14 Haziran 2017’de Londra yakınlarındaki Kuzey Kensington’daki 24 katlı “sosyal konut” olan Grenfell Kulesi adlı apartmanda gece 01.00’den hemen önce yangın çıktı. Yangın hızla binanın dışına yayıldı ve tüm katlar alevler ve dumanlar içinde kaldı. Bunun nedeni binanın yeni dış kaplama ve yalıtımıydı. Dış kaplama ile duvar arasındaki hava boşluğu baca etkisi yapmıştı. Yangın 60 saatin sonunda kontrol altına alınabildi. 18’i çocuk 72 kişi öldü, 70’ten fazla kişi yaralandı. 223 kişi kurtuldu.
14 Eylül 2017’de yangının nedenlerini araştırmak için Grenfell Kulesi Soruşturması başladı. Soruşturmanın ilk raporundan elde edilen bulgular Ekim 2019’da yayımlandı.
Yangın Etiyopyalı Behailu Kebede’nin oturduğu Daire 16’daki “H” marka buzdolabı dondurucusunun “içinde ya da çevresinde” başlamıştı. Nedeni, “Buzdolabının kompresör röle bölmesindeki aşırı ısınmış bir kablo konektörünün kötü sıkılmış bağlantısı” olarak gösterildi. Duman ve yangın buradan çıkmış, fark edilmiş, aynı katta tüm oturanlar uyarılarak dışarı çıkış sağlanmış, aynı anlarda itfaiye çağrılmış ve geçen sürede alevler buzdolabının arkasındaki pencerenin çerçevesinden dış duvara sıçramıştı. Yangının “suçlu gösterilen” buzdolabından çıktığı söylense de buzdolabı hiç tamirat görmemişti.
Birleşik Krallık’taki diğer pek çok yüksek bina gibi, Grenfell Kulesi de yangın durumunda “yerinde kal politikası” düşünülerek tasarlanmıştı. Bir dairede yangın çıkarsa, kalın duvarlar ve yangın kapıları itfaiyenin müdahalesine kadar gereken zamanı kazandıracak, sadece yangın çıkan konutta yaşayanlar tahliye edilecekti. Bu sosyal binada zaten merkezi bir yangın alarmı da yoktu.
Yangın düşünülenin aksine çıktığı yerde kalmamış, hızla yayılmıştı. Çünkü binanın dış kaplaması yönetmeliklere uygun değildi. Üstelik itfaiye teşkilatı yangını izole etmişçesine bina sakinlerine yerlerinde kalmalarını ve kurtarılmayı beklemelerini söylemiş, tahliyeyi geciktirmişti.
2020’de daha ayrıntılı bir araştırma başlatılarak polis, savcılık ve adli tıp görevlileri tarafından soruşturma yürütüldü. Yangının ardından belediye başkanı, başkan yardımcısı ve genel müdürü istifa etti ve belediye konutlarının yönetimi İngiltere'deki en büyük kiracı yönetim organizasyonu olan Kensington ve Chelsea Londra Belediye Meclisi’nden alındı.
Bina dış cephesinde iki tip alüminyum kaplama malzemesi kullanılmıştı. Bu kaplamaların altına daire duvarlarının dışına sabitlenen ısı yalıtımı malzemesi uygulandı. Daha iyi yangın direncine sahip alternatif bir kaplama yenileme ihalesi sırasında maliyet nedeniyle reddedildi. Bu teklif, öngörülen bütçeden 1,8 milyon sterlin daha yüksekti.
1970’lerde inşa edilen binanın 2016’da biten restorasyonunda kullanılan alüminyum kaplamalı köpükten (polietilen polimer dolgu) oluşan yalıtım levhası, yangının nedeni olmasa da facianın nedeni olarak kabul edildi. Bu ürün yüksek sıcaklıkta eriyor, damlayarak akıyordu ve son derece yanıcıydı. Tadilattan önceki döneme ait poliüretan polimer köpük yalıtım levhası da yangını tetiklemişti.
Soruşturma sırasında bu malzemelerin kullanılması yasaklandı. Daha önce kullanılmış olan binalarda değişim için uygun koşullu krediler açıldı.
İngiltere’de tekrarlanmaması istenilen önemli olaylarda başvurulan bir yöntem olan “Kamu Soruşturması” 2017 ve 2020’de başlamak kaydıyla ardı sıra iki kez yapıldı. Sadece ilk soruşturmada binanın nasıl olup da “ölüm tuzağı”na dönüştüğünü anlamak için 1600 tanık dinlendi. 400’e yakın şirketi ilgilendiren duruşmalar canlı olarak yayınlandı. Yangın soruşturmasında özel eğitimli görevliler her daireyi titizlikle aradı, her katta yaklaşık 15,5 ton moloz inceledi, adli antropologlar, arkeologlar ve adli diş hekimlerinin de yardımlarıyla incelemelerde bulundu. 2024 yılının sonuna doğru yani olaydan 7 yıl sonra yeni bir raporla soruşturma tamamlandı.
Soruşturma Komisyonu Başkanı Sir Martin Moore-Bick, Grenfell Kulesi Soruşturması’nın 55 öneri içeren; “Basit gerçek şu ki, gerçekleşen ölümlerin hepsi önlenebilirdi” özetli nihai raporunu açıkladı. Bu sonuç endüstriyel ve siyasal başarısızlık anlamına geliyordu. Hükümetin yanıcı kaplama panelleri ve izolasyonların kullanımının oluşturduğu riskleri tespit etmesi için birçok fırsat vardı. 2016 yılına gelindiğinde bakanlık bu risklerin farkındaydı ancak bildikleri doğrultusunda hareket edemedi.”
Rapor; “Tam hesap verebilirliğin sağlanması zorunludur. Ceza adaleti süreci dahil. Ve bunun mümkün olduğunca hızlı gerçekleşmesi gerekir” değerlendirmesi ile sona erdi.
Yangının çıkış noktası, yangının gelişme nedenleri, yangına karşı koyma araçları, yangına müdahale, yetkilerine el konulanlar, konulmayanlar ve yetersizlikler…
Halen duruşması devam eden Kartalkaya faciasında 38’i çocuk 78 kişi hayatını kaybetmişti. Her yönüyle benzerlikler olan bu trajedilerin ele alınması, umalım ki ders alınacak benzerlikte olur.