En üst düzeyde yapılan açıklamalara bakılırsa tarım destekleri ile ilgili bir kez daha önemli değişiklikler yapılacak. Daha önce de defalarca yazdığımız gibi, Türkiye’nin en önemli hastalığı bakan değiştikçe politikaların da değişmesidir. İktidardaki parti değişmese bile aynı iktidarın bakanları bile bir öncekinin politikalarını rafa kaldırarak kendince yeni politikalar uyguluyor.
Tarımsal destekler üzerinde en çok durulan, en çok değiştirilen ancak her değişiklikte çiftçinin kayba uğradığı bir dönemi yaşıyoruz. Her fırsatta dile getirdiğim gibi, Türkiye’de tarımsal destekler amaçsız, hedefsiz ve sadece bütçeye konulan paranın “dağıtılması” şeklinde uygulanıyor. Bu nedenle hükümet “çiftçiye şu kadar para verdik” diye övünürken, muhalefet “çiftçiye verilen para, destek yetersiz” diye politika yapıyor. Verilen desteğin üretimin planlanmasına, verime, su, iklim ve benzeri konularda ne kadar olumlu yansıdığı kimsenin umurunda değil. Etki analizi yapılmıyor.
Bakan değiştikçe destekleme politikası da değişiyor
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 21 yıllık iktidarının tarım politikasına bakarsak her tarım bakanı göreve geldikten sonra önceki bakanın temel projelerini, politikalarını, uygulamalarını rafa kaldırarak kendince yeni politikalar uyguluyor. Tarımsal destekler konusunda da bakan değiştikçe uygulama değişti. Bazen bakan değişmese bile destekleme politikası değişti. Her değişiklikte de çiftçi kazanmadı, kaybetti. Bu, Ak Parti iktidarı öncesinde de böyleydi.
Uzun yıllardan beri planlı, orta ve uzun vadeli bir tarım politikası ve dolayısıyla destekleme politikası yok. Günübirlik, hedefi, amacı belli olmayan politikalar uygulanıyor. Ülke tarımını geliştirmek, büyütmek, katma değer yaratmak yerine çiftçiyi siyasilere muhtaç eden ve üretimden uzaklaştıran, tarımı yok sayan politikalar uygulanıyor.
Böyle olunca bakan değiştikçe tarım politikası da değişiyor. Bu değişim de genellikle destekler üzerinden yapılıyor. Gelen her bakan kendine göre bir politika uyguluyor.
Son 21 yıldır iktidar değişmedi. Ama görev yapan 8 farklı bakan, aynı partinin bakanları olmasına rağmen her biri farklı tarım politikası, farklı destekleme politikası uyguladı. Göreve gelen kendisinden önceki bakanın uygulamalarını rafa kaldırıyor. Her şey sil baştan başlıyor. Ülke tarımı bundan çok büyük zarar görüyor.
Karşı çıktıkları doğrudan gelir desteğini 7 yıl uyguladılar
Adalet ve Kalkınma Partisi yöneticileri iktidara gelmeden önce, Uluslararası Para Fonu(IMF) ve Dünya Bankası’nın dayatması ile 2000 yılından itibaren uygulanan Doğrudan Gelir Desteği(DGD)’ni çok ağır biçimde eleştirmişti. İktidara geldiklerinde bu uygulamayı kaldıracaklarını söz verdiler. Bu söz nedeniyle kırsaldan ciddi oranda oy aldı. Çünkü, doğrudan gelir desteği, tapu üzerinden verilen ve üretimi değil, üretmemeyi destekleyen bir uygulamaydı. Fakat, Ak Parti iktidara geldikten sonra bu desteği tam 7 yıl, 2002’den 2009’a kadar uygulamaya devam etti. Sonrasında da bazı destek kalemlerinin adını “Alan Bazlı Destek” olarak değiştirerek bugüne kadar uygulamayı sürdürdü.
Recep Tayyip Erdoğan, Ocak 2008’de Başbakan olarak 60.Hükümetin Eylem Planı’nı açıklarken tarım sektörünü derinden etkileyecek bir politika değişikliğine gideceklerini söyledi. Erdoğan, “Doğrudan gelir desteğini kaldırıyoruz. Bundan sonra araziye değil, ürüne destek vereceğiz” dedi. Ama 2009’da da doğrudan gelir desteği devam etti. Bugün de, mazot, gübre, fındık, organik tarım, iyi tarım gibi destekler alan bazlı yani araziye göre verilmeye devam ediliyor.
Yani üretime değil tapu üzerinden verilen doğrudan gelir desteği AKP iktidarının ilk Tarım Bakanı Sami Güçlü ve sonrasında göreve gelen Mehdi Eker döneminde de sürdü. Bgünde alan bazlı olarak sürüyor.
Bununla da yetinilmedi, 2008 yılından itibaren çok eleştirdikleri doğrudan gelir desteğini hayvancılıkta da “hayvan başına ödeme” olarak uygulamaya başladılar. Yani hayvancılıkta süt veya et verimi yerine hayvan başına destek verildi. Bugün de devam ediyor.
Havza bazlı destek kağıt üzerinde kaldı
Türkiye’de en uzun süre(10 yılı aşkın) Tarım Bakanlığı koltuğunda oturan Mehdi Eker döneminde hazırlıkları 3 yıl süren “Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli” hazırlandı. Ülke tarımı için önemli bir çalışmaydı. Toprak, su, yağış, sıcaklık, nem, ürün çeşitliliği ve daha birçok parametre dikkate alınarak ülke genelinde 30 havza belirlendi. Ekolojik ve ekonomik olarak hangi ürün hangi havzada daha verimli, daha iyi üretiliyorsa orada desteklenmesi öngörülüyordu. Bu model, Mehdi Eker tarafından bile uygulanmadı. Bu proje uygulansa destekleme politikası ikide bir değiştirilmeye gerek kalmayacak ve ülke tarımı için çok büyük katkı sağlayacaktı.
Her ilçe bir havza yapılarak proje sulandırıldı
Mehdi Eker’den sonra Tarım Bakanlığı görevine getirilen Faruk Çelik, girdi sistemine dayalı bir destekleme politikası uygulayacaklarını söyledi. Kendisinden önceki Bakan Mehdi Eker’in projelerini büyük oranda rafa kaldırdı. Türkiye’nin 30 havzada değerlendirilmesinin çok yanlış ve eksik olduğunu belirterek “her ilçe bir havza olacak” dedi. Türkiye’nin 30 havzası 941’e çıktı.
Faruk Çelik’in “Milli Tarım Projesi” ile 941 havzayı kapsayan model de uygulanamadı. Bakanlık her sene ilçe bazlı olarak hangi havzada hangi ürünlerin destekleneceğini kağıt üzerinde açıklıyor. Ama havza mantığı ne ekolojik ne de ekonomik olarak uygulanmıyor.
Arz açığı ürünler desteklenecekti
Faruk Çelik’ten sonra Ahmet Eşref Fakıbaba Tarım Bakanı oldu. Görevi teslim aldıktan sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım ile görüştü. Yaptığı ilk açıklamada üreticinin ve tüketicinin rahatlayacağı bir tarımsal destekleme politikası üzerinde çalıştıklarını söyledi.
Fakıbaba, tarımsal desteklemelerde üretici hangi üründe zarar ediyorsa, hangi üründe arz açığı varsa ve ithalat yapılıyorsa ona destek verileceğini söyledi. Ancak kısa görev süresinde o da istediği bu sistemi uygulayamadan gitti.
Holding modeli son anda engellendi
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildiği 2018 yılında, yeni sistemin ilk Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli oldu. Pakdemirli göreve geldikten sonra Faruk Çelik’in “Milli Tarım Projesi” ne takla attırarak “Tarımda Milli Birlik Projesi” yaptı. Ülke tarımı “Semerat Holding” adında kurulacak bir holdinge teslim edilecekti. Adı “milli birlik” olsa da holdingin kurucuları arasında çok uluslu şirketler de yer alacaktı. Hazırlanan projeden devletin, Tarım Bakanlığının bile haberi yoktu. Semerat Holding ile tarım desteklerinde köklü değişiklik bir yana tarım teşkilatı adeta yok edilerek yerine bir holding konulacak ve her şeye o holding karar verecekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunum yapılmadan bir hafta önce ben bu projeyi ele geçirip yayınladım. Büyük tepki çekince proje iptal edildi.
Mazot ve gübrede ayni destek uygulaması
Pakdemirli’nin yerine Prof. Dr.Vahit Kirişci bakanlık görevine getirildi. Vahit Kirişci’de göreve geldikten sonraki ilk açıklamalarında destekleme politikasını değiştireceklerini söyledi. Hububat, yağlı tohumlar, şeker ve baklagilleri stratejik ürün olarak belirlediklerini ve destekleme politikasını da bu ürünlere odaklı olarak belirleneceğini söyledi.
Bakanlığın üreticilere verdiği desteği sadeleştireceklerini belirten Kirişci döneminde mazot ve gübre desteği nakdi olarak ödemek yerine ayni olarak ödenmesine başlandı. Çiftçiler adına açılan hesaba alacağı destek kadar para tanımlandı ve o para ile sadece mazot ve gübre alınabiliyor. Hayvancılığın temel girdisi yemde de benzer bir uygulama olacaktı ancak Bakan değişince uygulanamadı.
Vahit Kirişci’nin desteklerle ilgili bir başka uygulaması ise stratejik ürünlere ödenecek fark(prim) ödemesinde ciddi bir değişikliğe gitmekti. Ancak o düzenlemeyi de yapamadan gitti.
Destekleme modeli bir kez daha değişecek
Vahit Kirişci’den sonra bakanlık görevine Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı İbrahim Yumaklı getirildi. İbrahim Yumaklı da tarımsal desteklerin sadeleştirilmesi için çalışma yaptıklarını ve çok farklı bir model uygulayacaklarını söylüyor. Bu konuda Cumhurbaşkanı yardımcısı Cevdet Yılmaz ile çalışıldığı ifade ediliyor.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz bir hafta içerisinde iki kez tarım sektörü temsilcileri ile buluştu. Geçen hafta Türkiye Ziraat Odaları Birliği(TZOB)’nde Genel Başkan Şemsi Bayraktar ve bölge başkanlarının katılımı ile istişare toplantısı yapıldı. Toplantıya Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ebubekir Gizligider de katıldı.
Destekler sadeleştirilecek
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, toplantıdan sonra yaptığı açıklamada birçok konuya değindi. Tarım destekleri konusunda ise yeni bir çalışma yapıldığını ifade etti. Yılmaz, devletin tarımla ilgili farklı başlıklar altında çok sayıda desteği bulunduğunu, bu konunun daha sistematik bir hale getirilmesine yönelik çalışmaların sürdüğünü, hükümet ve üreticinin bu işleri birlikte tasarlayacağını ve tüm bunların etkilerini yine birlikte görüp tedbir alacaklarını vurguladı. Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü: “ İyi niyetle yapılan bazı destekler, bazen hiç başlangıçta tahmin edemediğiniz yan etkiler oluşturabiliyor. İşte bu yan etkileri de gideren, amaca hizmet eden destekler. Bir taraftan da bunları biraz daha toplulaştırarak, sadeleştirerek, idari yükleri de azaltarak verilecek desteklerin anlamlı, önemli olduğunu ifade etmek isterim.”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz 28 Ağustos Pazartesi günü ise Tarım ve Orman Bakanlığının organizasyonu ile daha geniş kapsamlı “2023 Yılı Tarımsal Üretici Temsilcileri İstişare Toplantısı”na katıldı. Toplantıdan sonra Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ile önemli açıklamalarda bulundu. Tarım destekleri konusunda şunları söyledi: “Sadeleşme konusu üzerinde durulan bir husus, çok sayıda destek yerine belli alanlara odaklanarak daha sade, yürütülmesi daha kolay, çiftçilerimizin de üreticilerimizin de daha kolay kullanabileceği destekleri sadeleştirme konusu ifade edildi.”
Özetle, tarım destekleri konusunda bir kez daha yeni düzenlemeler, yeni uygulamalar olacak. Her yeni düzenleme, her yeni sadeleştirme çiftçinin kaybına neden oluyor. Tarımsal desteklerle ilgili elbette yapılması gereken pek çok çalışma, düzenleme var. Ancak, Ak Parti tarafından 2006 yılında çıkarılan Tarım Kanunu’na göre tarımsal destekler Gayri Safi Milli Hasıla’nın en az yüzde 1’i kadar olacaktır” hükmünün uygulanması ile işe başlanırsa yapılacak düzenlemeler inandırıcı olur. Siz çıkardığınız yasayı bile uygulamıyorsanız ve tarımsal destekler bu yasanın çıkarıldığı 2006 yılından bu yana yüzde 1 yerine yüzde 0,39 ile yüzde 0,60 oranında uyguluyorsanız söyleyeceğiniz hiçbir sözün, uygulamanın hükmü olmayacaktır.