Gelişmelerden Merkez Bankası’nın politikalarında yetersiz veya zayıf kaldığı sonucunu çıkarmayalım. Merkez Bankası üzerine düşeni yapmaya çalışıyor, ancak faiz kararlarında biraz acele ediyor.
Merkez Bankası, 7 Kasım Cuma günü dördüncü Enflasyon Raporu’nu yayımladı.
Malum, söz konusu rapor, her yılın şubat, mayıs, ağustos ve kasım aylarında olmak üzere yılda 4 kez yayımlanıyor. Raporda, enflasyon ile ilgili beklentiler, tahminler, riskler yurt içi ve yurt dışı gelişmelerle ele alınıyor. Rapora özellikle finans çevreleri ve akademik dünya oldukça önem veriyor, değerlendirmeler yapıyor ve hatta pozisyon alıyor.
Dilerseniz son raporda yer alan değerlendirmeleri kısaca özetleyelim.
Raporda temel tahmin değişkenlerinin gelişiminin nasıl olduğu özetlenmiş. Büyümenin üçüncü çeyrekte gerilemesinin nedenleri;
- Kartla harcamaların daralması,
- Perakende satış hacmi endeksi eğiliminin azalması,
- Sanayi üretim artışının sınırlı kalması ve gerilemesi,
- Hizmet üretiminin yatay seyrini sürdürmesi,
- İnşaat üretim endeksinin güçlenmesi olarak sıralanmış.
Ayrıca;
- Bir önceki üçüncü enflasyon raporu döneminde gıda fiyatlarındaki artışın enflasyon düşüşünü sınırlandırdığı,
- Özellikle hizmet alt grubunda eğitimde fiyatların geçmişe göre ayarlandığı refleksinin öne çıktığı,
- Üretici fiyatları endeksinin tüketici fiyatları endeksinden daha düşük seyrettiği,
- Enflasyon ana eğiliminin Ağustos ayında yatay, Eylül ayında artış ve Ekim ayında ise hızla yükselme eğilimine girerek son dönemde dezenflasyon eğiliminde yavaşlamaya neden olduğu vurgulanmış.
Bu arada dış dünya kaynaklı değişkenlerin seyri de özetlenmiş. Şöyle ki; öncelikle petrol fiyatlarının 2025 sonunda 69 dolara ve 202 sonunda da 62,4 dolara gerileyeceği, hatta bir önceki üçüncü enflasyon raporunda fiyatların 64.4 dolar olarak tahmin edildiği belirtilmiş. Diğer petrol dışı ithalat fiyatlarının da düşüşünü sürdüreceği ifade edilmiş. Raporda, petrol ve enerji fiyatlarındaki düşüşe ragmen enerji dışı emtia fiyat artışları Türk Lirası cinsi ithalat tahminlerini artırmış.
TCMB: Gıda fiyatlarındaki artış enflasyondaki düşüşü duraklatıyor
Yurt içi açısından özellikle gıda fiyatlarının daha önceki üçüncü enflasyon raporunda yüzde 26,5 artış göstereceği tahmin edilmişken bu oran yeni raporda yüzde 32,3 olarak revize edilmiş; aynı şekilde 2026 yılı tahmini de bir önceki raporda yüzde 17’den bu raporda yüzde 18’e yükseltilmiş. Dolayısıyla gıda fiyatlarındaki artışın enflasyondaki düşüşü duraklattığı ifade etilmiş.
Ayrıca geçmiş enflasyona endeksli kira ve eğitimde fiyatlama davranışları da enflasyonu bu dönemde yükseltmiş.
Raporda reel sektörün fiyatlama davranışları üzerinde de durularak maliyetlerin, talep koşullarının ve gelecek enflasyon beklentilerinin etkili olduğuna vurgu yapılmış. Bu başlık altında reel sektör fiyatlama davranışlarının son dönemde olumluya döndüğü ifade edilmiş. Bunun gerekçeleri olarak da firmaların geçmiş ataletten uzaklaşması ve fiyat artışlarına ragmen gelecek enflasyon beklentilerine yöneldiği ve bundan da enflasyonda düşüş mesajı alındığı belirtilmiş. Artık reel sektör fiyatlama davranışlarını, orta vadeli dezenflasyon ve para politikalarının şekillendirdiği ortaya konulmuş.
Bütün bu açıklamaların sonunda enflasyon tahminleri üzerindeki risklerin;
- Korumacı dış ticaret politika belirsizlikleri nedeniyle yukarı yönlü,
- Küresel emtia fiatlarının özellikle değerli elementler ve petrol dışı ürünlerde ağırlıklı yukarı yönlü olmak üzere hem aşağı ve hem de yukarı yönlü,
- Yukarıda da belirttiğimiz üzere gıda fiyatlarının özellikle arz kaynaklı olarak yukarı yönlü, seyredeceği değerlendirmesi yapılmış.
Bazı varsayımlar da vurgulanmış. Örneğin ülke risk priminin aynen kalacağı yani olumsuza dönüşmeyeceği, ekonomi politikaları arasında eşgüdüm varsayımının korunacağı belirtilmiş.
Dolayısıyla rapora yansıyan en önemli sonuç da 2025 yıl sonu enflasyonu ara hedefinin radikal bir şekilde değiştirilmesi olmuş, daha önceki raporlarda yer alan yüzde 24 ara hedefi yüzde 31-33 aralığına yükseltilmiş. Yani beklenen enflasyon oranı önceki raporlarda yer alan tahmine göre üçte bir oranında artırılmış.
Merkez Bankasının enflasyon raporlarındaki 2025 yılı enflasyon tahminlerindeki oynaklığın da altını çizmek gerekir. Şöyle ki;
- Şubat 2024, Mayıs 2024 ve Ağustos 2024 raporlarında yüzde 14,
- Kasım 2024 raporunda yüzde 21,
- Şubat 2025 ve Mayıs 2025 raporlarında yüzde 24,
- Ağustos 2025 raporunda yüzde 27 ve şimdi de
- Kasım 2025 raporunda yüzde 32 olarak sürekli güncellendiğini unutmayalım.
Sonuç itibariyle:
Bu gelişmelerden Merkez Bankası’nın politikalarında yetersiz veya zayıf kaldığı sonucunu çıkarmayalım. Merkez Bankası üzerine düşeni yapmaya çalışıyor, ancak faiz kararlarında biraz acele ediyor. Dolayısıyla enflasyonla mücadele ya da dezenflasyon programları için sadece para politikaları yetmiyor, çünkü para politikaları enflasyonu önlemek için gerekli olan mal ve hizmet arzını artırma politikalarını içermiyor; sadece talebi para politikaları enstrümanlarıyla kısma hedefini içeriyor. Etkin vergi, borçlanma ve harcama politikalarını içeren maliye politikaları ile aynı zamanda devreye sokulacak yeniden yapılandırma politikaları devreye sokulmadıkça enflasyonla mücadele yetersiz kalıyor.