Enflasyonun bu yıl ne olacağı artık belli sayılır. Merkez Bankası’nın tahmini yüzde 31-33 arası, dolayısıyla yüzde 32 dolayında bir gerçekleşmeye gidiliyor.
2026 sonunda hangi düzeye inilecek; resmi hedef yüzde 16.
Ya 2027 hedefi, yüzde 9; yani artık tek hane başlıyor.
OVP’ye göre 2028 hedefi yüzde 8, sonrasında ise herhalde artık o klasik oran, yani yüzde 5 yakalanacak ve öyle devam edecek.
Tahmin ve hedefler bu şekilde.
2025 belli sayılır da, sonrası için böyle olacak diyorlar! Sırasıyla 16, 9, 8, 5, 5, 5…
Tutarsa ne âlâ, tutmazsa ne olacak ki?
Hem tutmadığında şimdiye kadar ne olmuş ki?
Hangisi yanlış?
İyi güzel de bu oranların gerçekleşeceğini, enflasyonun birkaç yıl içinde tek hanelere inip o şekilde devam edeceğini varsayanlar, bu oranları yalanlarcasına borçlanmaya gidiyor.
Nasıl mı? Bu soruya yanıt bulmak için Hazine’nin borçlanmada vermeyi taahhüt ettiği faizlere ve vadeye bakmak yeter…
Hazine’nin bu yıl içinde gerçekleştirdiği TL cinsi ve sabit faizli senet ihalelerini bir kez daha dikkatinize getirmek istiyorum. Bu ihalelerin listesine bu köşede yaklaşık bir ay önce yine yer vermiştim, aradan geçen sürede listeye yeni ihaleler eklendi, ben de son durumu tekrar bilginize sunmakta yarar gördüm.
Çok geriye gitmeye gerek yok; bu ay içinde gerçekleştirilen iki ihaleye ve bu ihalelerde taahhüt edilen faize bakalım…
Sondan başlayalım; iki gün önce, yani 12 Kasım’da ihraç edilen iki senet var. Biri Ekim 2027 vadeli, yani 700 gün vadeli. Yıllık bileşik faiz fiyat etiketi gibi yüzde 39,99.
Bu 39,99’un anlamı çok açık; Hazine 2026’nın tümünde ve 2027’in 13 Ekim’ine kadar olan dönemde yıllık bazda bu faizi verecek.
Şimdi sormak gerekmez mi?
Enflasyon 2026’da yüzde 16’ya, 2027’de yüzde 9’a inecekse bu faiz yüksek değil mi?
İhraç tarihi 12 Kasım olan bir başka ihale…
Vade beş yıla yakın; Ekim 2030.
Yani vade tam 1785 gün.
Faiz oranı yıllık bileşik yüzde 36,72.
Enflasyonun yüzde 16’ya ineceğinin öngörüldüğü 2026’da yüzde 36,72 faiz verilecek.
Enflasyonun yüzde 9’a ineceğinin öngörüldüğü 2027’de de yüzde 36,72 faiz ödenecek.
Enflasyonun yüzde 8 düzeyinde gerçekleşeceğinin varsayıldığı 2028’de de yüzde 36,72 faiz geçerli olacak.
Enflasyon artık yüzde 5’e inmişken - inerse tabii ki - 2029’da da, 2030’un ekim ayına kadarki dönemde de yüzde 36,72 faiz ödenmeye devam edilecek.
Enflasyonun yüzde 5’lere ineceğinin öngörüldüğü yıllarda Hazine’nin yüzde 36,72 faiz ödemek durumunda kalması nasıl izah edilebilir acaba?
Ekim ayının son ihalesi de çok vahimdi.
15 Ekim’de ihraç edilen senedin vadesi tam 3612 gün.
Vade tarihi Eylül 2035, yani on yıl. Yıllık bileşik faiz mi, tam yüzde 31,87.
Hazine on yıl, evet on yıl boyunca her yıl yüzde 31,87 faiz vermeye razı oluyor ya da mecbur kalıyor.
Borçlanan siz olsaydınız…
Enflasyon hedefi ve bu hedefi adeta çöpe atan Hazine’nin borçlanma faizi çok önemli. O yüzden bu konuya sık sık değinme gereği duyuyorum.
Borçlanma durumunda kalan siz olsaydınız, ne yapardınız? Gelecekte enflasyonun ve faizlerini düşeceğinin söylendiği, üstelik bunu söyleyenin siz olduğunuz bir ortamda gider çok uzun vadeli ve çok yüksek faizli borçlanır mıydınız?
Bugün (örneğin) yüzde 40 olan faizin bir yıl sonra yüzde 20’ye, izleyen yıl tek haneye ineceğini bekliyorsanız, şimdiden gidip yüzde 40 faizle iki yıl, üç yıl, beş yıl, hatta on yıl vadeli borç alır mıydınız?
İki şartla alırdınız!
Birincisi; “Nasıl olsa enflasyon söylendiği ölçüde düşmeyecek, dolayısıyla bu faiz de yukarıda kalacak, yani gerçekte pek yüksek değil” diye düşünüyorsanız, yüksek sayılabilecek faizle borç alırdınız.
İkincisi; “Biliyorum, enflasyon da, faiz de düşecek ama ben şimdi borç almaya mecburum” deme durumundaysanız, yaşayacağınız tüm olumsuzlukları kabullenip yine o borcu alırdınız.
İş bilmezlik olamayacağına göre…
Hazine’de bu işi yürüten ve karar verenler taahhüt edilen faiz ve öngörülen enflasyon arasında büyük uçurum olduğunu görmüyor olabilir mi; tabii ki görüyor.
Öyleyse bu faizlere neden razı olunuyor?
Yanıt basit; hani yukarıda iki neden saydım ya, belli ki o iki nedenin de belli ölçülerde doğru olduğu kabul ediliyor da ondan.
Hem enflasyonun öngörülen düzeye indirilemeyeceği ve dolayısıyla enflasyonla faiz arasındaki makasın bu ölçüde kalmayacağı varsayılıyor, hem de Hazine öyle bir durumda ki faizine ve vadesine pek bakılamadan ve enflasyonla olan makas dikkate alınamadan borçlanmak zorunda kalınıyor.
