İSTANBUL Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden 1996 yılında mezun olan Murat Oğuz, 6 yıl kamuda çalıştıktan sonra 2002 yılında ayrıldı. Kamudaki görevi sırasında planlama ve stratejiye odaklanmıştı ama ticarete yatkınlığı yok gibiydi.
İş ve çalışma hayatıyla ilgili yol haritası çizmeye çalışırken Londra’da bir restoranda yemek yerken yan masada konuşulanlar dikkatini çekti. Yan masadakiler estetik ve plastik cerrahi üzerine konuşuyordu. Bu alanı aklının bir kenarına yazdı.
Londra’dan dönünce ön araştırma yaptı ve şunu gördü:
- Ülkemizde estetik ve plastik cerrahide bir hareketlenme olsa da bu alan pek gelişmemişti. Kullanılan ürünlerin önemli bir bölümü de ithal geliyordu. Ancak, bu sektörde bir gelecek var. İvme kazanması da uzun sürmez.
Araştırmalarını biraz daha derinleştirdi, ilk aşamada yöneleceği alanı bulmakta gecikmedi:
- Estetik cerrahi sonrası kullanılan “iyileştirici giysiler” (korse) üretimi ve pazarlamasıyla sektörü tanıma fırsatı yakalarım.
Dünyada bu alanda öne çıkmış firmaları belirledi, Çek Cumhuriyeti, İspanya, ABD ve Kolombiya’daki bazı üreticileri ziyaret etti. Bu ziyaretleri sonrasında Atlanta merkezli Marena adlı şirketle işbirliğine girdi, Türkiye distribütörlüğünü aldı:
- Ben 2006 yılında distribütörlük bağlantısı kurana kadar ürünü plastik cerrahlar satıyordu. Birkaç yıl içinde 80’i aşkın ülkede bulunan şirketin distribütörler liginde ilk 5’e girdim.
Murat Oğuz, ilk 5’e girince şirket 2011 yılındaki distribütörler toplantısı için Antalya’yı adres olarak belirledi.Oğuz, aynı yıl Türkiye’de üretim hedefiyle distribütörlüğünü yürüttüğü şirketten lisans istedi. Şirket üst yönetimi ilk aşamada Türkiye’ye üretim lisansı konusuna sıcak bakmadı.
2012 yılında şirketin CEO’su değişti, Murat Oğuz tekrar şansını denedi. O dönemin global CEO’su Türkiye’de 2013 yılında Murat Oğuz’la üretimi öngören ortaklığın yolunu açtı:
- Ameliyat sonrası kullanılan korselerin üretimi için ABD’den özel kumaş getirdik. Kumaşı getirirken TÜBİTAK’tan “biyouyumluluk” onayı aldı. Zamanla kumaşı Türkiye’de de geliştirdik.
Zamanla Mim Group’u kurup, şirkette Genel Müdürlük görevini üstlenen Murat Oğuz’la geçenlerde buluşup plastik cerrahi, estetik ve bu alana dönük ürünler üzerine konuştuk:
- Ameliyat sonrası kullanılan, korse olarak bilinen malzemenin üretiminde yıllık 250 bin adetlik üretim kapasitesine ulaştık. 20’den fazla ülkeye de ihracat yapar hale geldik.
İhracattan söz açılınca kilo başına geliri merak ettim, hesapladı:
- Ameliyat sonrası kullanılan korsenin kilo başına ihracat geliri 35 doları buluyor.
Ameliyat sonrası giyilen korse işi oturmaya başlayınca estetik alanında yeni ürünler arayışına yöneldi:
- ABD’de yara izi tedavisi konusunda bir şirketle işbirliği yaptık. Türkiye satışlarını gerçekleştirmeye başladık.
2013 yılında meme estetiği malzemesi konusunda da araştırma ve görüşmelere girişti:
- 2015 yılında ürünü FDA onaylı, hisseleri Nasdaq’da işlem gören bir şirketle bağlantıyı kesinleştirdik. Önemli bir “meme implantı” markasını Türkiye’ye getirmeye başladık.
Söz konusu “meme implantı”nın ABD’deki şirketin Ar-Ge ve inovasyon merkezi tarafından dünyanın bu alanda önde gelen bilim insanlarının da devreye girmesiyle geliştirildiğini bildirdi:
- Bu “meme implantı” genel anesteziye gerek kalmadan uygulanıyor. Göğüste iz bırakmıyor. 15 dakikalık işlem süresi ve 90 dakikalık dinlenme süresiyle hastaneden taburcu edilmeye olanak veriyor. Bu “meme implantı”, 2024 Aralık’tan itibaren devreye girdi.
Murat Oğuz, teknoloji geliştikçe yeni ürün ve uygulamaların devreye girdiğinin altını çizdi:
- Örneğin, İtalya menşeili “yüz dolgusu” işlemlerinde yapay zeka ile 3D görüntüleme teknolojisini de ülkemiz pazarına sunuyoruz. Ayrıca, İsviçre menşeili bir simülasyon teknolojisinin de lisansını almış bulunuyoruz.
Murat Oğuz’un Londra’da kulak misafiri olduğu plastik cerrahi ve estetik alanında Türkiye’de üretime uzanan, ithal ikamesi sağlayan adımları, kısa sürede başarı hikayesine dönüşmüş görünüyor…
‘Meme implantı’ ithalatına 13 milyon dolar harcandı
MİM Grup Genel Müdürü Murat Oğuz’a “meme implantı” ithalatına ne kadar döviz gittiğini sordum, 2024 yılı verisini paylaştı:
- 2024 yılında 13 milyon dolarlık ithalat oldu.
Dünya estetik pazarının büyüklüğüne işaret etti:
- Dünyada estetik operasyon pazarı 35 milyar doları buluyor. Ülkemizdeki pazarı sağlık turizmi ile kısmen ölçebiliyoruz. 2.5 milyar dolarlık sağlık turizmi gelirinin 1 milyar doları saç ekiminden sağlanıyor.
Türkiye’deki estetik operasyonları konusunda tahminde bulundu:
- Ülkemizdeki estetik harcaması 200 milyon dolar dolayında seyrediyor. Bunun içinde “meme implantı” harcaması da yer alıyor. Dünyada meme operasyonları harcaması 3 milyar dolar dolayında tahmin ediliyor.
Riskli bina oranı yüzde 50’den 12’ye geriledi 7 yılda ‘sıfır’a inecek
İSTANBUL’un Başakşehir ilçesinin Malatyalı Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu, Malatya Valisi Seddar Yavuz ve Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er’i belediyede ağırladığında bazı verilere işaret etti:
- Başakşehir, İstanbul’un en büyük sanayi bölgesine ev sahipliği yapıyor. İlçemizde 33 bin işyeri faaliyet gösteriyor.
Çam ve Sakura Hastanesi’ne dikkat çekti:
- Avrupa’nın en büyük hastanesi ilçemizde hizmet veriyor.
İlçenin Millet Bahçesi varlığı açısından iddiasını ortaya koydu:
- İstanbul’daki toplam Millet Bahçesi alanlarının yarısı Başakşehir’de yer alıyor. Kişi başına düşen alan 21 metrekareyi buluyor.
Deprem riski üzerinde durdu:
- İstanbul’daki riskli binaların oranı yüzde 50’yi aşıyor. Ben ilk Başakşehir Belediye Başkanı olduğumda ilçemizde de riskli bina oranı yüzde 50’ydi.
Başakşehir’deki riskli bina oranının yüzde 12’ye düştüğünü vurguladı:
- Hedefimiz 7 yılda ilçemizdeki riskli bina oranını “sıfır”a indirmek. İnşallah bunu başaracağız.
İlçe nüfusunun Anadolu kentlerine göre dağılımından Malatya verisinin altını çizdi:
- 7-8 yıl önce ilçemizdeki Malatyalılar 9'uncu sırada bulunuyordu. Bugün ilçemizde ikamet edenler arasında Malatyalılar ilk sırada yer alıyor. Adıyamanlılar da 3’üncü sırada bulunuyor.
Biz proleter sanayiciyiz
HAKAN Güldağ’la birlikte Eskişehir Sanayi Odası’nın EKONOMİ Gazetesi işbirliği ile düzenlediği “Fırtınada Yön Bulmak” toplantısındayız.
Eskişehir Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Celalettin Kesikbaş, toplantıyı açarken üyeleriyle yaptıkları son anketten bazı veriler paylaştı:
- Eskişehir sanayicisi, “Artık ben yatırım yapmıyorum” diyor.
- Sanayicilerimizden bir bölümü üretim kapasitesini düşüreceğini, ihracatını sınırlayacağını bildiriyor. Çünkü, ihracatta rekabet gücü çok geriledi.
- Sanayicilerimizin yüzde 90’ı finansmana erişim sıkıntısından, yüksek kredi maliyetlerinden, nakit akış sıkıntısından, tahsilat zorluklarından dert yanıyor.
- Ankete katılanların yüzde 97’si 2025-2026 döneminde iç pazarda daralma beklentisini dile getiriyor.
- İşçilik maliyetinin toplam içindeki payının arttığını bildirenlerin oranı yüzde 98’e ulaşıyor.
- Dışarıdan aldıkları hizmet bedellerindeki artıştan yakınanların oranı yüzde 99’u buluyor.
Kesikbaş, bu verileri aktardıktan sonra Eskişehirli sanayiciyi şöyle tanımladı:
- Çoğumuz işçilikten geliyoruz. Yani, proleter sanayicileriz…