Girişimcilik, yalnızca bir iş fikri değil; umut, cesaret ve yenilik kültürü anlamına geliyor. Genç girişimcilere verilen teşviklerin kaldırılması, bütçede bir kalem silmekten öte, Türkiye’nin geleceğe yatırım iradesini zayıflatır. Çünkü risk almaya cesaret eden gençler olmadan, ne inovasyon olur ne de sürdürülebilir büyüme.
Kamu kaynaklarının verimli kullanılması amacıyla Meclis’e sunulan 35 maddelik yasa teklifinde yer alan maddelerden biri genç girişimci prim desteğinin kaldırılmasını içeriyor.
Yerli ve milli üretime teşvik etmek, cari açığı azaltmak ve teknolojiyi geliştirmek için verilen genç girişimci prim desteklerinin kaldırılması, kısa vadede girişim sayısı, yatırım hacmi ve istihdamı etkileyecektir. Uzun vadede ise Türkiye’nin girişimcilik kültürü, risk sermayesi derinliği ve inovasyon kapasitesine zarar verebilir.
Türkiye son on yılda, genç girişimciliği ekonomik büyümenin, istihdamın ve yeniliğin ana motorlarından biri haline getirdi. Üniversiteler, teknoparklar, hızlandırma programları, melek yatırımcı ağları ve devlet destekli teşvik fonlarıyla desteklenen bu sistem, risk alabilen gençlerin yenilikçi hikâyeler yazmasını sağladı.
Dolayısıyla genç girişimcilere yönelik teşvik primlerinden vazgeçmek, sadece bir bütçe kaleminin silinmesi değil; bir ekosistemin damarlarından birinin kesilmesi anlamına geliyor.
Türkiye girişimcilik ekosistemi büyüyor
KPMG Türkiye M&A ve 212 ekipleri tarafından hazırlanan “Türkiye Startup Yatırımları” raporu geçtiğimiz ay yayımlandı. Raporun 2025 yılı ikinci çeyrek sonuçlarına göre, küresel girişimcilik piyasasında yaşanan genel düşüşe rağmen Türkiye’nin girişimcilik ekosistemine yapılan yatırımlar işlem hacmi bakımından yükseldi.
Rapora göre, 2025 yılının ikinci çeyreğinde küresel girişim sermayesi yatırımları 7 bin 356 işlemde toplam 101,05 milyar dolarlık hacim oluşturdu. Önceki çeyrekte 7 bin 551 işlem ve 126,3 milyar dolarlık hacim kayıtlara geçmişti. Yılın ikinci çeyreğinde 46 işlemle 857,9 milyon dolarlık hacme ulaşan Türkiye girişimcilik ekosistemi ise bir önceki çeyreğe göre hacim bazında büyüdü. Rapora göre, startup ekosisteminde satın alma işlemleri toplam işlem hacminin yüzde 82’sini, erken aşama yatırımları ise toplam hacmin yüzde 14’ünü oluşturdu.
İşlem adedine bakıldığında ise tohum aşaması yatırımları 27 işlemle ilk sırada, erken aşama yatırımlar ise 10 işlemle ikinci sırada yer aldı. İkinci çeyrekte 27 tohum aşama, 10 erken aşama, 2 ileri aşama yatırım ve 7 şirket satın alma işlemi yapıldı. En büyük 10 işlemin 5'i erken aşamadan, 3›ü ise tohum aşaması yatırımlardan oluştu. Erken aşama ve tohum aşama yatırımlar, satın alma işlemleri hariç tutulduğunda toplam işlem hacminin yaklaşık yüzde 90'ını oluşturdu.
Erken aşama fikirler doğmadan ölebilir
Girişimcilik dünyasında en zor ve kırılgan dönem, şüphesiz “tohum aşaması”. Bu evrede sermaye, güven kadar değerli. Devletin sağladığı fonlar, hem finansal hem psikolojik destek sunmak açısından önemli bir rol üstleniyor. Genç girişimciye, “Deneyebilirsin ve hata yapabilirsin” diyor. Bu güven duvarını yıkmak, hem gençlerin cesaretini kıracak hem de yatırımcıların risk iştahını azaltacak. Bunun sonucunda, girişim sermayesi fonları daha geç aşamalara yönelecek, erken aşamadaki fikirlerin büyük kısmı ise hiç doğmadan ölecek.
Gençlerin umudunu, yabancı sermayenin güvenini riske atmak
Girişim sermayesi doğası gereği risk alıyor; ama o riskin bir kısmını paylaşacak bir sistemin olmaması, oyun alanının daralması anlamına gelebilir.
Kalkınma bankaları, kamu destekli yatırım programları veya hibe fonlarının, özel sermaye için bir “güven çarpanı” oluşturduğunu unutmamak gerekiyor. Bu çarpan ortadan kalktığında, yatırımcılar daha seçici, daha temkinli, daha geç devreye giren aktörler haline gelebilirler.
Türkiye gibi genç nüfusu yüksek, inovasyon potansiyeli güçlü ülkelerde bu tür teşvikler sadece ekonomik değil, sosyolojik bir anlam taşıyor. Çünkü çok önemli bir mesaj veriyor: “Bu ülke gençlerine inanıyor” diyor. Bu mesajın ortadan kalması, geleceğe dair umutların da zayıflamasına neden olur.
Sadece gençlerin umutlarına darbe vurmakla kalmaz, yabancı fonlar için güvensizlik ortamı yaratır. Türkiye’nin yenilikçi ekonomiye geçiş konusundaki kararlılığına gölge düşürebilir.
Unutmayalım ki, girişimcilik yenilik demek. İnovasyon demek. Teknoloji demek. Yeni istihdam alanları demek…
Riskin ödüllendirildiği değil, cezalandırıldığı bir ekonomi; gençleri değil, konfor alanını koruyan bir ekonomi yaratır.
Oysa geleceğin güçlü ekonomileri arasında yer alabilmenin yolu, “İcat çıkarmak”tan geçiyor…
Genç girişimci desteklenmezse ne olur?
- Erken aşama finansman açığı büyür
- Yatırımcıların riski artar
- Ekosistemdeki dinamizm azalı
- Yabancı yatırımcı güveni zedelenir
- Teknoloji odaklı istihdam azalır, patent, marka ve ihracat gibi inovasyon göstergelerinde yavaşlama yaşanır.