Prof. Dr. OLGUN GÜVEN - Bilim Akademisi Üyesi - Hacettepe Üni. Kimya Bölümü Öğretim Üyesi
Plastikten yapılmış tüketici ürünleri ilk olarak 1950’lerin başında piyasaya çıktıktan kısa süre sonra plastiklerin sonsuz sayılacak kadar çok kullanım alanları ortaya çıkmıştır. Bugün yaşantımızda plastikleri kullanmadığımız bir alan mevcut değildir; sağlık gereçlerinden kozmetiğe, araç parçalarından inşaat malzemelerine, tekstilden mutfak gereçlerine, ambalaj malzemelerine kadar. Böylesine geniş kullanımı olan plastiklerden Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’na (OECD) göre dünyada yılda ortalama 353 milyon ton plastik atığı üretilmektedir. Bunların sadece %9’u geri kazanılmaktadır. %19’u yakılmakta ve %50’si toprağa gömülmektedir. Geri kalan %22’si yani 82 milyon ton plastik atığı çöplüklere bırakılmakta, açıkta yakılmakta veya çevreye atılmaktadır. Doğada parçalanması, yok olması yıllarca süren bu atıklar günümüzün en önemli çevre problemini oluşturmaktadır. Gerek bu atıkların gerekse her gün kullanmakta olduğumuz plastikten yapılmış malzemelerin çeşitli nedenlerle ufalanması sonucu oluşan tozları, tanecikleri ise yeni bir plastik sorununu ortaya çıkarmıştır, mikroplastikler. 5mm’den küçük, 1 mikrondan büyük plastik taneciklerine mikroplastikler (MP) denilmektedir. Büyüklükleri 1 mikrondan küçük olan plastik parçacıklarına da nanoplastik denilmektedir. MP’ler evlerimizde, iş yerlerimizde her gün kullanmakta olduğumuz küçük aletlerden, otomobil lastiklerinden, boyalardan, sentetik tekstil ürünlerinden vb. aşınma ve yıpranma sonucu oluşmaktadır. Bu nedenle MP’ler soluduğumuz havada, içtiğimiz suda, tükettiğimiz gıdalarda bol miktarda bulunmaktadır. Mikroplastik terimi ilk olarak 2004 yılında Science dergisinde yayımlanan bir makalede[1] plastik atıkların neden olduğu mikroskopik parçacıklar için kullanılmıştır. Bu kavram yeni bir araştırma konusunun ortaya çıkmasına vesile olmuştur ve o zamandan beri yayımlanan 7000 den fazla çalışma çeşitli MP’lerin çevre, canlılar ve insan vücudundaki varlıklarını ortaya koymuştur. MP’lere denizlerdeki mercan resiflerinden Antartika’nın buzullarına, Everest’in tepesine kadar her yerde rastlanmıştır. Dünyamızın tüm ekosistemleri MP’ler tarafından işgal edilmiştir. Her yıl 10-40 milyon ton civarında MP’lerin çevreye salındıkları tahmin edilmektedir. Mevcut durumun devamı halinde 2040 da bu miktarın iki katına çıkacağı beklenmektedir. Son yıllarda yapılan çalışmalar MP’lere kanda, akciğerlerde, böbreklerde, karaciğerde, kalpte ve hatta beyinde rastlandığını göstermiştir. İnsan dokularında hemen hemen her şekilde ve boyutta bir düzineden fazla farklı yapıda MP’ler bulunmuştur[2]. Demanslı insanların beyinlerinde normal insanlara kıyasla daha fazla miktarda mikro/nano plastiklerin bulunduğu tespit edilmiştir[3].
MP’ler sadece plastik araç ve gereçlerin çeşitli mekanik, fiziksel veya kimyasal etkilerle parçalanmasından oluşmaz. Kullanmakta olduğumuz bazı malzemelere özel olarak katıldıkları da bir gerçektir, örneğin boyalar, kozmetik ürünler, diş macunları gibi. ABD ve AB mikroplastik içeren kozmetik ürünlerin kullanımını yasaklamıştır. 2023’de AB ülkelerinde bazı ürünlere MP eklenmesi uygulamaları yasaklanmıştır. MP’ler yapı ve büyüklükleri itibariyle zararlı olabilecekleri gibi çeşitli kimyasalların taşıyıcısı olarak da tehlikeli olabilirler. Saf bir polimerin son ürün haline gelebilmesi için, işlenebilirliğini, dayanıklılığını, esnekliğini, ısıya dayanımını arttırmak amacıyla çeşitli kimyasal katkı maddeleri kullanılır. Bazılarının kanser yapıcı, endokrin bozucu özellikleri olduğu bilinen bu türden kimyasalların mikro/nano plastiklerden vücut sıvılarına salımı sağlığa zararlı etkilerini artırabilir.
Çeşitli yollardan insan vücuduna giren MP’lerin insan sağlığına hangi türlerinin, nasıl ve ne kadarının zararlı oldukları yolunda henüz kesin kabul görmüş tespitler yoktur. Bu konuda yapılacak sistematik çalışmalara ihtiyaç vardır.
Ancak bu son derece güncel ve önemli konuda yakın zamanda yapılmış bazı çalışma ve yayınlardan derlediğim aşağıdaki örnekler MP sorununun tüm dünyada hangi düzeye geldiğini göstermektedir:
10 ülkeden 21 bilim insanının katıldığı uluslararası bir proje kapsamında yapılan bir çalışma MP oluşumunun en önemli kaynağının motorlu araç lastikleri olduğunu göstermiştir[3]. Tüm dünyada kullanılmakta olan milyarlarca araçtan yılda 6 milyon ton lastik parçacıklarının etrafa saçıldığı tahmin edilmektedir. Araçların yollarda seyirleri esnasında lastiklerin yıpranması ve aşınması sonucu oluşan bu MP’ler toprakta, nehirlerde, göllerde ve giderek gıdalarda birikmektedir. Oto lastikleri kökenli ve çoğunlukla polibütadien yapısındaki MP’ler çevremizdeki tüm MP’lerin %28’ini oluşturmaktadır. MP’lerin yarattıkları sorunlarla ilgili çalışmalarda lastik kökenli MP’lerin neden olduğu sağlık sorunlarına fazla değinilmemektedir. Hâlbuki formülasyonlarında içerdikleri yüzlerce kimyasal madde nedeniyle lastik kökenli MP’ler ayrı bir çalışma konusu olmalıdır. Örneğin dayanıklılığını arttırmak için lastiklere ağırlığının %0,7 si kadar Çinko oksit katılmaktadır ve bu kimyasalın balıklar ve suda yaşayan diğer canlılar için çok zehirli olduğu bilinmektedir. Fren balatalarının aşınması ile oluşan MP’ler ayrı bir incelemeyi gerektirmektedir. Avrupa Birliği’nin Euro7 standardına göre 2026 Kasımından geçerli olmak üzere fren balata tozları (PM10) elektrikli araçlar için 3mg/km, hibrit ve petrol türevlerini kullanan araçlar için 7mg/km ile sınırlandırılmıştır[4]. Dünya yollarındaki milyonlarca araç göz önüne alındığında sırf fren balatalarından çevreye saçılan MP ve nanoplastiklerin inanılmaz miktarda olacağı kolayca anlaşılır. Aslında trafik kaynaklı MP oluşumundan söz ederken hemen hemen yine çok az değinilen bir konu daha vardır: Yol şeritleri. Yol şeritleri ve işaretleri beyaz veya sarı renk veren boyalar içeren termoplastiklerdir, genellikle bu amaçla polipropilen kullanılır. Dikkat edilirse bu çizgi ve işaretler zamanla lastiklerin sürtünmesi ile silinir, kaybolur ve yeniden uygulanır. Kaybolan ise MP haline dönüşmüş termoplastiklerdir ve yol kenarlarındaki toprakta birikirler, yağmur ve rüzgâr ile başka yerlere taşınırlar ve sonunda gıda zincirine dâhil olurlar.
- 2024 yılında İtalya’da süt ve süt ürünleri üzerine yapılan bir araştırma sonucunda olgunlaştırılmış peynirde 186 MP/kg, taze peynirde 1280 MP/kg, ve sütte 350 MP/kg oranında MP’ler tespit edilmiştir[5]. Bu MP’ler üretim esnasında kullanılan plastik alet ve gereçler ile son ürünün plastik ambalajlarından kaynaklanmaktadır. · Mutfaklarımızda kullanılan polietilenden(PE) yapılmış bir kesme tahtasının yılda 7,4- 50,7 gram, polipropilenden (PP) yapılanın ise 49,5 gram MP ürettiği bulunmuştur. Bir 4 insanın yılda PE kesme tahtaları kullanımından 14,5-71,9 milyar MP, PP tahtalarından ise 79,4 MP parçacıklarına maruz kalacağı tespit edilmiştir[6]. Ancak PE MP’leri ile yapılan toksisite çalışmalarında fare fibroblast hücrelerinde 72 saat içinde olumsuz bir etki gözlenmemiştir.
- Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH) tarafından Ocak 2024 de yayımlanan bir çalışmada PET su şişelerindeki MP probleminin önemi ortaya konulmuştur. Columbia Üniversitesi’nde (ABD) bir grup yapmış oldukları bir çalışma sonucunda 3 farklı markanın şişelenmiş su örneklerinde MP’ler ve nanoplastikleri incelemişler ve 1 litre suda 240 bin çok küçük plastik parçacıkları tespit etmişler. Bunların %90’ının nanoplastikler geri kalanının MP’ler olduğunu bulmuşlardır. MP’lerin çoğunun şişelerin yapıldığı malzeme olan PET ve suyun filtrasyonunda kullanılan naylon yapısında olduklarını göstermişlerdir[7]. Dünyada bir dakikada 1 milyon plastik su şişesi üretildiği düşünülürse bunun çok ciddiye alınması gereken bir konu olduğu anlaşılır.
- İngiltere’de tek kullanımlı kaplarda satılmakta olan 155 sıcak ve soğuk içecek incelenmiş ve her birinde MP’lere rastlanmıştır. İnsanların bu içeceklerden vücut ağırlığına göre kilo başına 1,65 MP aldıkları bulunmuştur[8]. Başka bir çalışmada sıcak içeceklerin konulduğu tek kullanımlık 4 tip plastik bardaktan MP salımlar incelenmiş ve en çok salımın 50 oC de su ile temas eden PP bardaklardan olduğu bulunmuştur. Araştırmacılar haftada bir-iki defa bu kapları kullanan insanların yılda 7380-18720 MP taneciklerine maruz kalabileceklerini iddia etmektedir.
- Sentetik çay poşetleri genellikle PP veya naylondan yapılır. Demleme esnasında bu poşetler yüksek sıcaklıklara (95-100 oC) maruz kaldıklarında milyonlarca MP ve nanoplastiklerin oluştuğu tespit edilmiştir[9]. İçilen çay ile bunlar vücudumuza girerler.
- UCLA de yapılan bir araştırmada sentetik polimerler içeren çikletler çiğnendiğinde MP’lerin oluştuğu ve bunların tükürüğe geçtiği gözlenmiştir.
- 2019 yılında Londra Kraliyet Koleji’nde bir ekip Londra şehir merkezinde havadan metrekareye ortalama 1000 MP çökeldiğini bulmuşlardır. Evlerde ve otomobillerde ne kadar MP’ler bulunduğuna dair yapılan bir araştırmada çok ürkütücü sonuçlara ulaşılmıştır. Ev içlerinde metre küp başına 1-10 mikron aralığında çoğunlukla PE yapısında olan 528 MP bulunmuştur. Otomobillerde rastlanan MP’lerin daha çok naylon esaslı oldukları ve metre küp başına 2232 adet oldukları tespit edilmiştir [10]. Erişkin kimseler yılda kabaca çevrelerinden 68000’i 10 mikronun altında olmak üzere 71000 MP parçacıkları solurlar. İnsanların bünyelerine haftada bir kredi kartı büyüklüğünde MP aldıkları hesaplanmıştır.
- Bu yazının başlığındaki resmin konusu olan ve temaslı sporlarda sporcunun ağız, diş ve çenesini korumak amacıyla ağız içinde kullanılan plastik koruyucular genellikle bir termoplastik olan etilen/vinil asetat kopolimerinden yapılırlar. Amerikan Diş Derneği (ADA) ağız yaralanmalarını önlemek amacıyla başta Amerikan futbolu, basketbol, hokey ve boks olmak üzere 29 spor dalında ağız/diş koruyucu plastiklerin kullanılmasını tavsiye etmektedir. Ancak bu satırların yazarı yapmış olduğu kapsamlı araştırmaya rağmen ağız/diş koruyucu plastiklerin saldığı MP’ler hakkında bir araştırmaya rastlamamıştır. Hiç şüphesiz bu sporlarda verilen mücadele esnasında dişlerin sıkılması ile oluşan MP’ler doğrudan ağız yoluyla vücuda girmektedir. Bu da araştırılması gereken önemli bir konu olarak önümüzde durmaktadır. NE YAPMALI Plastik kullanımına bu kadar bağımlı olduğumuz bugünkü yaşam tarzımızda MP oluşumunun tümüyle önüne geçmek imkânsız gibi görünmektedir. Her an kullanmakta olduğumuz plastik araç ve gereçlerin ısıtılma, kesme, sürtünme, sıkışma, vb. işlemler sonucunda küçük parçalar yani mikroplastikler oluşturmalarını engellemek mümkün değil gibidir. Ancak MP’lere maruz kalmamızı azaltacak bazı önlemler almak mümkündür.
- Her şeyden önce plastikleri aşırı ve gereksiz kullanmaktan kaçınmalıyız.
- İnsan vücudu biyomateryalleri metabolize edebilirken sentetik malzemeleri metabolize edememektedir. Vücudumuzda ve çevrede bozulabilen biyoplastikler geliştirilmeli ve kullanılmalıdır.
- Plastik kaplar mikrodalga ve güneş ışığına maruz bırakılmamalıdır, bu iki etken plastiklerin sırasıyla ısı ve UV nedeniyle bozunma ve parçalanmasını kolaylaştırır. Yemekler sıcakken plastik kaplara konulmamalıdır.
- Çay poşetlerinin plastik olanlarını kullanmaktan sakınılmalıdır.
- Sentetik dokuma ve giysiler çamaşır makinelerinde sıcak suda yıkanmaları esnasında milyonlarca MP lif parçacıklarının oluşumuna neden olur. Ilık ve soğuk su ile yıkamak MP salımını azaltır. Aynı durum plastik kapların yıkandığı bulaşık makineleri için de geçerlidir.
- Pamuklu ve/veya pamuk oranı yüksek giysiler tercih edilmelidir.
- Mutfaklarda kullanılmakta olan plastik kesme tahtalarının, spatulaların, vb. gereçlerin ahşap ürünlerle değiştirilmesi MP’lere maruziyeti azaltacaktır.
- Diş fırçalarının yıpranmalarını beklemeden değiştirilmesi gerekmektedir.
- Çocukların (ve büyüklerin) kalem diplerini, pipet uçlarını çiğnemelerinin önüne geçilmelidir.
- Oynadıkları plastik oyuncakları genellikle ağızlarına alan, ısıran bebekler için MP’lerin ileride sağlık sorunları yaratabileceklerini düşünmek gerekir.
- MP ve/veya nanoplastik katkılar içermeyen kozmetik ürünler kullanılmalıdır.
- Trafik ve ulaşımdan kaynaklanan MP’leri azaltmak için şehir içlerinde kamu taşımacılığı, şehirlerarası seyahatlerde tren ile ulaşım tercih edilmelidir.
Bu yazının amacı bazı sağlık ve çevre sorunlarımızın nedeninin doğrudan ve yalnız MP’ler olduğunu söylemek ve onları günah keçisi gibi göstermek değildir. Literatürde henüz şu yapıdaki ve şu boyutlardaki bir MP türü şu organda şöyle bir hastalığa yol açmaktadır gibi bir bulgu ve iddia yoktur ancak bazı MP’lerin vücuttaki birikimlerinin sağlığa olası zararlı etkilerinden söz edilmektedir. Stanford Üniversitesi tarafından 2025 in Ocak ve Eylül aylarında yayımlanan raporlarda[11] MP’lerin insan üreme, sindirim ve solunum sistemlerine zararlarının dokunacağından kuşkulanıldığı bildirilmektedir. San Francisco’daki California Üniversitesinde yürütülen geniş çaplı bir araştırma sonucunda da aynı yorumlar yapılmıştır. Dolayısıyla olası sağlık risklerini azaltmak için MP’lere maruz kalmamızı en aza indirecek tedbirlere başvurulması önemle tavsiye edilmektedir. Bu tür tedbirlerin yanı sıra havadaki ve sulu ortamlardaki MP’lerin uzaklaştırılması için kullanılabilecek malzeme ve yöntemlerin geniş olarak tartışıldığı bir makale de yakın zamanda yayımlanmıştır[12].
KAYNAKLAR
[1] R.C. Thompson, Y. Olsen, P. Mitchell ve diğerleri, “Lost at sea: Where is all the plastic?” Science, 304 (2004) 838
[2] S. Mahalingiah, K.C. Nadeau, D.C. Christian, “Microplastics and human health” Journal of American Medical Association, published on line Oct.15, 2015
[3] E.L. Bearer, “Exploring vascular contributions to cognitive impairment with focus on smallvessel desease of white matter and micro/nano plastics” American Journal of Pathology, 195 (2025)
[4] Fortune Business Insights, Report ID: FBI101911, last updated October 27, 2025
[5] E. Visentin, G. Niero, F. Benetti ve diğerleri, “Assessing microplastic contamination in milk and dairy products” npj Science of Food, 9 (2025) 135
[6] H. Yadav, ve diğerleri, “Cutting Boards: An overlooked source of microplastics in human food?” Environmental Science and Technology, 57 (2023) 8225-8235
[7] S. Sojedi, C. An, Z. Chen, “Unveiling the hidden chronic health risks of nano- and microplastics in single-use plastic water bottles: A Review” Journal of Hazardous Materials, 495 (2025) 138948
[8] M. Al-Mansouri, S. Harrad, “Synthetic microplastics in hot and cold beverages from the UK market: Comprehensive assessment of human exposure via total beverage intake” Science of Total Environment, 996 (2025) 180188 8
[9] G. Banaei, D. Abbas, A. Tavakolpourneragi, ve diğerleri, “Tea-bag derived micro/nanoplastics as a surrogate of real-life exposure scenarios” Chemosphere, 368 (2024) 143736
[10] N. Yakovenko, L. Pere-Serrano, T. Segur ve diğerleri, “Human exposure to PM10 microplastics in indoor air” PLoS One 20 (2025) e0328011
[11] K. Savchouk, “Microplastics and our health: What the science says” (2025) Stanford Report. Html
[12] B. Arı, M.F. Sodre, U. Onal, N. Şahiner, “An overview of the sources, hazards, and removal of microplastics”, Journal of Macromolecular Science, DOI: 10.1080/10601325.2025.2583247 (10 Nov. 2025)
