Prof. Dr. FEVZİ YILMAZ - Sakarya Üniversitesi
İklim değişikliği etkilerini düşürme ve yeşil dönüşümü teşvik etme amacıyla çıkartılan 7552 Sayılı Türkiye İklim Kanunu, 09 Temmuz 2025 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanunun başlangıç bölümündeki 2. maddesi sayıları 40’ı bulan tanımları içermekte olup bunların arasından seçilen ve çok önemli görülenler aşağıda verilmiştir:
“2.1.a.Adil geçiş: İklim değişikliğiyle mücadelede ve yeşil büyüme sürecinde; çocuklar, kadınlar, yaşlılar, engelliler gibi süreçten en fazla etkilenebilecek kişiler öncelikli olmak üzere herkes kapsanacak, istihdam sürecinin uygun tedbirler alınarak yönetildiği ve yeni istihdam alanlarının oluşturulduğu, ekonomik, çevresel ve sosyal kazanımların en üst düzeyde tutulduğu politika ve uygulamalardır.”
“2.1.ı.Gömülü sera gazı emisyonları: Bir ürünün üretim sürecinde ortaya çıkan doğrudan emisyonları ve ürünün üretim sürecinde elektrik, ısı, buhar, soğutma ve basınçlı hava gibi enerji kullanımından kaynaklanan dolaylı emisyonları içerir.”
“2.1.s.Net sıfır emisyon: İnsan kaynaklı faaliyetler dolayısıyla atmosfere salınan sera gazı emisyonlarının teknoloji ve diğer yöntemlerle azaltılarak ve/veya yutak alanlar vasıtasıyla dengelenerek sera gazı emisyonlarında net artış olmamasını hedefler.”
“2.1.t. Ozon tabakasını incelten maddeler: Tek başına veya bir karışım hâlinde ozon tabakasını inceltme potansiyeline sahip Maddelere İlişkin Montreal Protokolü ile kontrol altına alınan kimyasalları ve izomerlerini kapsar (1/8/1990 tarihli ve 90/733 sayılı Bakanlar Kurulu kararı).”
“2.1.z. Sera gazı emisyonu: Kızılötesi radyasyon emen ve yeniden salan, hem tabii ve hem de beşeri kaynaklı olabilen karbondioksit, metan, diazotoksit ve hidroflorokarbonlar, perflorokarbonlar, kükürt, hekzaflorür gazlarının ve gaz benzeri diğer atmosfer bileşenlerin salımını kapsar.”
“2.1.hh. Yutak alan: Ormanlar ve diğer ekosistemler vasıtasıyla karbonu emerek atmosferden uzaklaştıran, karbondioksit emisyonlarını dengeleyen süreci, aktiviteyi ve mekanizmayı kapsayıp yutak alanının korunması, arttırılması ve iyileştirilmesini de içerir.”
Kanunda iklim değişikliği ile mücadele ve sera gazı emisyonlarının azaltım faaliyetleri altında verilen bilgi çok değerli olup kanunun özeti gibidir ve birçok şeyi kapsamaktadır:
“5.4. Kurum ve kuruluşlar; net sıfır emisyon hedefi ve döngüsel ekonomi yaklaşımı ile uyumlu olacak şekilde, Ulusal Katkı Beyanı’nda yer alan sektörlerde uygulanmak üzere enerji, su ve ham madde verimliliği, kirliliğin kaynağında önlenmesi, yenilenebilir enerji kullanımının artırılması, ürünlerin, işletmelerin, kurum ve kuruluşların karbon ayak izinin azaltılması, alternatif temiz veya düşük karbonlu yakıtların ve ham maddelerin kullanımı, elektrifikasyonun yaygınlaştırılması, temiz teknolojilerin geliştirilmesi ve kullanımının artırılması gibi azaltım önlemlerinin alınması, bu önlemlerin adil geçiş gereklilikleri gözetilerek uygulanması ile sıfır atık sisteminin kurulması, uygulanması ve izlenmesiyle yükümlüdür.”
Kanunda iklim değişikliğine uyum faaliyetleri nerede ise tüm çevre konularını kapsar şekilde verilmiştir:
“6.5. İlgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından iklim değişikliğinin ekosistemlere ve biyolojik çeşitliliğe etkilerinin azaltılması ve sürdürülebilir ekosistem yönetimi için tedbirler alınır, denizel ve karasal korunan alanların muhafazası sağlanarak korunan alanların niteliği ve oranı yükseltilir ve iklim değişikliğinden etkilenen veya etkilenmesi muhtemel alanlarda arazi tahribatının dengelenmesi sağlanır. Çölleşme ve erozyonla mücadele ile ağaçlandırma ve toprak muhafaza kapsamında orman dışı alanlarda oluşturulan yutak alanların net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda sürdürülebilir yönetimi sağlanır.”
“6.6. İlgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından; tarım sektörünün sürdürülebilirliğini teminen iklim değişikliğine dirençli ürün deseni ile gıda güvenliğinin sağlanması hedefleri doğrultusunda; doğal kaynakların, ekosistemlerin ve biyolojik çeşitliliğin koruma kullanma dengesinin gözetilmesi ile ihtiyaç duyulan tekniklerin ve teknolojilerin yaygınlaştırılması suretiyle, tarım sektöründe ekosistem temelli uyum yaklaşımını, doğa temelli çözümleri ve su bütçesini dikkate alan planlama araçları geliştirilir ve buna uygun iklim değişikliğine dirençli uygulamalar yaygınlaştırılır.”
Yukarıda verilen temenni sözcükleri yönetmeliklerle somut hale sokulmalıdır. Örneğin son günlerde yaşadığımız orman yangınlarıyla yitirdiğimiz yutak alanları masaya yatırılmalıdır. Korunan alanlarla ilişkili literatürden alınan sayısal veriler: Şehir ve zirai alanın her kilometre karesinin %20-25’i doğal veya yarı doğal olarak korunmalıdır. Bu oran, polen hareketliliği, haşere kontrolu, su kalitesi, toprak koruma ve rekreasyon gibi ekolojik fonksiyonlar için gereklidir. Bu bağlamda, şehirlerimizde yürütülen kentsel dönüşüm sorgulanmalıdır. Sağlıklı su, karbon ve besin zincirleri için şehirler dahil yerküre yüzey alanının %50-60’ı bozulmamış ekosistem için rezerv edilmelidir (yutak alanları). Okyanusların %50-60 oranı da doğal olarak kalmalıdır. Yüzey suyunun aylık akış azalması eğer %20’nin altına düşmezse ekosistemlerde, biyoçeşitlilikte ve balık yaşamında kayıp olmayacaktır (Su bütçesi).
Planlama araçları başlığı altında iklim değişikliği ile mücadele il bazında verilmiştir:
“7.3. İlin şartlarına uygun olarak strateji, eylem ve uygulama alanlarını belirlemek ve bunların uygulanmasını sağlamak üzere her ilde vali başkanlığında, ilgili kurum ve kuruluşların varsa il veya bölge teşkilat temsilcileri ile yerel yönetimlerin temsilcilerinden oluşan İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu kurulur. Kurulun sekretaryasını Bakanlık taşra teşkilatı yürütür ve Kurulun çalışma usul ve esasları Bakanlık tarafından belirlenir.”
Kanunda yer alan finansal araçlar, döngüsel ekonomi ve yeni teknolojiler seçilen iki örnek madde ile açıklanabilir:
“8.1.b. Döngüsel ekonomi hedefleri ve sıfır atık uygulamaları çerçevesinde ürünlerin yeniden kullanımı, atıkların yan ürün, alternatif ham madde olarak kullanılması ve geri dönüşüm/geri kazanım ile elde edilen ürünlerin zorunlu kullanım oranlarının belirlenmesine yönelik çalışmalar ilgili bakanlıklarla koordineli olarak Bakanlık tarafından yapılır ve buna dair destek mekanizmaları geliştirilir.
“8.2.b. Başkanlık; karbon yakalama ve depolama teknolojileri, hidrojen teknolojisi gibi iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik yeni teknolojik gelişmelerin takibi ile bu alanlardaki projelerin geliştirilmesi için ilgili kurumlarla iş birliği yapmaya, kurumların bu alanlarda çalışmalar yapmasını yönlendirmeye ve ilgili kurumlarla koordinasyon yapmaya yetkilidir.”
Emisyon ticaret sisteminin kurulması, tahsisatlar, gelirler, destekler, yaptırımlar ve cezalar Kanunda detaylandırılmıştır. Karbon kotası geliri ve uluslararası karbon piyasaları katkı geliri yeşil dönüşüm ve iklim değişikliği ile mücadele dışında kullanılamaz denmektedir. Gelirlerin yüzde onuna yakın kısmı adil geçiş desteklerine yönlendirilecektir. Kanunda cezai hükümler ve idari nitelikte yaptırımlara da geniş yer verilmiştir. Bir örnek:
“14.1.a. Doğrulanmış sera gazı emisyon raporunu süresi içerisinde sunmayanlara, 500.000 Türk lirasından 5.000.000 Türk Lirası’na kadar idari para cezası verilir.
İklim Kanununda, ozon tabakasını incelten gazlar ve kritik sera gazları (HFK gibi) kullanımı konusunda dikkat çeken müeyyideler yer almıştır. Florlu sera gazlarının karbondioksitten 11.700 kat fazla ısı tuttuğu bilinmelidir. İki örnek:
“14.2.a. Ozon tabakasını incelten maddeleri kullanan, ithal eden, ticaretini yapan ve piyasaya arz edenlere 2.500.000 Türk Lirası ceza öngörülmüştür.”
“14.3.a. Florlu sera gazlarını kullanan, ticaretini yapan ve piyasaya arz edenlere 2.500.000 Türk lirası idari para cezası verilir ve 3 aydan 6 aya kadar Hidroflorokarbon Kontrol Belgesi verilmez.”
Kanunda en çok sera gazları emisyonu, azaltılması ve yaptırımlar konusuna ağırlık verilmiştir. Bir örnek:
“14.4.b.2. Doğrulanmış yıllık sera gazı emisyon raporu bulunmayan işletmelere ise 1.000.000 Türk lirasından 10.000.000 Türk Lirası’na kadar idari para cezası verilir. Doğrulanmış sera gazı emisyon raporu bulunmayan işletmelere uygulanacak cezalarda sektör ve kapasite olarak doğrulanmış sera gazı emisyon raporu bulunan eşdeğer işletmelere göre değerlendirme yapılması esastır. Bu alt bendin hangi hâllerde ve hangi kapasitedeki tesise uygulanacağına ilişkin miktar ve esaslar Başkanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.”
Kanunda, ETS (Emisyon Ticaret Sistemi) piyasası da dâhil tüm piyasalara dönük bozucu davranış ve bozucu etkilere karşı, idari para cezası öngörülmüştür. Kanunda EPİAŞ (Enerji Piyasaları İşletme AŞ) ilişkili ihlaller yüzünden gerçek kişilere iki milyon Türk lirası, tüzel kişilere ise yirmi milyon Türk lirası ceza notu düşülmüştür. Piyasanın etkin ve sağlıklı işleyişini temin için Sermaye Piyasası Kurulunun görüşü alınarak yönetmelik çıkartılması da önerilmektedir.
Kanunun sonunda verilmiş Geçici Madde 1(2) soluk aldırıcıdır. ETS kapsamı işletmelere sera gazı emisyon izni almaları için 3 yıl süre verilmiştir. İşletmelerin bir kereye mahsus olmak üzere sera gazı emisyon izinleri var kabul edilir. Gerekli görüldüğü takdirde Karbon Piyasası Kurulu kararı doğrultusunda Başkanlık; süreyi, bitim tarihlerinden itibaren iki yıla kadar uzatabilir.
Emisyonu düşürmek uzun süreli ve meşakkatli bir süreçtir. Türkiye 2053’te emisyonda karbon notür olma sözü vermiştir. Burada en önemli husus enerji kaynak türü ve imalat sektörü yapılanmasıdır. Örnek olarak ABD ve Türkiye’nin 2016-17 yılları emisyon raporlarını mukayese edelim. 2016-17 yılları arasında ABD’nin karbondioksit salınımı önceki yıl diliminden 40 milyon ton azalmıştır. Bu, büyük ölçüde ABD’nin kömür enerjisinden kaçışı ile olmuştur (2008-2018 arasında %50’ye yakın kömür tüketim düşmesi). Bunun yanında yenilenebilir kaynaklardan güneş ve rüzgar enerjisi kullanımı ise aynı on yıllık dilimde birkaç kat artmıştır. 2016-17 yılları arasında Türkiye’nin karbondioksit salınımı ise 40 milyon ton artmıştır. Bunun nedeni, ülkemizdeki enerji obur orta teknoloji (termik santrallar, metal sanayii, kimya sanayii, çimento sanayii ve ulaşım sektörü gibi) alanlarda faaliyet yoğunluğu ve süren altyapı yatırımlarıdır. Ülkemizde son yıllarda artan yenilenebilir enerji yatırımları umut vericidir (2035’te kurulu güç günümüz değerinin 3 katı olacaktır).
Kanunda iklim değişikliği ile mücadele için teknoloji araçları (karbon yakalama ve depolama, yeşil hidrojen, yenilenebilir enerjinin depolanması, solar jeomühendislik gibi) da kısa şekilde yer almıştır. Kanunun madde 8 fıkra 1 ve c bendi, enstitülerin ve Ar-Ge merkezlerinin açılabileceğinden bahsetmektedir. Bu çok doğru bir yöntem olup, akademik-teknolojik derinlikli çalışmalara yol açacaktır. Ayrıca sosyal medya güdümlü yanlış yönlendirmeleri ve gereksiz korkuları (tarım ve hayvancılıkla ilgili) da önleyecektir. Kanunda iklim krizini aşmak için en önemli üç enstrümanın (ad olarak döngüsellik, verimlilik ve karbonsuzlaştırma) kilit role sahip olduğu sık sık vurgulanmıştır.