Türkiye’nin yüzde 35 emisyon azaltım yolculuğu binalardan geçiyor. Doç. Dr. Duygu Erten’in ifadesiyle, “Binalar aslında uyuyan bir dev.” Bu devi uyandırmak, enerji verimli dönüşümle hem iklim krizini hem de yüksek faturaları geride bırakmanın anahtarı.
İstanbul Politikalar Merkezi (İPM)’nin geçtiğimiz günlerde yayımladığı “Türkiye’nin Karbonsuzlaşma Yol Haritası” raporu, emisyon azaltımında binaların kritik rolüne dikkat çekiyor. Raporun en kritik noktası ve en büyük maliyet kalemi binalar. Rapora göre, Türkiye’nin Net Sıfır hedefine ulaşabilmesi için 2025-2035 arasındaki on yıl için toplam 265 milyar dolarlık bir yatırıma ihtiyaç var. Bu rakamın yüzde 75’i bina sektöründeki dönüşümden kaynaklanıyor. Yeni binaların “Neredeyse Sıfır Enerjili Bina” standardında inşa edilmesi, eski binaların yenilenmesi ve ısınmada elektrifikasyon sayesinde, 2045’ten itibaren bina kaynaklı emisyonların sıfırlanması mümkün. Ankara Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve sürdürülebilir binalar, enerji verimliliği, yeşil sertifikasyon sistemleri ve danışmanlık alanında faaliyet gösteren TURKECO İnşaat ve Enerji’nin kurucu ortağı Doç. Dr. Duygu Erten’in ifadesiyle, binalar “uyuyan bir dev” ve dönüşüm için 200 milyar dolarlık yatırım ihtiyacı var. Erten’e göre, Türkiye’nin sera gazı emisyonlarını yüzde 35 azaltma hedefinde en güçlü kaldıraç mevcut bina stokunun yenilenmesi ve yeni binaların “Neredeyse Sıfır Enerjili” (NSEB) standartta inşa edilmesi. Doç. Dr. Erten’in yorumları şöyle:
Kentsel dönüşümde yeni hedef: Afet güvenliği ve enerji verimliliği
“Türkiye coğrafyasının büyük bölümü, deprem ve diğer doğal afetlere karşı risk altında. Bu nedenle, afet dayanıklılığı gerektiren bölgeler öncelikli dönüşüm alanları ilan edilmeli. Binalarda kullanılan enerji büyük ölçüde fosil yakıtlarla sağlanıyor ve bu da hem çevresel hem de ekonomik açıdan büyük bir yük oluşturuyor. Türkiye’deki binaların büyük çoğunluğu 2000 yılı öncesinde inşa edilmiş, enerji verimliliği düşük, ısı yalıtımı yetersiz binalar. Bu nedenle, “Neredeyse Sıfır Enerjili” (NSEB) binalar planlamak öncelik olmalı. Bir de, İstanbul gibi büyük şehirlerde hızla büyüyen nüfus, eski binaların ve gecekondu alanlarının modernize edilmesi ihtiyacını doğuruyor. Mevcut bina stokunun enerji verimli hale getirilmesi, yeni binaların NSEB standardında inşa edilmesi, yenilenebilir enerji entegrasyonu Türkiye’nin yüzde 35 azaltım hedefine ulaşmasında en kritik kaldıraçlar.”
Finansman, bina sektöründeki en büyük engel
“Enerji verimliliği yatırımlarında bina sektörü için birincil engel finansman eksikliği ve gerçek anlamda Enerji Servis Şirketleri yani ESCO’ların olmaması. Farkındalık, yenikliklere hızlı adapte olamama ve kapasite eksikliği, teknolojiye erişim ve yerli üretimin sınırlı oluşu engellerden bazıları. Bina sektöründe aynı zamanda, bürokraside yavaşlık, bina performanslarının ölçülmesi ve uygulama takibinin yetersizliği, dijital izleme sistemlerinin kullanılmaması önemli engeller olarak önümüze çıkıyor. Türkiye’de bina sektöründe yeşil dönüşümün hızlanması için güçlü politika araçlarına ihtiyaç var. Öncelikle satış, kiralama ve tadilatlarda enerji sınıfının kademeli olarak yükseltilmesi şart. Avrupa’daki ‘Renovation Passport’ yani derin yenileme pasaportları bizde de uygulanmalı. Isı pompası ve yalıtım için sübvansiyonlar, KDV/ÖTV indirimleri, hurda- kazan çekme programları devreye alınmalı. Düşük gelirli hanelere yüzde 80–100 hibe sağlanmalı ve fosil yakıtı destekleyen tüm teşvikler kaldırılmalı. Yeni binalarda NSEB standardı ve çatı GES zorunluluğu getirilirken, kamuda da yıllık en az yüzde 3 derin yenileme zorunlu olmalı. Bu sürecin sağlıklı işlemesi için ESCO sayısını artırmak ve Ulusal Bina Yenileme Fonu gibi finansman mekanizmalarını hızla devreye sokmak gerekiyor. Ulusal yeşil sertifika sistemimiz YES-TR, kamu ihalelerinde ve büyük özel projelerde kademeli olarak zorunlu hale getirilmeli. EKB, farkındalık yaratıyor ama denetim olmayınca kâğıt üzerinde kalıyor. Yeşil sertifikasyon daha çok üst gelir gruplarında etkili. Asıl dönüşümü kitleselleştirecek en güçlü araç, vergi teşvikleri ve mali desteklerdir. Çünkü finansman, bina sektöründeki en büyük engel ve bu bariyeri kaldırmadıkça dönüşümün hızlanması mümkün değil.”
Veri sorunu devam ettikçe, sağlıklı bir dönüşüm politikası mümkün değil
“Türkiye’deki mevcut bina stokunun enerji performansını tam, güncel ve güvenilir biçimde temsil eden kapsamlı bir veri tabanı hâlen yok. Elimizdeki veriler dağınık, eksik ve genellikle teorik performans verilerine dayanıyor; gerçek tüketim ve detaylı bina öğesi verileri sınırlı. Enerji kimlik belgeleri yalnızca belgelendirilen binaları kapsıyor; özellikle eski bağımsız konutlar ve kırsal yapılar yeterince temsil edilmiyor. Gerçek tüketim verileri sınırlı. Enerji Kimlik Belgeleri (EKB)’ler hesaplanmış enerji ihtiyacına dayanır. Fatura ve akıllı sayaç verilerinin sistematik olarak bina stokuna bağlanması yaygın değil veya erişim kısıtlı. Henüz Bina Yönetim Sistemi kullanımı ve dijital izleme yaygın değil. Farklı veri giriş uygulamaları, eksik teknik bilgiler (yalıtım kalınlığı, pencere tipleri, HVAC verimliliği vb.) veri tutarlılığını azaltıyor. Birçok kayıt güncellenmiyor; bina yenilemeleri, kullanım değişiklikleri veya ekipman değişimleri takip edilmeyebiliyor. Verilerin online platformlarda takip edilen sistemlerde tutulmaması özellikle bina yönetimleri kurumsal olmayan binalarda sorun yaratıyor. Veri sorunu devam ettikçe, sağlıklı bir dönüşüm politikası mümkün değil. Kamunun liderliğinde, ulusal dijital bina envanteri / bina pasaportu oluşturulması; GIS entegrasyonu ile mekânsal analizler yapılması, mevcut EKB kayıtlarının derlenmesi ve kalite kontrollerinin yapılması; eksik alanların zorunlu kılınması şart. Sayaç/ fatura verilerinin anonimleştirilerek analiz için kullanılması, temsili ölçüm kampanyaları ve akıllı sayaç/IoT tabanlı pilotlar ile gerçek tüketim verilerinin artırılması ama en önemlisi artık açık veri politikaları ve standart veri formatları ile bizlerin bu tür verilere erişiminin kolaylaştırılması gerek.”
NSEB’e geçiş düşük gelirli haneler için enerji yoksulluğundan çıkış kapısı olabilir
“Türkiye’de düşük gelirli hanelerde enerji verimsizliği karbon salımının yanı sıra, aynı zamanda maliyetli. Neredeyse Sıfır Enerjili Binalar (NSEB)’e geçiş düşük gelirli haneler için enerji yoksulluğundan çıkış kapısı olabilir; fakat bu ancak sosyal politikalarla desteklendiğinde mümkün. İlk yatırım maliyeti düşük gelirli haneler için en kritik engel. Finansman ve destek mekanizmalarının zayıflığı nedeniyle, enerji verimliliği kredileri ve teşvikleri daha çok orta-üst gelir grupları tarafından erişiliyor. TOKİ ve belediye projeleri henüz sistematik şekilde NSEB standartlarını uygulamıyor. Bu tür binalarda enerji yoksulluğu, sağlık sorunları ve artan faturalar bir kısır döngü şeklinde birbirini besliyor. Konut kredileri, enerji verimli binaların satın alınmasında uygun bir finansman maliyeti sunarken, mevcut binalar için izolasyon, yalıtım, pencere sistemleri gibi binanın temel parçası olacak yatırımlarda bu imkandan faydalanılmıyor. Yalıtımsız binalarda, ısı kaybı çok fazladır. Kışın ısıtma, yazın soğutma için çok daha fazla enerji gerekir. Ancak düşük gelirli haneler bu yüksek tüketimi karşılayamayınca, enerji yoksulluğu başlar. Sonuç olarak yeşil tasarlanmamış bir bina, yalnızca konfor sorunu değil; sosyal eşitsizlikleri derinleştiren, halk sağlığını bozan ve haneleri borç/enerji yoksulluğu tuzağına sürükleyen yapısal bir problem haline geliyor.
Türkiye’nin sera gazı emisyonlarının % 35 azaltımı için binalarda atılması gereken adımlar
Doç. Dr. Duygu Erten, Türkiye’nin sera gazı emisyonlarının yüzde 35 azaltımı için binalarda atılması gereken adımları şöyle sıralıyor:
■ 2030’a kadar enerji verimliliği seferberliği
■ Mevcut binalarda ısı yalıtımı
■ Çift camlı pencereler
■ Enerji verimli kazan/klima sistemleri
■ LED aydınlatma dönüşümleri
■ Enerji Kimlik Belgesi (EKB) denetimlerinin artırılması
■ Zorunlu uygulamanın güçlendirilmesi
■ Düşük performanslı binalara yaptırım ve teşvikler
■ Isıtma ve soğutma sistemlerinin modernizasyonu
■ Verimsiz katı yakıtlı sistemlerin çıkarılması
■ Doğalgaz, elektrikli ısı pompaları veya merkezi sistemlere geçiş
■ Yeşil fi nansman ve teşvik mekanizmaları
■ Enerji verimli renovasyon için düşük faizli krediler
■ Vergi indirimleri
■ Yeşil mortgage ve kira yardımı gibi fi nansal araçlar
■ NSEB (Neredeyse Sıfır Enerjili Binalar) standardının yaygınlaştırılması
■ Tüm yeni binalarda zorunlu hale getirilmesi
■ Isıtma, soğutma ve mutfakta fosil yakıtlardan çıkış
■ Isı pompaları, elektrikli cihazlar ve tam elektrifikasyon
■ Döngüsel ekonomi yaklaşımı
■ Bina yıkımlarında malzeme geri kazanımı
■ Modüler tasarımlar
■ Sıfır atık prensiplerinin yerleşmesi
■ Şehirlerin entegre karbonsuz planlaması
■ Ulaşım, yeşil alanlar ve binaların birlikte planlanması