RAİF BAKOVA - İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Görevlisi - Darphane E. Genel Müdürü
Dr. Şerif YÜKSEL - İstanbul Kültür Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Finansman Bölümü
“Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı İmparatorluğu’ndan devraldığı ekonomik yapı çökmüş durumdaydı. Üretimin büyük bölümü tarıma, o da hava koşullarına bağlıydı. Kapitülasyonlar ve dış borçlar ülkeyi tam bir açmazda bırakmıştı.
….
Birinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından girdiği Kurtuluş Savaşı’ndan yeni çıkmış olan Türkiye’de, insanlar yorgun, bitkin, fakir ve dünyadan soyutlanmışlardı. Bütün bu yorgunluk, bitkinlik, fakirlik ve yalnızlığa karşın Türkiye Cumhuriyeti, ilk döneminde büyük atılımlar yaptı, milli gelirini hızla büyüttü, sanayisini, ihracatını geliştirdi, bütün fakirliğine karşın sırtına yüklenen Osmanlı borçlarını son kuruşuna kadar ödedi ve bugünlere kadar geldi.[i]”
Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm olumsuzluklara karşın, Osmanlı’dan devralınan borçları uzun yıllar süresince kesintisiz ödediği ve üstelik o dönemde kapalı ekonomik sistemi ile bunu başardığı ekonomi kamuoyunca bilinir. Küresel ekonomi desteği olmadan borcuna sadık bir ülke olarak ve son taksit ise 1954 yılında ödemiştir.
Cumhuriyet’in yüz yıllık ekonomi tarihinde borçlanma konusundaki başarı, takdir edilecek “devlet anlayışıdır”. T.C., ayrıca dışa açılan ekonomisinin daha sonra yaşadığı kriz ve türbülanslar da bu benzer saygın tutumu sergilemiş ve uluslararası sermaye piyasalarının övgü ve takdirini kazanmıştır.
Bir örnek de seksenli yıllarda özel sektörün, mal mukabili ithalattan kaynaklanan borçlarının T.C. Merkez Bankası tarafından yabancılara ödenmesidir. Aslında dönemin döviz kıtlığı nedeniyle ithalatçılarımız mal bedelini kendileri -özel yöntemlerle- ödemişlerdi. Ancak kambiyo taahhütleri açıktı ve ülke iş insanlarının borcu olarak da belgeleri aracı banka ve TCMB’de yer alıyordu. Dönemin ekonomi yönetimi, “Garantisiz Ticari Borçların Ödenmesi Hakkında Karar” düzenleyerek ödemeleri yapıp T.C.’nin saygınlığını bir kez daha gösterdi. O nedenle de Türkiye uluslararası para ve sermaye piyasalarında borcuna sadık bir ülkedir. (İMF ile yapılan anlaşmalar da uyum konusundaki ise hep örnek ülkedir T.C.)
T.C. ekonomisinin 2001 yılı Bankacılık krizi ile başlayan dönemde 2002-2007 yıllarını kapsayan istikrarlı döneminin ardından 2008 Küresel Kredi Krizi’nin kısmen ve iç ekonomide etkin türbülanslarıyla da brüt dış döviz borcu 31 Aralık 2024 itibariyle 515 milyar dolara ulaşmış bulunmaktadır.[ii] Ne var ki kısaca özetlenen uluslararası piyasalardaki saygın olayların olumlu etkisi ile ‘dış borç servisi’ -kimi zaman sıkıntılara karşın- başarıyla yürütmektedir. Ancak, her yıl yabancılara borcun finansmanı için yüz milyar dolar üzerinde anapara ve faiz ödemesi yapıldığı gözden ırak tutulmamalıdır.
Yabancı kaynak kullanımının maliyeti ise ülke temel ekonomik göstergelerinin olumlu yapısına göre belirlenmektedir. Kamu ekonomi yönetiminin tüm çabaları olumlu yönde olsa da hala enflasyon ve cari açık sorunu devam etmektedir. Yurtdışı finansmanına uygulanan faiz ise ülke ekonomisinin güçlülüğüne göre belirlenmektedir. Dış borcun GSYH’ya oranı başta olmak üzere diğer temel ekonomik göstergelerin olumlu ya da olumsuz yapısı üzerine belirlenen faiz faturası ülke yurttaşlarına yansımakta kişisel gelir düzeyini olumsuz etkilemektedir. Bu mantık ve analizlerden hareketle bugünlerde yurt dışından alınan bir kredinin önemine değinmekte büyük yarar bulunmaktadır.
Ziraat Bankası, toplam 1.75 milyar dolar tutarında “sendikasyon kredisi” [iii]temin ederek, bugüne kadar tek defada sağlanmış en büyük kredi işlemini gerçekleştirdiğini duyurdu. Banka bu kredi ile dış ticaret ve sürdürülebilir finansmana kesintisiz destek vermeyi amaçlıyor. İşlem kapsamında banka 850 milyon dolar ve 789 milyon euro olmak üzere iki dilimde fonlama sağladı. Böylece geçen yılki sendikasyon kredisi, yıllık yüzde 104 oranında yenilendi. İşleme 29 ülkeden 69 banka katılım sağladı. Tüm ayrıntılar kredinin olumlu koşullarla temin edildiğini gösteriyor. Ne var ki uluslararası borçlanma konusunda geçmişte de (Osmanlı Borçları ve Garantisiz Ticari Borçlar) tutarlılığı ve güvenilirliğini kanıtlamış bir ülke (T.C.) olarak övgünün yanı sıra yabancı yatırımcılar için güvenli kazanç olduğunu da vurgulamak gerekiyor.
Uluslararası para ve sermaye piyasalarının güvenli ve karlı böyle bir işleme borç veren ülke sayısı (29) T.C.'nin tarihi saygınlığından kaynaklanmaktadır.
Sonuç olarak borçlarını geri ödeme konusunda böylesine iyi bir yapının da zaman içinde temel ekonomik göstergelerde (Büyüme, GSHY, cari açık, enflasyon v.b.) iyileştirme ile desteklenmesi gerekmektedir. Aksi halde 29’dan fazla ülkeye para piyasalarında faiz ödemesi yapan ülke konumundan kurtulmak olası değildir.
[i] DÜNYA EKONOMİSİ, Eğilmez Dr. Mahfi, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2018.
[ii] T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı
[iii] Sendikasyon Kredisi: Bir lider bankanın önderliğinde en az iki bankanın, bir şirkete, bir bankaya veya bir ülkeye, kendi başlarına bilançolarına alamayacağı veya almak istemeyeceği kadar yüksek tutarlı kredileri, oluşturulacak bir konsorsiyum aracılığı ile kullandırmaları sendikasyon kredisi olarak adlandırılmaktadır.