Ekonomide ne değişirse seçim hazırlığı var demektir?
Ekonomide ne değişirse seçim hazırlığı var demektir?…
Hayret; 19 Mart vatandaşın enflasyon kaygısını hiç artırmamış!
Vatandaş enflasyonla ilgili olarak ya devlet kendisine soru sorduğunda doğru söylemiyor ve o soruları “Gidişat aynı” diye geçiştiriyor; yok eğer doğru söylüyorsa çarşıda, pazarda, sokakta laf olsun diye yakınıyor. …
Yeni enflasyon tahmini kaç olur ya da olmalı?
Dikkat etmişsinizdir; başlıkta “Enflasyon tahmini değiştirilir ve artırılır mı” demiyor ve kesin bir yargıda bulunarak yeni tahminin kaç olacağını ya da olması gerektiğini soruyorum. Çünkü yeni enflasyon raporunun açıklanacağı, dolayısıyla enflasyon tahmininin ya aynen korunacağı ya da değiştirileceği tarihe şunun şurasında bir ay bile kalmadı. Merkez Bankası yılın ikinci enflasyon raporunu bir ay sonra, 22 Mayıs’ta açıklayacak. Bu rapor çerçevesinde yeni enflasyon tahmini ne olabilir, işte onu ele almak gerek. Revizyon kaçınılmaz... Nisanda yüzde 4 dolayında beklenen ve böylece dört ayda yüzde 14,5’e ulaşacak olan artıştan sonra yılı yüzde 24’lük son tahmin düzeyinde kapatmak mümkün mü? Yüzde 14,5’ten yüzde 24’e yalnızca yüzde 8’lik bir hareket alanı kalacak. Sekiz ayda yüzde 8, yani ayda yüzde 1 bile değil, yüzde 0,97. Hadi diyelim nisan ayı artışı yüzde 4 değil de yüzde 3 olarak geldi; bu durumda dört aylık artış yüzde 13,4 olur, yüzde 24’e de yüzde 9’un biraz üstünde bir alan kalır. Son dört yılın mayıs-aralık dönemindeki artış oranının (2023’teki yüzde 43’lük yüksek oran hariç tutulduğunda bile) yüzde 25 dolayında olduğu gerçeği göz önünde bulundurulursa bu yıl son sekiz ay için öyle tek haneli bir beklenti içine girmenin ne kadar anlamsız olduğu ortaya çıkar. Hele hele 19 Mart süreciyle birlikte beklentilerin tümüyle olumsuza döndüğü düşünülürse... Dolayısıyla Merkez Bankası 22 Mayıs’ta enflasyon tahminini yukarı çekmek zorundadır. Ne kadar? Merkez Bankası tahminini revize ederken genellikle mevcut tahminindeki üst sınırın altında bir düzey belirlemeyi tercih ediyor.…
Nisan enflasyonu yüzde 4’ün altında kalır mı?
Merkez Bankası son bir ayda 50 milyar dolara yakın rezerv kaybetti. Tüm amaç Türk parasının çok hızlı değer yitirmesini önlemekti. Buna rağmen Türk parasındaki değer kaybının önüne ancak bir ölçüde geçilebildi. Mart ayı ortalaması ile bu ayın ilk üç haftasına kadar olan dönemin ortalaması kıyaslandığında dolar yüzde 2,6, euro yüzde 5,9, sepet kur ise yüzde 4,3 değer kazandı. Ay sonuna kadar bu oranlar daha da büyüyecek; en azından mevcut gidişata göre eurodaki değerlenme daha da hızlanacak. Dolar ve euro değer kazanıyor kazanmaya ama daha çok değerlenenin euro olması bir anlamda teselli. Türkiye ithalatının önemli bir bölümünü dolar cinsinden yaptığı için ithalat maliyetleri görece az artıyor. Diğer taraftan ise özellikle AB bölgesine yapılan ihracatın euro cinsinden olması ihracatçıya bir anlamda nefes aldıran bir etki yapıyor. Dış ticaret boyutu bir yana... Doların, en azından eurodan daha az değer kazanması bir yana... Sonuçta Türk parası değer kaybediyor, hem de son dönemlerde görülmedik ölçüde değer kaybediyor ve bunun fiyatlar üstünde baskı oluşturmamasını herhalde kimse beklemiyor.…
N’olacak şimdi?
Merkez Bankası perşembe günü faiz kararını açıkladı, araya hafta sonu girdi ve sanırım herkes bu hafta sonunu geleceğin muhasebesini yaparak geçirdi. Önümüzdeki dönemde Türkiye’yi ve Türkiye ekonomisini neler bekleyebilirdi; bunun tahlili yapılmaya çalışıldı.…
Faiz, artırılmadan artırıldı!
Merkez Bankası faiz kararını açıkladıktan bir süre sonra 20 Mart’ta durdurduğu haftalık repo ihalelerine de yeniden başlanacağını duyurdu. Merkez Bankası gecelik borç verme ve borçlanma faiz oranlarına ilişkin koridoru da yeniden belirledi. Koridor, bu kez asimetrik bir şekilde ve genişletilerek oluşturuldu. Gecelik borç verme faiz oranı haftalık repo ihale faiz oranının 3 puan üstünde yüzde 49 oldu. Böylece borç verme faiz oranı 3 puan artırıldı.…
TÜİK'in enflasyonu, futbol ve hakemler...
✓ "TÜİK'in enflasyonunu hem eleştiriyorsun, hem kullanıyorsun" diyenlere merhum Demirel'den esinlenerek "Başka enflasyon seti var da ben mi kullanmıyorum" diye yanıt veriyorum. ✓ Kaldı ki TÜİK'in hesaplamasını eleştiren herkes bu oranları kullanıyor. Maaşlar, ücretler hep bu orana göre artırılıyor; "Ben bu oranı düşük buluyorum, zammı kabul etmiyorum" diyebilen var mı? ✓ Maçın hakemi sürekli olarak hem de kasıtlı bir şekilde takımınız aleyhine düdük çalıyor ve bu yüzden maçı kaybediyorsunuz... "Ben bu maçın sonucunu kabul etmiyorum" diyebiliyor musunuz?…
Faiz, artırılmadan da artırılabilir!
Faizin değişik bir yöntemle, yani teknik olarak artırılmadan artırılabileceği konusunda ısrarcı olan soruyor: ■ Politika faizi kağıt üstünde geçerli olmakla birlikte uygulamada mı? ■ Hayır. Merkez Bankası 20 Mart’ta yaptığı tek cümlelik açıklamayla bir hafta vadeli repo ihale ihalelerine bir süreliğine ara verildiğini duyurmuştu. ■ Evet, öyle yaptı. Yine aynı gün, yani 20 Mart’ta olağanüstü toplanan Para Politikası Kurulu gecelik borç verme faiz oranını yüzde 44’ten yüzde 46’ya çıkardı mı? ■ Evet çıkardı. O tarihten bu yana fonlama bu faiz üstünden yapılıyor. ■ Yani 20 Mart’tan beri politika faizi “kağıt üstünde” yüzde 42,5 ama “uygulamada” yüzde 46 mı? ■ Evet öyle. ■ Peki Merkez Bankası yarınki toplantıda 20 Mart’ta bir anlamda kapattığı haftalık repo ihalesi kapısını açar ve haftalık borç verme faizini şu an geçerli olan gecelik borç verme faizi olan yüzde 46 düzeyinde ilan ederse pratikte bir faiz artışı yapmış olur mu? ■ Niye olsun ki, faiz zaten şimdi de yüzde 46, o zaman da yüzde 46 olacak. ■ Demek ki Merkez Bankası faizi artırmadan da faiz artışı yapabilirmiş. ■ Mantıken öyle. Ama şunu da göz ardı etmemeli; Merkez Bankası 20 Mart’ta faizi fiilen artırmış olsa da bu kez haftalık repo ihale faizini yukarı çekti diye bunu eleştirenler çıkacaktır. ■ Kesinlikle çıkacaktır da önemli olan faizin kaç uygulandığı değil mi? Yüzde 46 faiz ister gecelik vadeyle verilsin, ister haftalık; özünde değişen pek bir şey yok. Hatta tam tersine faizin haftalık vadede uygulanması bankacılık sistemi açısından çok küçük de olsa bir avantajdır. ■ Öyle görünüyor, bakalım Merkez Bankası yarın ne yapar, hep birlikte göreceğiz. ■ Makul olan gecelik faiz oranı olan yüzde 46’yı sabit tutup haftalık repo ihalelerine başlamak ve faizin yüzde 46 olduğunu ilan etmektir. Faizin yüzde 42,5 olduğunu söyleyip pratikte yüzde 46 uygulamak zaten kendini kandırmak. ■ Merkez Bankası 20 Mart’ta fonlamayı haftalıktan geceliğe kaydırırken işlerin kısa sürede düzelebileceğini varsaymıştı, o da olmadı gibi. ■ Ne gibisi! İşler giderek sarpa sarıyor. İç piyasaya bakın; siyaseten büyük bir karmaşa hakim ve bu karmaşanın sona ereceği de yok, tam tersine önümüzdeki günler sanki daha bir sorunlu geçecek. ■ Hele dış etkenler... ■ Onu hiç sormayın! Trump ne zaman ne söyleyecek, ne karar alacak belli değil. Onun bir sözü, bir kararı tüm dünyayı ve tabii ki bizi de etkiliyor. ■ Doğru; peki Merkez Bankası mevcut uygulamayı sürdürmeyi deneyemez mi; yani gecelik faizi yüzde 46, haftalık repo faizini yüzde 42,5'te tutarak yola devam edemez mi? ■ Tabii ki edebilir. Zaten bu olasılık daha ağır basıyor. İki orana da dokunmayıp bu şekilde devam etme olasılığı... Ama unutulmasın; fonlamanın, duruma göre çeşitli vadelerle yapılması yeni değil, bu daha önce de uygulanmış ve 2020’de bundan vazgeçilmişti. Fonlama vadesinde bir istikrar sağlamak en iyisi, bunun yolu da belli. “İndirim olasılığı var mı?” ■ Hep faiz artışını, en azından değişiklik yapılmamasını konuştuk da, peki bir faiz indirimi olasılığı hiç yok mu? ■ Ben Türkiye’de artık hiçbir şey için “Yok artık, bu da olmaz” diyemem. Tabii ki faizin indirilmesi olasılığı var. Bu olasılık var ama böyle bir yola girilmesinin sonuçları herhalde düşünülecektir. Şu koşullarda böyle bir adım atmak... Bana hiç olabilir görünmüyor, kesinlikle görünmüyor. Umarım öyle bir yanlışa düşülmez. ■ Doğru düşülmez gibi de, hadi diyelim oldu, nelerle karşılaşırız? ■ Türkiye yeni bir KKM icadına kadar gitmek zorunda kalabilir. Bunu söylemem olabilecekler konusunda sanırım yeterince açıklayıcı.…
Cari açık artıyor ama endişe edilecek boyutta değil
Cari açık, şubat ve ocak-şubat dönemi itibarıyla geçen yıla göre artış göstermişse de yıllıklandırılmış açık halen geçen yılın altında bulunuyor. Geçen yılın şubatında 27 milyar dolar olan açık, bu yıl 12,8 milyar dolar olarak gerçekleşti.…
TÜFE sizlere ömür, artık yeni endeks şart oldu
- Enflasyonu doğru ölçmek isteyecek bir yönetim hiç ama hiç çaresi yok artık ömrünü tamamlamış olan TÜFE'yi yenilemek zorunda. - Hangi iktidar olursa olsun bu TÜFE'yi bir kenara koyup yeni bir endeks hesaplamasına geçmiyorsa açıklanan enflasyona güven kesinlikle sağlanamayacaktır.…
Bütün yıl çalış, kazan, biriktir; sonra bir gecede harca!
“Merkez Bankası döviz alıyor, doğal olarak bu alım karşılığında piyasaya Türk parası sürüyor ve bu da enflasyona yol açıyor” denildi.…
Mart dünde kaldı cancağızım, artık nisana bakmak lazım!
Mart dünde kaldı cancağızım, artık nisana bakmak lazım!…
Boykot enflasyonla mücadele için bulunmaz nimet, ama...
Boykot enflasyonla mücadele için bulunmaz nimet, ama...…
Yabancıların 883 milyonluk çıkışı buzdağının görünen yüzü
Yabancıların 883 milyonluk çıkışı buzdağının görünen yüzü…
Mart 2,5’te kalsa ne olacak ki, önemli olan sonrası
Mart 2,5’te kalsa ne olacak ki, önemli olan sonrası…