HURŞİT KAYA - SGK Başmüfettişi / İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı
Bugün sizlere iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili çok önemli bir düzenlemeden bahsedeceğim. Bu önemli düzenlemeye geçmeden önce, iş sağlığı ve güvenliğinin önemine kısaca değinmek istiyorum.
İş sağlığı ve güvenliğinin önemi
İş sağlığı ve güvenliği başta çalışanlar olmak üzere bireylerin sağlıklarını ve güvenliklerini doğrudan ilgilendiren alanların başında gelmektedir. Bununla birlikte; bir ülkede iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uyulup uyulmadığı o toplumdaki insan sağlığını, işgücü verimliliğini ve ekonomiyi doğrudan etkilemektedir. Ayrıca bir ülkenin iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili durumu o ülkenin gelişmişlik derecesi değerlendirilirken kullanılan göstergelerdendir. Bu yönleriyle iş sağlığı ve güvenliği kamu düzenini çok yakından ilgilendirmektedir.
Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliği düzenlemeleri
Hemen hemen her ülkede iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili alınması gereken önlemleri, yapılması gerekenleri, uyulması gereken kuralları gösteren bağlayıcı nitelikte hukuki düzenlemeler bulunmaktadır. Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili temel düzenleme ise 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’dur. Ayrıca 6331 sayılı Kanun’a dayalı olarak iş sağlığı ve güvenliği anlamında çıkarılan ikincil düzeydeki çok sayıda yönetmelik vb. düzenlemeler bulunmaktadır. Dolayısıyla Türkiye’de işverenlerin, işçilerin ve diğer kişilerin iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yükümlülükleri, sorumlulukları esas olarak kanun, yönetmelik gibi metinlerde yer almaktadır.
İşyerimize gelen diğer işverenlerin işçilerinden sorumluluğumuz doğabilir mi?
Konumuza dönersek, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili önemli gördüğüm ve işverenlerin dikkatini çekmek istediğim bir husus bulunmaktadır. Bu ise, işyerlerine çeşitli nedenlerle gelen (ziyaret veya bakım, onarım, tadilat vb. işler nedeniyle) diğer işverenlerin işçileri nedeniyle işverenlerin sorumluluklarının doğabilmesi durumudur. Gerçekten de, işverenler kendi işyerlerinde yapılması gereken bakım, onarım, tadilat, tamirat gibi işleri sözleşme veya fatura karşılığında başka işverenlere yaptırabilmektedir. Böyle bir durumda sözleşme ile hizmet alacak işverenin iş yerine tam olarak tanımadığı, bilmediği başka bir işverenin işçilerinin gelerek çalışması söz konusu olabilmektedir. İşte bu noktada iş yerine gelen diğer işverenin işçilerinin gerçekleştirdikleri işler nedeniyle, hizmet alan işverenin işçilerinin iş sağlığı ve güvenliği anlamında can ve sağlıkları tehlike ve risk altına girebilir. Bu nedenle, işverenlerin kendi işyerlerine gelen diğer işverenlerin işçilerinin iş sağlığı ve güvenliği anlamında yeterli olup olmadıkları, yaptıkları işle ilgili gerekli sertifikaya-yetkinliğe sahip olup olmadıkları, gerçekleştirdikleri işe uygun olup olmadıkları, iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uygun hareket edip etmedikleri… gibi yönlerden kontrole tabi tutulması gerekmektedir. Çünkü bir iş yerinde çalışan işçilerin can ve sağlıkları sadece o iş yeri ortamındaki şartlar nedeniyle değil, bu iş yerine iş yapma amacıyla gelen diğer işverenlerin işçilerinin hal ve hareketleri nedeniyle de tehlike ve risk altında girebilir. İşte bu nedenlerle diğer işverenin işçilerinin iş sağlığı ve güvenliği anlamında yarattığı tehlikelerin ve risklerin önlenmesi ve ortadan kaldırılması bakımından hizmet alan işverenin kontrol, işe başlatmama gibi çok önemli sorumlulukları bulunmaktadır.
Bakıldığında ise, Türkiye’de bu durumu öngören kanun koyucunun başta 6331 sayılı Kanun’da ve sonrasında ise ilgili idarelerce bu Kanun’a dayalı olarak çıkarılan bazı yönetmeliklerde bu duruma ilişkin çok net düzenlemelere yer verildiği görülmektedir. Öncelikle 6331 sayılı Kanun’un “Çalışanların Eğitimi” başlıklı 17 inci maddesinin beşinci fıkrasında aynen; “Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan iş yerlerinde; yapılacak işlerde karşılaşılacak sağlık ve güvenlik riskleri ile ilgili yeterli bilgi ve talimatları içeren eğitimin alındığına dair belge olmaksızın, başka iş yerlerinden çalışmak üzere gelen çalışanlar işe başlatılamaz.” hükmüne yer verildiği görülmektedir. Dolayısıyla iş yerine gelen diğer işverenlerin işçilerinin iş sağlığı ve güvenliği anlamında eğitim almaması durumunda işverenin bu durumu kontrol ederek ortaya koyması, kendi işçileri için tehlike ve risk oluşturduğu gerekçesiyle eğitimi olmayan diğer işverenlerin işçilerini kendi iş yerinde çalışmaya başlatmaması gerekmektedir.
6331 sayılı Kanun’daki bu düzenlemeye bağlı olarak Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin “İşverenin Yükümlülükleri” başlıklı 5 inci maddesinin dördüncü fıkrasında ise; “İşveren, tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan iş yerlerinde; yapılacak işlerde karşılaşılacak sağlık ve güvenlik riskleri ile ilgili yeterli bilgi ve talimatları içeren eğitimin alındığına dair belge olmaksızın, başka iş yerlerinden çalışmak üzere gelen çalışanları işe başlatamaz.” hükmüne yer verildiği anlaşılmaktadır. Yönetmelikte yer alan bu hükmün yukarıda bahsedilen kanun hükmüyle aynı olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan ise, İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin “Tehlikelerin Tanımlanması” başlıklı sekizinci maddesinin üçüncü fıkrasının (ç) bendinde aynen; “Bakım ve onarım işleri de dahil iş yerinde yürütülecek her türlü faaliyet esnasında çalışma usulleri, vardiya düzeni, ekip çalışması, organizasyon, nezaret sistemi, hiyerarşik düzen, ziyaretçi veya iş yeri çalışanı olmayan diğer kişiler gibi faktörlerden kaynaklanabilecek tehlikeler.” denilerek böyle bir hükme yer verildiği görülmektedir. Böylece söz konusu bu maddede belirtilen tehlikelerin de, yani konumuz itibariyle diğer işverenlerin işçilerinin yarattığı tehlikelerin de risk değerlendirmesi yapılırken iş yerindeki mevcut tehlikelerin belirlenmesi aşamasında göz önünde buldurulması gerekmektedir.
Sonuç
İş yerine çalışmak üzere dışarıdan gelen başka işverenlerin işçilerinin iş sağlığı ve güvenliği anlamında işe uygun olup olmadıkları, yaptıkları işte yeterli ve yetkin olup olmadıkları, iş sağlığı ve güvenliği anlamında eğitimli olup olmadıkları gibi hususların çalışmaya başlamadan önce hizmet alan işverence kontrol edilmesi bir zorunluluktur. Aksi takdirde iş yerinde başka bir işverenin işçisinin yetkin olmadığı ve eğitim almadığı halde çalışmasını sağlayan, bunu kontrol etmeyen böylece işe başlatmama yükümlülüğüne aykırı hareket eden işverenin yetkin olmayan ve eğitimsiz olan böyle bir işçinin neden olduğu ve kendi işçisinin zarar gördüğü bir iş kazasından dolayı birincil derecede sorumluluğu doğabilecektir. Örneğin iş yerine dışarıdan kaynak işi yapmak için gelen diğer işverenin işçisinin kaynak işini yapmak bakımından yeterli ve yetkili olduğuna dair eğitim sertifikası olmadan ya da iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerini tamamlamadan gelip iş yerinde çalışırsa ve yaptığı iş nedeniyle hizmet alan işverenin işçisinin iş kazasına maruz kalmasına neden olursa işte bu durumda gerekli ön kontrolleri yapmayan ve işe başlatmama yükümlülüğüne aykırı hareket eden hizmet alan işverenin iş sağlığı ve güvenliği anlamında kusuru ve sorumluluğu ortaya çıkabilecektir. Bu nedenlerle, iş yerinize gelen diğer işverenlerin işçilerinin yetkinliklerinin, eğitimli olup olmadıklarının ve çalışma şekillerinin kontrol edilmesi hatta iş yerinde yapılan risk değerlendirme aşamasında tehlikelerin tanımlanmasında diğer işverenlerin işçilerinin yarattığı tehlike ve risklerin dikkate alınması gerekmektedir.