“Düşüncenin doğasında iletilmek vardır. Yazılmak, konuşulmak, gerçekleştirilmek.”
Ursula K. Le Guin bu cümleyi olağanüstü romanı Mülksüzler’de kullanır. Mülksüzler ekonomik liberalizmin en zekice değerlendirmelerinden biridir. Bu sistemin en kritik noktalarını, hem olumlu hem de olumsuz yönlerini başarıyla yakalar ve bunun toplumsal organizasyona nasıl yansıdığını gösterir.
Ama biz bugün ekonomik değerlendirmeleri bırakalım ve Le Guin’in düşünceyle ilgili aforizmasına odaklanalım. Düşüncelerin doğası konusunda biraz düşünelim, çünkü “Nasıl Bir Ekonomi?” Gazetesi bugün üçüncü yaşını kutluyor ve bu da bize ekonomi basınının işlevi ve düşüncelerin iletilmesi konusunda fikir jimnastiği yapmak konusunda bir fırsat veriyor.
Düşüncelerin iletilmesi ve paylaşılmasını sağlayan bir araç olarak düşünmeliyiz ekonomi basınını. Peki ekonomi basınından ne beklemeliyiz? Bir ekonomi gazetesini/web sitesini okuduğumuzda ne bulmalıyız orada?
Kanımca üç ana işlevi bulmalıyız. İlk işlev haberdar etmek. Ekonomiyle ilgili tüm haberleri aktarmak ve okuru güncel tutmak. Ekonomiyi etkileyecek düzenlemeler, siyasi ve sosyal gelişmeler, finans, bankacılık gibi kritik sektörlerdeki önemli gelişmelerden okuru haberdar etmek ekonomi basınının en önemli işlevi.
İkinci işlev ise bugünü yorumlamak. Yani güncel ekonomik ve finansal gelişmeleri yakalamak ve anlamak. Ekonomide durumun ne olduğunu, orta vadede, mesela bir yıllık bir perspektifte ekonominin nereye yöneleceğini kavramak. Bu kavrayışla beraber kişisel tasarruflarımıza veya sorumlusu olduğumuz işletmelerin faaliyetlerine bir yön çizebilmek. Bütçemizi yapabilmek.
Üçüncü işlev ise normal zamanlarda pek önemli olmayan ama içinde yaşadığımız dönemde çok acil bir ihtiyaç haline gelen bir şey. Ekonominin görünür bir gelecekte nereye gideceğini anlamak. Görünür gelecek derken ne kadarlık bir süreyi kastediyorum? Doğrusu yanıtı bilmiyorum. Peki kim biliyor? Tabii ki teknoloji. Görünür gelecek, teknolojideki değişim hızının ekonomiyi ciddi yapısal dönüşümlere zorlayacağı, belki de onu tanıyamayacağımız bir hale getireceği zaman dilimini ifade ediyor. Teknoloji öyle hızlı gelişiyor ki, “Pek Yakında” da diyebilirsiniz.
Bu saydığımız üç işlevi tek bir cümlede toplamak isteseydik, Ursula Le Guin’in cümlesine geri dönecektik. Yani düşüncenin doğasında yazılmak ve konuşulmak olduğu şeklindeki saptamaya. Ekonomi basınının işlevinin özeti de bu bence. Ekonomi hakkındaki düşüncelerin yazılmasının ve konuşulmasının sağlanması. Düşüncelerin gerçekleştirilmesi ise bütün toplumun görevi.
Gelelim “Nasıl Bir Ekonomi” Gazetesine. Yapay zekaya hem ekonomi basını ve medyasıyla ilgili hem de “Nasıl Bir Ekonomi” Gazetesiyle ilgili bir dizi soru sordum ve bazı veriler çıkarttım. Sonuç Nasıl Bir Ekonomi’nin dijital erişim, tiraj ve etkililik gibi çeşitli kriterler açısından ekonomi basını ve medyası içinde ağırlıklı bir yere sahip olduğuydu.
Sektörde bu kadar önemli yeri ve etkinliği olan bir gazeteyi çıkarmak, yürütmek, orada haber yapmak, değerlendirme yazmak bu gazetede çalışan herkese çok önemli bir sorumluluk yüklüyor. Bu sorumluluk da ekonomi basınından beklenen üç işlevin hakkıyla yerine getirilmesi tabii ki.
“Nasıl Bir Ekonomi” bugün üç yaşına yeni basmış küçük bir çocuk. Üç yaşına basan çocuklardan ne bekleriz? Konuşmalarını, yürümelerini ve tabii ki bizi mutlu etmelerini. Nasıl Bir Ekonomi bunların hepsini yapıyor. Öncelikle konuşuyor: Değerlendiriyor, anlatıyor, inceliyor, yorumluyor. Verilerin, düzenlemelerin, olayların ayrıntılarını kurcalıyor. O ayrıntılarda saklanmış şeyleri bulup çıkartıyor.
Bizi mutlu ediyor mu? Buna da evet diyelim. Tabii ki Dünyanın ve ekonomimizin koşullarının elverdiği ölçüde diye bir kısıt da ekleyelim ardından. Kurtuluş Savaşı Destanı’nda dendiği gibi “Nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel ve rahat günlere inanmak” insanoğlu olarak bizim bir parçamız. En güçlü parçamız. İşte ekonominin soğuk verilerinin ve düzenlemelerinin arasından uzanıp bu parçamıza da dokunabilmeli bir ekonomi gazetesi. Bence bunu da yapıyor kitap ekleriyle, edebiyat yazılarıyla.
Son olarak yürüyor mu? Evet. Çok hızlı yürüyor. Yeni projelerini hayata geçiriyor, haber verme ve analiz yeteneklerini artırıyor. Zaman kendi hızında ve kendi yolunda devamlı yürürken; hepimiz ona yetişmek için yürüyor, hatta koşuyoruz. Bütün insanlar, şirketler, gazeteler, siyasi sistemler ve hatta fikirler bu koşuyu yapıyor. Bunu yapamayan, nefesi kesilen dinlenmek için çöktüğü zamanda donup kalıyor. Unutulacak bir anıya dönüşüyor çoğunlukla. Bu yüzden hepimiz dinlenmeden yürümek zorundayız ve Nasıl Bir Ekonomi de işte bu yürüyüşü çok iyi yapıyor. Sanırım başarısının sırrı da bu noktada zaten.
Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi’nde yaklaşık bir yıldır yazıyorum. Kendimi yeni sayıyorum bu yüzden. Bu gazetenin bir parçası olmaktan mutluluk duyuyorum ve gazetenin doğum günü nedeniyle yaptığım küçük araştırma da mutluluğumu ve sorumluluk hissimi daha da artırdı. Gazeteye emek veren herkesi tebrik ediyor ve nice yeni, güzel yıllar diliyorum.
Son söz olarak ekonomi basınının üçüncü işlevini tekrar hatırlatmama izin verin lütfen: Görünür bir gelecekte ekonominin neye dönüşeceğini anlamak. Yani daha somut konuşursak; bulut teknolojisinin, büyük veri kullanımının ve yapay zekanın bizi nereye götüreceğini anlamak. Sürdürülebilirlik ihtiyacının hangi noktada ekonomiyi yapısal dönüşümlere zorlayacağını öngörebilmek.
Bu öngörüleri de çok hızlı yapmak zorundayız, çünkü zaman tarihin hiçbir noktasında bu kadar hızlı akmamıştı. Tarihin hiçbir döneminde gelecek, bugüne bu kadar yakın olmamıştı.