer Lojistik’in 22 yıllık yolculuğu ve şirketi yönetme formülüyle ilgili şu benzetmeyi yaptı:
– Önümüze çıkan zorluklar yaratıcılığımızı artırıyor. İşlerimizi yönetirken bir nevi satranç oynuyoruz.
Ulaştıkları parasal büyüklüğü merak ettim, paylaştı:
– Ciromuz 5 milyar lirayı buluyor…
Dinçer Lojistik’in ulaştığı büyüklük, “zorluklarla artan yaratıcılığın” ve şirketi “satranç oynar gibi” yönetme formülünün işe yaradığını gösteriyor…
Şirketleri GYSF’de topladı, teknolojiye girip ‘fintek’e yöneldi
DİNÇER Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Dinçer, 70 kişinin görev yaptığı bir Ar-Ge merkezlerinin olduğunu belirtti:
– Ekibimiz lojistik teknolojileri üzerinde çalışıyor.
Ar-Ge merkezinin “Dinçer SuperApp”ini geliştirdiğini bildirdi:
– 12 farklı uygulamayı içeren “SuperApp” sayesinde müşteriler, çalışanlar, destek departmanları ve son kullanıcılar büyük kolaylık sağladı.
Dinçer Teknoloji’yi ayrı şirkete dönüştürdüklerini kaydetti:
– Teknolojiye dönük yeni arayışlar ve girişim arayışlarımız üzerine lojistik sektörüne hitap edecek bir “Fintec” projesi geliştirdik. “Yol Param” adlı girişim bu ay devreye girecek.
Türkiye’de 600’e yakın “fintek”in olduğunu vurguladı:
– Sadece lojistik sektörü ağırlıklı çalışan bir “fintek” yoktu. O alana biz yönelmek istedik. Lojistik sektörüne, kamyonculara dönük finansman hizmetleri verilecek. İşimizin kapsamında mevduat toplamak olmayacak.
Türkiye’de 450 bin kayıtlı bireysel kamyoncunun olduğunun altını çizdi:
– Bunların 20-30 bini ile çalışıyoruz. 200-300 bin ağır ticari araç ikinci elde alınıp satılıyor. Bunların finansmanında devreye girilmesi söz konusu olacak.
Ardından ekledi:
– Lojistik büyük güçtür. Bu gücü “fintek”te kullanalım istedik. “Param”la el sıkıştık. Biz büyük ortak olduk. EBRD de yatırımcı olarak girdi.
Dinçer Lojistik Girişim Sermayesi Yatırım Fonu (GSYF) kurmak üzere harekete geçtiklerini aktardı:
– Şirketlerimizi GSYF çatısı altında toplayacağız. İleride halka açılma gündeme gelirse, bu yeni yapı işimizi kolaylaştıracak.
‘Her şey dahil’ modelini gastronomi turizmine nasıl uyarlayacağız?
GEÇEN Cumartesi Sözen Organizasyon’un Antalya’da düzenlediği “5. Uluslararası Turizm Gastronomisi Yatırımları ve Ağırlama Zirvesi FSUMMIT”in gerçekleştiği Nest Kongre Merkezi’ne girdiğimde Türk mutfağı uzmanı Vedat Başaran’ın yönettiği bir oturum vardı.
“Gastronomi Turizminin Destinasyon Markalaşmasındaki Yeri & Ekonomik Potansiyeli” başlıklı oturumda ETÜDER Başkanı Melih Şahinöz, AKTOB Başkanı Kaan Kaşif Kavaloğlu ve Antalya Büyükşehir Belediyesi Turizm Danışmanı Osman Ayık konuştu.
Osman Ayık, Türkiye’nin kitle turizminde başarılı olduğunu belirtti:
– Önemli olan bunu zenginleştirmek, çıtayı yükseltebilmek. Burada bir yönetişim eksikliği söz konusu.
Şu soruyu ortaya attı:
– Antalya’ya 17 milyon turist geliyor. Biz onlara ne veriyoruz?
AKTOB Başkanı Kavaloğlu, otellerin işlerini iyi yaptığını savundu:
– Oteller olarak değerli bir iş yapıyoruz. Onu daha değerli hale getirmek için neler yapmak gerektiği konusuna kafa yormamız lazım.
Vedat Başaran şu noktanın altını çizdi:
– Bizde turizm için ürün var ama hikaye eksikliği söz konusu.
Osman Ayık, kendisinin de yıllardır sektörün içinde olduğunu anımsattı:
– Oteller farklı, dışarısı farklı. Oteller elbette iyi. Ancak, otellerin dışında bir standart yok.
Vedat Başaran, “her şey dahil” sistemine işaret etti:
– “Her şey dahil” sistemini gastronomi turizmine ne kadar uyarlayabiliyoruz, onu çözmemiz lazım…