Geleceğe ilişkin önemli bir nokta, ortalama birim maliyet ve satış fiyatı eğilimlerinin artma eğiliminde olması. Bir başka ifadeyle önümüzdeki süreç enflasyonda baskıya işaret ediyor.
Gelecek hafta başında ikinci çeyrek büyüme rakamlarını öğreneceğiz. Öncü göstergeler büyümenin ilk çeyreğe göre hızlandığına işaret ediyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi Finansal Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde (CEFIS) dinamik faktör modelleri ile ürettiğimiz Şimdi Tahmin’lere göre ikinci çeyrek büyümesi %4,4, üçüncü çeyrek büyümesi % 5,3 civarında görünüyor*. 2025 yılı büyüme oranına ilişkin tahminimiz ise %4,3 seviyesinde bulunuyor. Yılın ilk çeyreğinde Türkiye ekonomisinin %2 büyüdüğünü hatırlayacak olursak, yılın ikinci çeyreğinden itibaren önemli bir hızlanma olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Maliyetlerde yükselme beklentisi
Pazartesi günü yayınlanan İktisadi Yönelim Anketi ve buradan hesaplanan Reel Kesim Güven Endeksi de genel anlamda büyümeyi destekleyen sonuçlar içeriyor. İmalat sanayiinde faaliyet gösteren 1832 iş yeri ile yapılan anketlerden derlenen ağustos anketi sonuçlarına göre Reel Kesim Güven Endeksi bir önceki aya göre 1,7 puan artarak 100,6 seviyesinde gerçekleşmiş görünüyor. Endeksin detaylarına baktığımızda, bir önceki aya göre son üç ay değerlendirmelerinde üretim hacminde, toplam sipariş miktarında artış eğilimi reel kesim güvenini artıran ana faktörler görünüyor. Bununla birlikte, son üç aylık toplam sipariş miktarı artışında iç piyasa sipariş miktarının arttığını, ihracat sipariş miktarının ise düştüğünü görüyoruz. Yine Ağustos ayı verilerine göre, mevcut durumda toplam siparişlerde düşüş gözlenirken, iç piyasa sipariş miktarında artış izleniyor. Muhtemelen ihracat sipariş miktarındaki düşüş daha güçlü olduğu için toplam sipariş miktarında da gerileme görülüyor. Bu verileri birleştirdiğimizde, ekonomideki hareketlenmenin iç piyasa siparişlerinden kaynaklandığını gözlemleyebiliyoruz.
Son gelen konut satış verileri ve otomobil satış verileri de iç piyasadaki bir hareketlenmeyi destekleyen nitelikteydi. Daha faiz indirimleri başlamadan olan bu hareketlenme para politikasının mevcut sıkışıklık seviyesinin iç talebi kesmekte yeterince güçlü olamadığının bir sinyalini veriyor. Son üç ay eğilimlerinde bir önceki aya göre baktığımızda ortalama birim maliyetlerde de bir yükseliş görüyoruz. Bu enflasyon açısından çok olumlu bir gelişme gözükmüyor. Dünya emtia fiyatlarının başta petrol olmak üzere genelde yatay seyrettiği bir ortamda ortalama birim maliyetlerdeki artış döviz kuru kaynaklı olabilir görünüyor. Gelecek üç aya yönelik eğilimlere baktığımızda, bir önceki aya göre üretim ve siparişin tüm alt faktörlerinde gerileme olduğunu görüyoruz. İhracat sipariş miktarının son üç ayda, mevcut durumda ve gelecek üç ayda düşüş göstermesi sanayinin dış rekabette yaşadığı güçlüklerin devam ettiğinin bir başka sinyali olarak karşımızda duruyor.
Yatırım eğilimi uzun süredir düşüyor
Geleceğe ilişkin bir başka önemli nokta da yine ortalama birim maliyet ve satış fiyatı eğilimlerinin artma eğiliminde olması. Bir başka ifadeyle önümüzdeki süreç enflasyonda baskıya işaret ediyor. Verilerin bir başka detayında ise geçen yılın aynı dönemi ile karşılaştırdığımızda üretim hacminde, iç ve dış sipariş miktarında artış görüyoruz. Bu veri de yıllık bazlı hesaplanan büyüme rakamlarının artma eğilimini destekleyen bir nitelikte bulunuyor. Verilerde dikkati çeken diğer önemli ama çok pozitif olmayan bir nokta da gelecek 12 aydaki sabit sermaye yatırım harcaması ve gelecek üç aydaki istihdam verilerinde izleniyor. Ağustos ayında biraz da sertçe düşüş gösteren bu iki kalem son aylarda genel bir azalma trendinde bulunuyor. Özellikle 2023 yılının başından bu yana sabit sermaye yatırım harcama eğiliminin düşmesi ve bunun devam ediyor olması önümüzdeki dönemde verimlilik artışı ve sağlıklı büyüme potansiyeli açısından olumsuz bir haber olarak karşımızda duruyor.
Erhan Aslanoğlu
*Şimdi Tahmin’ler, dinamik faktör modelleri ile İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Ege Yazgan ve Dr. Barış Soybilgen tarafından geliştirilmiştir.