
Şans Sohbetleri'nde bu hafta, Ağaoğlu ve Güldağ, son enflasyon verisi ışığında, Merkez Bankası'nın beklenen adımları ve yabancı yatırımcının hamlelerini tartıştı.
Güldağ: Enflasyon şaşırttı mı? Özellikle 0,69 düşen gıda endeksi?
Ağaoğlu: Şaşırttı doğrusu. Çarşı- pazarı yakından takipteyim. Fiyatlarda bir gerileme yok. Tamam, büyük bir artış da yok ama gıda fiyatlarında düşüş şaşırtıcı.
Güldağ: Gıda endüstrisi ile konuştuğumda, "Gıda aylık enflasyonu hiç inandırıcı değil. Pazardaki fiyat hareketlerine baksalar yeterli" diyorlardı. Hatta bir sanayici, "Allah aşkına, bari zekamızla dalga geçmeseler" diyordu. Enflasyonun belini kırdığımıza, gıda enflasyonunun gerilediğine inanmıyorlar henüz.
Ağaoğlu: Tarımdaki sıkıntılarımızın hemen hiç biri çözülmedi ki... Hatta, Özgür Tort’un açıklamalarına, Sencer Solakoğlu'nun söylediklerine bakınca, problemler daha da artmış. Düşün, “Yemini benden almazsan, sütünü almam” diyen, bölgeleri ayırarak, kartel oluşturmuş, üreticiyi zorda bırakan bir yapı Rekabet Kurulu’nun radarında.
Güldağ: Merkez Bankası'ndan veri sonrası nasıl bir adım gelir?
Ağaoğlu: 150 baz puan indirim tahminimi sürdürüyorum. İki sebep var: Bir; bileşik faiz yeterince yüksek, enflasyonla mücadele için pozitif marjı hâlâ sağlıyor. İki; tek çiçekle bahar olmayacağı gibi tek veriyle de trend olmaz.
Güldağ: Ocak ve şubat aylarında da PPK toplantıları var. Eğilimin netleştiğini görerek, adım atmak daha gerçekçi ve sağlıklı olur.
Ağaoğlu: Aralıkta yine düşük bir enflasyon görebiliriz. Fakat Ocak ayını kestirmek zor. Kamunun yönetilen ve yönlendirilen fiyatlamaları netleşmedi. Değerleme oranı yüzde 25,49. Sayın Şimşek bunun altında ve beklenen enflasyona paralel bir düzenleme yapılacağını söyledi. Bu adım çok önemli. IMF gibi, 'inmesin' demiyorum. Aksine insin. Yüzde 38 makul. Ama 200 gelirse “Ne gerek vardı?” derim. 250 gelirse, “Bir dakika, burada başka bir durum var” derim. “Erken seçim mi geliyor, politik etkiler mi ortaya çıktı?” gibi sorular akla gelir. Merkez Bankası’nın herhangi bir soruya meydan bırakmadan, 100 veya 150 baz puan indirime gitmesi makul olur.
Güldağ: Piyasayı nasıl etkiler?
Ağaoğlu: Enflasyonla mücadeleye yabancıların daha fazla itimat etmeye başladığını bir buçuk aydır görüyorum. Bu da tahvil tarafına girişleri artırıyor. Daha da artacak.
Güldağ: Devam da edebilir gibi...
Ağaoğlu: Evet. Kasım ortasında yüzde 40,2’lerde olan 2 yıllık gösterge tahvil getirisi 38,80’lere geldi. Yaklaşık 1,5 puanlık bir iyileşme oldu. Yabancı ilgisini buradan görüyoruz. Keza 10 yıllığa baktığımızda da 30,97’lerde. Bu da 32’lerden geldi. Şu anda orada da bir iyileşme var.
Güldağ: Aralık enflasyonunun da iyi gelmesiyle, yeni yılda tahvile ilginin artması beklenebilir....
Ağaoğlu: Hem faizlerimiz yüksek, hem de mayısa kadar, enflasyonda düşüş ihtimali... Kamu zamları hedef enflasyona göre yapılırsa, tahvile yönelim daha da güçlenir.
Güldağ: Peki, ya borsaya?
Ağaoğlu: Yabancı, önce Eurobond'la başlıyor, sonra TL tahvil tarafına geliyor. Şu anda oradayız. Daha sonra borsaya gelir. Fakat borsaya gelme ihtimallerini düşük görüyorum. Sebebi şu: Yabancıların gelip alacağı, selektif bazı hisse senetleri zaten bu yıl içinde iyi performans gösterdi. “Borsa ucuz” diyoruz ama yabancıların ilgi gösterebileceği hisseler göreli olarak çok da ucuz değiller. Diğer taraftan borsanın “karanlık tarafı” dediğimiz bir taraf var; onların bazıları da endekslere girdi. Türkiye’ye gelip endeksi takip edecek yatırımcı ister istemez o hisseleri de almak zorunda kalıyor. Hayat normale dönmediği takdirde, pek o yola girmek istemeyeceklerdir.
Altın 5.500, gümüş 90 dolara çıkabilir...
Güldağ: Altın ve gümüşte tahminlerin önemli ölçüde tuttu. Yeni senaryon nedir?
Ağaoğlu: 2026’da ihtimali olan ama 2027'de ihtimali çok yüksek bir rakam söyleyeyim: 5.500 dolar altın ons fiyatı. Gümüşün ons fiyatı da 90 dolara çıkabilir.
Güldağ: Haydi hayırlısı bakalım. Gerekçe?
Ağaoğlu: Amerikan 10 yıllık tahvillerinden yola çıkarak, Amerikan borç piyasasına olan güvensizlik… İki özel kredi şirketi battı biliyorsun. Ünlü yatırımcı Jamie Dimon’ın “Ortada bir tane karafatma varsa, bunların birden fazla olduğunu düşünmeniz lazım” dediği bir noktada, benzer durumların önümüzdeki yıl da tetikleneceğini düşünüyorum. Faiz indirimine rağmen sorunlu kredilerin artabileceği bir tablo ortaya çıkabilir. Bu; başta o özel krediler tarafı olmak üzere, Amerikan tahvillerine —devlet tahvillerine, Hazine tahvillerine— olan güvende de bir çatırdama ihtimalini doğurabilir. Benzer bir durumun Japonya’da da ortaya çıkacağını da düşünüyorum. Bu ikisi, küresel kamu borçluluğu ile ilgili soru işaretlerini çok daha fazla artıracak. Bu da, özellikle güvenli liman arayışında, altını ve dolayısıyla gümüşü öne çıkaracak.
Güldağ: O zaman neden 2027'yi daha yüksek ihtimal olarak görüyorsun?
Ağaoğlu: Trump elinden geldiğince erteleyecektir. Neden dersen; 2026 Kasım’da ara seçimler var Amerika’da. O seçimden önce böyle bir problemin ortaya çıkmasını Trump asla ve kat’a istemeyecektir. Ama piyasa bunu fiyatlamaya yavaş yavaş değil, biraz daha hızlanarak başlayacaktır. O nedenle artışları göreceğiz. Ama esas problemli kısım 2027’de yaşanacak; Trump görevi bırakmadan önce, diye bir tahminim var. Herkese biraz “uçuk” gelebilir ama bunun arkasındaki temel dinamik kamu borçluluğu... Kamu borçluluğunun sürdürülmesinin zor noktalara geldiğini; bunun da bir sonraki finansal krizin en büyük adayı olacağını düşünüyorum. Ayak seslerini daha fazla duyacağımız bir yıla giriyoruz. 2026'da olabilir ama 2027 çok daha sert geçebilir bu anlamda.
Güldağ: Yeni Fed başkanına epey iş düşecek bu durumda...
Ağaoğlu: Evet; öyle. Kevin Hassett’in üzerinde yoğunlaşmış durumda tahminler.
Güldağ: O zaman biraz daha da siyasileşecektir Fed'in adımları...
Ağaoğlu: Birazdan fazla olacaktır.