Küresel piyasalarda FED'in izleyeceği para politikasına ilişkin yeni ipuçları takip edilirken, ABD-Çin ticaret gerginliği ve üçüncü çeyrek bilançoları, piyasaları şekillendiren ana konular olarak öne çıkıyor. Nisan ayı diplerinden bu yana yüzde 35 civarı yükselen ve rekor seviyelerin test edildiği küresel risk barometresi olarak izlenen S&P 500 endeksinde, ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı endişelerinin de güçlenmesi ile rekor seviyelerden realizasyonların etkili olduğunu takip ediyoruz. Hafta sonu ABD Başkanı Donald Trump ve ABD’li yetkililer, Çin konusundaki söylemlerini yumuşattı ve ABD Ticaret Bakanı Scott Bessent, Trump ve Çin Devlet Lideri Xi Jinping'in gerçekleştireceği zirvenin iptal edilmediğini, ikilinin Güney Kore'de bir araya geleceklerini söyledi ancak Çin’in Hanwha Ocean’ın ABD ile ilişkili beş birimine yaptırım uygulaması sürece ilişkin endişelerin gündemde kalmasına neden oldu.
Diğer taraftan ABD’de hükümetteki kapanmanın ne kadar süreceği, ekonomi üzerine etkileri ve özellikle de 29 Ekim FED toplantısı öncesinde Eylül ayı enflasyon verilerinin açıklanıp açıklanmayacağı takip edilen önemli konu başlıkları arasında yer alıyor. Geçen hafta Çalışma İstatistikleri Bürosu’nun (BLS) TÜFE verisinin ay sonuna kadar hazırlanması için çalışanlarını geri çağırdığına dair haberler öne çıktığını not edelim. Piyasada beklentiler, FED'in 29 Ekim’deki para politikası toplantısında yüzde 98 olasılıkla 25 baz puan büyüklüğünde faiz indirimine gideceği şekillenirken, Aralık ayında da benzer bir durumun yaşanabileceği tahmin ediliyor. Bu noktada,29 Ekim’deki toplantıda verilecek mesajlar ve 2026 faiz beklentilerindeki eğilimin riskli varlıklar açısından önemli olacağını düşünüyoruz.
Küresel piyasalar ve özellikle ABD borsaları için Nisan’dan bu yana devam eden olumlu görüşümüzü korumakla beraber risk/getiri dengesinin çok cazip olmadığını da düşünmeye devam ediyoruz. Yılbaşından bu yana geçerli olan yatırım temalarından biri olan yapay zekâ temasına ilişkin soru işaretlerinin güçlenmesi, FED’den son dönemde gelen temkinli mesajlar, hükümetin kapanması ile ilişkili belirsizlikler ve ABD-Çin haber akışı bu görünüme destek oluyor. Trump ve Xi'nin 31 Ekim-1 Kasım tarihleri arasında Güney Kore'de düzenlenecek APEC 2025 zirvesinde bir araya gelmesi bekleniyor. ABD'nin, Çin mallarına uyguladığı yüksek tarifelerin askıya alınması 10 Kasım'da sona ererken, müzakereler için hâlâ zaman var ve APEC Toplantısı yaklaştıkça piyasanın makul bir anlaşma olasılığını fiyatlamaya başlayacağını düşünüyoruz.
ABD'de devlet hizmetlerinin durması nedeniyle tarım dışı istihdam gibi birçok önemli veri açıklanamadı. Bu görünüm, FED’in ekonomik durumu değerlendirmek için elinde yeterli veri olmayabileceği ve faiz indirimlerinin devamına yönelik belirsizliğin sürdüğü anlamına geliyor. İstihdam için gördüğümüz tek veri Eylül ayında 32.000 düşüşle sürpriz yaparak oldukça zayıf görünüme işaret eden ADP özel sektör istihdam verisiydi. FED toplantısı öncesinde zayıflayan iş gücü talebine ilişkin sinyaller gördüğümüz FED “Beige Book”’un, 15 Ekim’de açıklanacak ekonomik görünüme ilişkin işaretleri göreceğimiz önemli verilerden biri olabileceğini tekrar hatırlatalım.
FED’e baktığımızda ise temkinli açıklamaların öne çıktığını görüyoruz. FED Başkanı Jerome Powell Eylül ayı sonlarındaki konuşmasında iş gücü piyasası ve enflasyon görünümünün risklerle karşı karşıya olduğunu belirterek, faiz indirimleri konusunda önlerinde zorlu bir yolculuk olduğuna işaret etti. Powell’ın iki yönlü risklere, risksiz bir patika olmadığına ve ayrıca yüksek değerlemelere vurgusu ön plandaydı. Son dönemde FED Başkanları açıklamalarının genelindeki tonlama da temkinli yöndeydi.
Biz mevcut koşulların enflasyonist olmaya devam ettiğini, enflasyon beklentilerinin birkaç ay içinde yükselmesinin muhtemel olduğunu ve bu durumun, özellikle FED'in bağımsızlığının sorgulandığı bir ortamda, uzun vadeli faiz oranlarında keskin bir artışa yol açabileceğini düşünüyoruz. Bu durum, küresel piyasalar için gördüğümüz en önemli risk olarak karşımıza çıkıyor.