2025 yılını yarıladığımız şu günlerde ihracat, büyüme ve döviz geliri sağlama açısından Türkiye ekonomisinin can damarlarından biri olmayı sürdürüyor. Ancak sahadaki tablo, resmi hedeflerin oldukça gerisinde bir manzara sunuyor. Özellikle Kayseri gibi üretim gücüyle öne çıkan şehirlerde ihracatçının yükü ağırlaşıyor. İhracat yapan firmalar, 2024 ve 2025 döneminde iç ve dış kaynaklı pek çok zorlukla karşı karşıya kalmıştır.
Peki nedir ihracatçıların sorunları? Birkaç maddeyle açıklanabilir mi bilmem lakin sahada yaşanan ve çıkmaza sokan sorunları sıralamaya çalışalım:
KUR BASKISI
Edindiğimiz izlenime göre ilk sorun, TL’nin aşırı değerli olmasıdır. TL’nin değerli kalması, döviz gelirlerinin iç piyasadaki maliyetleri karşılamasını zorlaştırmaktadır. Ayrıca kurun öngörülemez ve dalgalı olması, uzun vadeli sözleşme ve fiyatlandırmaları zorlaştırmaktadır. Firmalar, döviz bazında kâr etmekte zorlanmakta bu ise kaçınılmaz şekilde rekabet güçlerini zayıflamaktadır.
ENFLASYON BASKISI VE ARTAN MALİYET
Yüksek enflasyonla beraber, hammadde, enerji, işçilik ve lojistik gibi temel üretim kalemlerinde ciddi maliyet artışları yaşanmaktadır. Ayrıca lojistik maliyetleri özellikle uzak pazarlarda rekabetçiliği azaltmaktadır. Hatta lojistik maliyetleri nedeniyle bir çok pazarı kaybetmek üzereyiz. Netice itibariyle artan maliyetler nedeniyle döviz kuru yeterince desteklemediği için fiyat avantajı kaybedilmektedir. Bu da, itibar sahibi olduğumuz bir çok pazarı kaybetmemize neden oluyor.
FİNANSMANA ve TEŞVİKLERE ERİŞİM ZORLUĞU
Yüksek faiz oranları, üretim ve ihracat finansmanında zorluk yaratmaktadır. Banka kredilerine erişim zorlaşmış, kredi vadeleri kısalmış ve teminat talepleri artmıştır. Eximbank destekleri çoğu firma için yetersiz kalmakta ya da erişimi karmaşık bulunmaktadır. En azından yapılan ihracatın yüzde 20’si kadar exim kredisi talebinin sahada var olduğunu söylemek mümkün.
Bununla birlikte, mevcut devlet desteklerinin kapsamı sınırlı ve erişim prosedürleri çok karmaşık. Firmaların idari birimleri bu teşvikleri takip etmekte ve bilgiye erişimde çok zorlanmaktadırlar. Ekonominin can damarı olan KOBİ’ler bu teşviklerden yeterince faydalanamamakta, büyük firmalarla rekabet etmekte zorlanmaktadır. Bunun için, desteklerin sadeleştirilmesi ve sektörel farklılıklara duyarlı hale getirilmesi gereklidir.
DIŞ PAZARDA TALEP DARALMASI
Avrupa başta olmak üzere geleneksel pazarlarda ekonomik yavaşlama nedeniyle talep düşüşü yaşanmıştır. Bununla birlikte ABD ve ÇİN ekseninde yaşanan ve dahi Avrupayı ve diğer dünya ülkelerini etkileyecek ticaret savaşları riski ve siyasi belirsizlikler, ülkelerin ithalat taleplerinde bir azalma yahut en azından daha temkinli davranmaya itmektedir.
Firmalar içinde yeni pazar arayışları zaman almakta ve maliyetli olmaktadır. Küresel enflasyon ve ticaret politikaları nedeniyle ihracat siparişlerinde daralma söz konusudur.
TEDARİK ZİNCİRİ SORUNLARI
Gümrük işlemleri sırasında yaşanan gecikmeler, ihracat sürekliliğini tehdit etmektedir. Uluslararası taşımacılıkta yaşanan aksaklıklar teslimat sürelerini ve müşteri memnuniyetini etkilemektedir. Lojistikte yaşanan bu sorunlar özellikle taze ürün ve zaman hassasiyeti yüksek sektörleri çok etkilemektedir.
KAYSERİ İLİ İÇİN AYRI PARANTEZ
Kayseri’de faaliyet gösteren sanayicilerin şikayetleri artık duyulmaktan çok daha fazlasını hak ediyor. En fazla duyduğumuz cümle şu: “Üretiyoruz ama sattıkça küçülüyoruz.” Neden mi? Çünkü artan maliyetler, kur baskısı, ulaşım zorlukları ve finansmana erişimdeki tıkanıklıklar sanayicinin kar hanesini silmeye başladı.
Öncelikle Kayseri, limanlara uzak olması nedeniyle nakliye giderlerinde ciddi bir dezavantaja sahip. Mersin veya İskenderun limanlarına ulaşmak hem zaman alıyor hem de maliyetleri yukarı çekiyor. Bu limanlara ulaşım noktasında sağlıklı kara yolları bulunmamaktadır. Bu ise Kayseri ihracatçısının rekabetten uzaklaşmasına da neden oluyor.
Finansmana erişim mi? Özellikle Kayseri ili küçük ve orta ölçekli firmaların ağırlıkta bulunduğu ildir. Bu firmalar için; Eximbank kredileri ulaşılması zor, faizler yüksek, teminatlar ağır. Peki bu firmalar nasıl ayakta kalıyor? Çoğu zaman kendi öz kaynaklarıyla ya da vadeli çek sistemi ile lakin bu ise sürdürülebilir değil.
Kayseri ihracatçısı için bir başka can alıcı sorun da insan kaynağı. Dış ticareti bilen, yabancı dil bilen, operasyon süreçlerini yönetecek personel bulmak artık neredeyse imkânsız hale geldi. Bu açığı kapatacak mesleki eğitim altyapısıysa hâlâ istenilen seviyede değil.
Ve son olarak dijitalleşme… Dünya e-ihracata koşarken, bizim sanayicimiz hâlâ katalog ve telefonla müşteri kovalıyor. Yeni pazarlara açılmak istiyor ama yol bilmiyor, rehber bulamıyor. Teşvikler var ama ulaşmak mesele. Bürokrasi, bilgi eksikliği, danışmanlık yetersizliği derken fırsatlar çoğu zaman kaybediliyor.
Peki çözüm yok mu? Elbette var. Önce ihracatçının sesini duymak gerek. Kayseri’deki sanayiciler rekabet gücünü yitirmemek için devletten sadece destek değil, yol göstericilik de bekliyor. Uygun kredi, dijital rehberlik, liman erişimi kolaylığı ve en önemlisi ekonomik istikrar...
Bu ses, sadece bir şehrin değil, üretimle büyümek isteyen bir ülkenin sesidir. Kayseri ve diğer ilerimiz de faaliyet gösteren ihracatçı için çarklar dönmeye devam etsin istiyorsak, bu sesi duymak ve gereğini yapmak artık bir zorunluluktur.