Enflasyon beklentilerinin ne boyutta seyredeceğini belirleyen ana unsur döviz kurlarındaki seyir ve zirai don olayı gibi negatif şoklardan etkilenen gıda fiyatları olacak.
Gelişmeler çok sıcak ve dinamik ama içeride 19 Mart, dışarıda 2 Nisan’ın makroekonomik görünüm üzerine etkilerinin ilk sinyalleri gelmeye başladı.
TÜİK’in yayınladığı eğilim anketleri ana sektörlerde güven kaybının görece güçlü olduğunu söylüyor. Örneğin Hizmet Sektörü Güven Endeksi, nisan ayında bir önceki aya göre %4,3 düşerek 109,5 seviyesine geriledi. Özellikle son üç ayda hizmetlere olan güvenin daha sert, %6,6 oranında düşerek 107,3 seviyesine gerilediğini görüyoruz. Gelecek üç aya yönelik beklentiler %0,8 oranında çok hafif bir toparlanma ile 114,1 seviyesine ulaşıyor. Turizm sezonuna hızla girdiğimiz bir dönemde hem mevcut görünüm hem geleceğe ilişkin beklentiler iç talepte ve dış talepte hizmet tarafında bir ivme kaybı olduğuna işaret ediyor. Tüm dünyada yaşanan gelişmelerin en olumsuz etkilerini turizm ve lüks tüketim sektörlerinde kendisini gösterdiğini izliyoruz.
İç talep düşüşü daha baskın
Perakende ticaret sektörü güven endeksi de bir önceki aya göre %2,5 düşerek 110,6 seviyesine geldi. Gelecek üç aya ilişkin beklentiler de aynı oranda bir düşüşe işaret ediyor. Diğer sert düşüş inşaat sektörü güven endeksi izleniyor. Bir önceki aya göre %4,2 gerileyen endeks 85,1 değerini aldı. Ekonomimizin %60’ından fazlasını oluşturan hizmet sektörünün mevsimsel faktörlerle güçlenmesi gereken bir dönemde yavaşlama sinyallerini arttırması büyüme üzerine baskının devam edeceğine de işaret ediyor.
İç talebin önemli göstergelerinden Tüketici Güven Endeksi’nin de %2,31 azalışla 83,9’a gerilediğini gördük. Tüketicinin hem gelecek 12 aya ilişkin beklentilerinde hem de mevcut tüketim eğiliminde gerilemeler izleniyor. BloombergHT Tüketici Güven Endeksi’nde de son iki aydır benzer eğilimi izlemiştik.
Büyümeye ilişkin yine önemli bir veri olan TCMB İktisadi Yönelim Anketi ve oradan hesaplanan Reel Kesim Güven Endeksi’nde de görece sert diyebileceğimiz bir gerileme karşımıza çıktı. Nisan ayında mevsimsellikten arındırılmış Reel Kesim Güven Endeksi bir önceki aya göre %2,4 puan düşerek 100,8 seviyesinde gerçekleşti. Veriler mevcut durumda iç siparişlerde azalmaya, ihracat siparişlerinde bir miktar artışa işaret ediyor. Gelecek üç aya baktığımızda ise hem geçen ayın dönemine göre hem de mevcut durumda gelecek üç ayda üretim hacminde, toplam siparişlerde, iç piyasa sipariş miktarında, toplam istihdamda gerilemeye işaret ederken, ihracat sipariş miktarında artışa işaret ediyor. İhracat sipariş miktarındaki beklenen artışın, tarifelerin devreye girmesinden önce ortaya çıkan talepten ve Orta Doğu bölgesinde süregelen talepten kaynaklandığını düşünüyoruz.
Enflasyon beklentileri yüksek ama artış oranı sınırlı
Aynı ankette önümüzdeki üç ayda birim maliyetler ve satış fiyatlarında da artış beklendiğini izliyoruz. Sektörel enflasyon eğilim endekslerine baktığımızda da bir artış izliyoruz. Özellikle hane halkı ve reel sektör enflasyon beklentileri yüksek seviyesini korumakla birlikte, Nisan ayında artışın sınırlı olduğunu, hanelerin 12 aylık enflasyon beklentisi %59,3’e çıkarken, reel sektörün beklentisinin %41,7’ye yükseldiğini görüyoruz.
İlk çeyrek büyümesi %2’lere geriliyor
İstanbul Bilgi Üniversitesi olarak yukarıda bahsettiğimiz veriler ve daha fazlasını kullanarak hazırlanan gerçek zamanlı büyüme tahminleri son birkaç haftadır görece sert iniş sinyali veriyor. Bu yılın ilk çeyreğine dair büyüme beklentisi veya tahmini 21 Mart‘ta %3,90 iken, 22 Nisan‘da 2,19’a gerilemiş durumda.
Sonuç olarak, son haftalarda yaşananların makroekonomik görünüme ilişkin büyüme ve enflasyon tarafında yarattığı ilk eğilimler şekillenmeye başlamış durumda. Büyümede yavaşlama sinyali daha net izlenirken, bunun ağırlıklı iç talepten geldiğini görüyoruz. Buna karşın, enflasyon beklentileri yüksek seyrini korumakla beraber, yükselişin sınırlı olduğunu görüyoruz. Yaşanan şokun gerek fiyatlama davranışı gerek enflasyon beklentileri ve gerek olası kur etkisi ile enflasyonu yukarı taşıma potansiyeli bulunurken, talepteki gerilemenin enflasyonu bastırıcı etkisi ön plana çıkıyor ve büyük oranda yukarı yönlü bir artışa yönelik beklentileri sınırlıyor görünüyor. Bu çerçevede enflasyon beklentilerinin ne boyutta seyredeceğini belirleyen ana unsur döviz kurlarındaki seyir ve zirai don olayı gibi negatif şoklardan etkilenen gıda fiyatları olacak. Ekonomi yönetiminin büyümedeki yavaşlamaya ne boyutta razı olacağı da enflasyon açısından önemli bir kriter olacak.