BÜLENT GÖRER - Yeminli Mali Müşavir - TRASTA ESG Kurucusu
Türkiye, düşük karbonlu ekonomiye geçişte önemli iki adımı aynı hafta attı. 31 Temmuz 2025 tarihinde Türkiye Emisyon Ticaret Sistemi (TR ETS) Yönetmeliği Taslağı, 1 Ağustos 2025 tarihinde ise Türkiye Karbon Kredilendirme ve Denkleştirme Yönetmeliği Taslağı kamuoyunun görüşüne açıldı.
Bu iki düzenleme, önümüzdeki yıllarda şirketlerin üretim, finansman ve raporlama süreçlerinde köklü değişiklikler yaratabilecek nitelikte. Özellikle ulusal karbon kredileri için getirilen “Turkuaz Kredi” kavramı, iş dünyası ve finans sektörü için dikkatle takip edilmesi gereken yeni bir dönemin habercisi.
Karbon piyasası neden önemli?
Karbon piyasası, iklim değişikliğiyle mücadelenin yalnızca çevresel değil, ekonomik ayağını da şekillendiriyor.
- Karbonun fiyatlanması, işletmeler için artık görünmeyen bir çevre maliyeti değil, finansal tablolarına yansıyan somut bir kalem olacak.
- Ulusal karbon piyasası, AB’nin sınırda karbon düzenlemeleriyle uyum açısından ihracat yapan firmalar için stratejik önem taşıyacak.
- Bankalar ve yatırımcılar için, karbon piyasası verileri ESG raporlamalarında kullanılabilecek ölçülebilir bir temel sunacak.
Bu nedenle karbon kredileri ve ETS yalnızca bir çevre politikası değil, işletmelerin risk yönetiminde, finansman kararlarında ve rekabet gücünde belirleyici olacak araçlar haline geliyor.
Turkuaz Kredi
1 Ağustos 2025’te yayımlanan Karbon Kredilendirme ve Denkleştirme Yönetmeliği Taslağı, sera gazı azaltım projeleri ile elde edilen ve 1 ton CO₂ eşdeğerine karşılık gelen ulusal karbon kredileri için “Turkuaz Kredi” tanımını getiriyor.
Bu krediler, 31 Temmuz 2025’te yayımlanan TR ETS taslağı ile doğrudan bağlantılı. ETS kapsamındaki tesisler, yıllık emisyon yükümlülüklerinin belirli bir oranını Turkuaz Kredilerle denkleştirerek, işletmeler için karbon maliyetlerini yönetmede esneklik sağlamalarına fayda sağlayacağı düşüncesindeyim. Ancak aynı zamanda şirketlerin karbon emisyon verilerini daha şeffaf şekilde izleme ve raporlama sorumluluğunu da beraberinde getiriyor.
Uluslararası ve ulusal bağlantılar
Yayınlanan taslakta, konunun uluslararası düzeyde değerlendirdiğimde, Turkuaz Kredi sisteminin, Paris İklim Anlaşması’nın 6. maddesi ve Yeşil Mutabakat ile uyumlu olacak şekilde kurgulandığını söyleyebiliriz. Taslak ile, Türkiye’den üretilen karbon kredilerinin uluslararası karbon piyasalarında işlem görebilmesi için kayıt ve doğrulama altyapısı oluşturuluyor. Bu altyapının kritik düzeyde önem arz ettiğini söyleyebilirim.
Ulusal düzeyde ise taslağın içeriği, 2053 Net Sıfır Stratejisi, 12. Kalkınma Planı ve Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (TSRS) ile doğrudan bağlantı sağlanmış. Bu da karbon yönetimini yalnızca çevresel bir konu olmaktan çıkarıp finansal raporlama ve yatırım stratejileri ile entegre hale getiriyor. Önümüzdeki dönemde belki de “Yeşil Muhasebe” kavramını çok duyabiliriz.
İş dünyası için ne anlama geliyor?
- Sanayici ve işletmeciler için: ETS yükümlülükleri ve karbon kredileri artık maliyet hesaplarında yer alacak. İhracat yapan firmaların özellikle CBAM uyumuna odaklanması gerekecek.
- Finans sektörü için: Turkuaz Krediler, bankaların yeşil varlık oranı (GAR/YVO) hesaplamalarında yeni bir varlık sınıfı oluşturacak. Kredilendirme süreçlerinde karbon yoğunluğu daha fazla dikkate alınacak.
- Yatırımcılar için: Karbon piyasası verileri, ESG uyumlu yatırım kararlarında kritik bir ölçüt haline gelecek.
Şirket sahipleri ve yöneticiler için bu süreç, iş modellerinin karbon maliyetini hesaba katarak yeniden yapılandırılması anlamına geliyor. İşletmelerin bu gelişmelere alt yapılarını ve ERP’lerini uyumlaştırması gerekiyor. Şirket yöneticileri CEO ve CFO’lara yine çok işi düşecek belli ki.
Sonuç;
Turkuaz Kredi ve ETS taslaklarının, Türkiye için yeşil dönüşümde önemli mihenk taşlarından olduğunu söyleyebilirim. Bu düzenlemeler yalnızca çevreye yönelik değil, finansal sistemin ve iş dünyasının dinamiklerini de etkileyecek. Bankalar kredi verirken, ESG skor notunu, karbon ayak izi, karbon kredi (Turkuaz Kredi) sertifikalarını isteyebilir hale gelecek gibi gözüküyor. Özellikle uzun vadeli kredilerde bu talepleri değerlendiren bankaların kredi uzun vade ve uygun faiz verme yönünde davranış setlerini değiştireceğine inanıyorum.
Bu nedenle işletmelerin şimdiden ESG ratingi/derecelendirmesi yaptırmaları, karbon ayak izlerini ölçmeye başlaması, potansiyel projeleri karbon kredisi üretecek şekilde planlaması ve raporlama altyapısını TSRS ile uyumlu hale getirmesi gerektiği görüşündeyim. Böylece işletmeler döngüsel ekonomi içinde pozisyonlarını belirleyecek ve temiz üretim ilkeleriyle Birleşmiş Milletlerin 17 kalkınma amacına destek olduklarını beyan eder hale gelecekler.
Karbon piyasası, ESG, sürdürülebilir büyüme, finansmana erişim ve uluslararası rekabet için de temel araç haline geliyor. Turkuaz Kredi, bu yeni dönemin ilk işareti olarak dikkatle izlenmeli.