Dünya Engelliler Vakfı (DEV) Genel Sekreteri Toygar Yedigöz, “Projelerimiz, geleneksel ‘hayırseverlik’ modelinden uzaklaşarak, haklar temelli bir yaklaşım benimsiyor. Engelli bireylerin toplumsal yaşama katılımını sadece fiziksel erişilebilirlik ile sınırlı görmüyor; sosyal, dijital, ekonomik ve kültürel kapsayıcılığın tüm boyutlarını kapsıyor” diyor.
Dünya Engelliler Vakfı (DEV), kuruluşundan bu yana yürüttüğü “Erişilebilir Eğitim” kampanyaları ve kapsayıcı istihdam programlarıyla binlerce engelli bireyin hayatına dokunurken, toplumsal farkındalıkta da köklü bir değişim yaratıyor.
Vakfın Genel Sekreteri Toygar Yedigöz, gönüllülük esasına dayalı görevinde, özel sektörde Outdoor Factory’de edindiği uluslararası proje yönetimi deneyimini sosyal sorumluluk çalışmalarıyla birleştiriyor. Yedigöz, engelliliği bir sağlık sorunu olarak değil, toplumsal bir mesele olarak ele almanın önemine dikkat çekerken; dijital erişilebilirlik, çocuklara yönelik erken müdahale programları ve uluslararası iş birlikleriyle 2025 sonrası için yepyeni bir vizyon ortaya koyuyor.
“DEV’in 2010’dan bu yana sürdürdüğü çalışmalar, toplumda engellilik konusuna yaklaşımda ciddi bir paradigma değişimi yarattı. ‘Erişilebilir Eğitim’ kampanyalarımız, sadece engelli bireylere değil, tüm topluma ulaşarak farkındalık seviyesini artırdı. Özellikle kapsayıcı istihdam programlarımız, işverenlerin engelli çalışanların potansiyelini görme biçimini değiştirerek, önyargıları kırma konusunda önemli adımlar attı. Bu çalışmalar sayesinde engelliliğin bir sağlık sorunu değil, toplumsal bir konu olduğu anlayışı yaygınlaşmaya başladı” diyen Yedigöz ile DEV’in engellilik alanında öncülük ettiği çalışmaları, gelecek projelerini ve engelli bireylerin toplumsal yaşama aktif katılımını güçlendirecek yenilikçi adımları konuştuk.
Yardım değil hak, dışlanma değil katılım
“2025 için engelli bireylerin toplumsal yaşama katılımında gerçek anlamda paradigma değişikliği yaratacak nitelikte üç proje tasarladık. ‘Hayat Engel Tanımaz’ projesi kapsamında, dijital erişilebilirlik çözümlerini merkeze alarak engelli bireylerin teknolojiye erişimini köklü bir şekilde dönüştürüyoruz. Bu proje sadece web sitelerinin erişilebilir hale getirilmesi ile sınırlı değil; akıllı telefon uygulamalarından e-devlet hizmetlerine, online bankacılıktan sosyal medya platformlarına kadar günlük hayatta kullandığımız tüm dijital araçların engelli bireyler için kullanılabilir hale getirilmesini hedefliyor.‘ Minik Eller Büyük Hayaller’ projesi ise erken çocukluk döneminde müdahalenin kritik önemini kavrayarak tasarlandı. Engelli çocukların sadece rehabilitasyon süreçlerinde değil, sosyal gelişim, yaratıcılık, liderlik ve girişimcilik becerilerinin desteklenmesinde devrim niteliğinde yenilikler getiriyor. YTB (Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı) ortaklığımız ise uluslararası boyutu olan çok önemli bir adım. Bu ortaklık sayesinde, dünya genelindeki Türk toplulukları arasında engellilik konusunda farkındalık yaratırken, aynı zamanda global en iyi uygulamaları Türkiye’ye taşıyoruz. Özellikle Avrupa, Amerika ve diğer coğrafyalarda yaşayan Türk engelli bireylerle deneyim paylaşımları yaparak, kültürlerarası bir öğrenme ağı oluşturuyoruz. Bu üç projenin getireceği en büyük yenilik, engelli bireylerin sadece ‘yardım alan’ değil, topluma aktif katkı sağlayan, liderlik yapabilen ve sosyal değişimin öncüsü olan bireyler olarak konumlandırılması. Projelerimiz, geleneksel ‘hayırseverlik’ modelinden uzaklaşarak, haklar temelli bir yaklaşım benimsiyor.”
Engellilikte gerçek tablo için kapsamlı bilgi bankası
“Türkiye’de BM’ye akredite olan ilk vakıf olarak, veri eksikliğinin farkındayız ve çözümü için çok boyutlu bir strateji geliştiriyoruz. Öncelikle, resmî kurumlarla yakın iş birliği içinde kapsamlı bir veri toplama ve analiz sistemi kuruyoruz. TÜİK ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile koordineli çalışarak hem saha araştırmaları hem de dijital platformlar üzerinden gerçek verilere ulaşmayı hedefliyoruz. Mevcut durumda, resmi rakamların çoğunlukla hastane kayıtları ve engelli raporu almış kişiler üzerinden hesaplandığını biliyoruz. Ancak gerçek durumun çok daha kapsamlı olduğunu görüyoruz. Özellikle kırsal alanlarda yaşayan, kayıt dışı kalan ya da engelli olduğunu bile fark etmemiş bireyler söz konusu. Akademik kurumlarla stratejik ortaklıklar kurarak politika önerilerimizi bilimsel temellere dayandırıyoruz. Ayrıca, belediyeler ve yerel yönetimlerle iş birlikleri kurarak bölgesel bazda daha detaylı veriler elde ediyoruz. Hedefimiz, sadece sayısal veri toplamak değil, engelli bireylerin yaşam kalitesi, ihtiyaç analizi ve toplumsal katılım düzeylerini de ölçen kapsamlı bir bilgi bankası oluşturmak.”
Engelsiz yaklaşımını ayrıştırıcı değil, kapsayıcı bir felsefe olarak benimsemek
“Outdoor Factory’nin dünya çapında tema parklar, müzeler ve yenilikçi projeler gerçekleştirme deneyimi, DEV'deki çalışmalarımızda proje yönetimi, uluslararası ortaklıklar ve sürdürülebilir çözüm üretme konularında büyük avantaj sunuyor. Burada edindiğim global tasarım prensipleri, tüm kullanıcı gruplarını düşünen tasarım yaklaşımları ve teknolojik çözümler, DEV projelerimizde daha kapsayıcı düşünmemizi sağlıyor. Amacımız sadece fiziksel engelleri ortadan kaldırmak değil, tüm bireylerin hayatın her alanında aktif, üretken ve bağımsız bireyler olarak topluma kazandırılmasını sağlamak. Outdoor Factory’deki deneyimimle, yıllardır sürdürdüğüm gönüllü çalışmaların birleşimi, DEV projelerinde hem stratejik düşünme hem de sahada uygulama konusunda etkili sonuçlar alınmasını sağlıyor. Her iki kurumda da ‘insana değer verme’ ilkesi ortak payda oluyor ve sonuçta ben de bir gönüllüyüm, b u da DEV’e verdiğim desteklerin samimiyetini ve sürdürülebilirliğini gösteriyor.”
Mobil bankacılıktan sosyal medyaya: Engelsiz dijital yaşam
“WDU E-MOBILITY yazılım projesi gibi çalışmalarımızdan yola çıkarak, dijital erişilebilirlik konusunda Türkiye’de kapsamlı bir dönüşüm hedefliyoruz. Bu vizyon, sadece teknolojik bir yaklaşım değil, engelli bireylerin günlük yaşamında bağımsızlığını ve toplumsal katılımını artıran bütüncül bir strateji. Somut etkilerini görmeyi hedeflediğimiz ilk konulardan biri dijital erişilebilirlik çözümlerimiz.Günlük yaşamda kullanılan tüm dijital platformların erişilebilir hale getirilmesi için geliştirdiğimiz kapsamlı standartlar, engelli bireylerin hayatında devrim niteliğinde değişiklikler yaratacak. Mobil bankacılık uygulamalarından e-ticaret sitelerine, kamu hizmetlerinden sosyal medya platformlarına kadar geniş bir yelpazede erişilebilirlik sağlamayı amaçlıyoruz. Uluslararası iş birliklerimiz de önemli avantajları beraberinde getiriyor. WDU (World Disabled Union) Dünya Engelliler Birliği’nin kurucu üyesi olmamız, global en iyi uygulamaları Türkiye’ye taşıma konusunda büyük avantaj sağlıyor. Vizyonumuz, 2030 yılına kadar Türkiye’nin dijital erişilebilirlik konusunda bölgesel lider konuma gelmesi ve bu alandaki deneyimlerini diğer ülkelerle paylaşabilecek seviyeye ulaşması!