“Depremde yaşamını yitirenlere ve üretimden vazgeçmeyenlere saygıyla”
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023’te yaşanan ve “yüzyılın felaketi” olarak nitelendirilen depremin üzerinden 10 ay geçti. Depremden en çok etkilenen merkezlerden birisi, Hatay Kırıkhan’dayız. Gördüğümüz manzara, depremin yaşandığı günlerden çok farklı değil. Hayalet kent görünümünde. Hasarlı binaların yıkımı devam ettiği için ilçe büyük bir toz bulutu içinde.
Yaşam büyük ölçüde konteynelerde ve çadırlarda sürüyor. Toplu konut inşaatlarının yapımı devam ediyor. Belli bir bölümü depremin yıldönümüne yetiştirilmeye çalışılıyor.
Gaziantep’ten İslahiye’ye oradan da Kırıkhan’a giderken gördüğüm kadarıyla köylerde de köy evlerinin yapımı sürüyor. Ancak depremin yaşandığı dönemde söylenen “Bir yıl içinde konutlar inşa edilecek” sözü ne yazık ki yerine getirilemeyeceği açıkça görülüyor.
Hatay Havalimanı hala tam olarak kullanılamıyor. Uçak bileti alabiliyorsunuz. Bilet aldıktan sonra gönderilen mesaj ile uçağınızın Adana’dan kalkacağını öğreniyorsunuz. İnişler daha karmaşık.
Bazen Urfa’ya bazen Adana’ya iniş yapılıyor. Kimi zaman da uçak boş olarak, yolcusuz Hatay’a iniyor, dolu olarak kalkıyor. Ulaşımdaki bu aksaklık özellikle iş insanları, Hatay’a yolculuk yapmak isteyenler için ciddi sorunlar yaratıyor.
Kırıkhan’da çiftçilerle sohbet
Türkiye İş Bankası’nın “Tarım İhtisas Şubesi” açtığı merkezlerde çiftçilerle buluşmalarımız devam ediyor. Bu kapsamda 20 Aralık’ta Hatay Kırıkhan’daydım. Kırıkhan’a gitmek için sabah 06.00 uçağı ile İzmir’den Gaziantep’e oradan da karayolu ile İslahiye’ye uğradıktan sonra Kırıkhan’a ulaştık. Türkiye İş Bankası Tarım Bankacılığı Pazarlama Bölümü Müdür Yardımcısı Ümit Yılmaz, Gaziantep Bölge Müdürü Murat Eraslan, Müdür Yardımcısı Eyüp Dinçkalmış, Kırıkhan Şube Müdürü Berkan Kurtarıcı ve şube çalışanlarının çabaları ile düzenlenen toplantıda çiftçilerle buluştuk.
Çiftçilerle sohbet toplantımız, Kırıkhan’da kayalık zeminde yapılan ve hasarsız ender binalardan birisi olan Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Kırıkhan Meslek Yüksek Okulu’nun toplantı salonunda yapıldı. Okul Müdürü Doç. Dr. Musa Türkmen toplantıyı sonuna kadar izledi.
Toplantı öncesinde daha salona girmeden çiftçilerle başlayan sohbetimizin ana konusunu deprem, tarımsal ürünlerdeki maliyet artışı ve buna karşın ürün fiyatlarındaki düşüş ve çözüm önerileri oldu.
Cumhurbaşkanına iletilecek sorunlar ve çözüm önerileri
Toplantı öncesi konuştuğumuz çiftçilerden birisi Mustafa Polat. Kırıkhan’da çiftçilik yapan ve aynı zamanda çırçır işletmesi olan Mustafa Polat Ak Parti’den de Belediye Meclis Üyesi. Soru ve önerilerini 8 madde olarak yazdığı iki not kağıdını “içerde zaman olur, olmaz ben yazdıklarımı baştan size vereyim. Bunları sayın Cumhurbaşkanımıza iletirseniz belki bir çözüm bulunur” diyerek verdi.
Mustafa Polat’ın verdiği 8 maddelik not kağıdında aynen şunlar yazılı:
1- Depremde hiçbir özel banka yardım etmedi.
2- Çiftçi kartları(verilen kredi kartlarını kastediyor) 6 aylık ödemeli olmalı.
3- Buğday, pamuk, mısır 2021-2022-2023 yılları ürün fiyatları aynı seyrediyor. Girdiler üç kat arttı. Ürün ekecek durumumuz kalmadı.
4- Bu tarım sorunlarını Cumhurbaşkanı ile hiç görüştünüz mü?
5- Ziraat odası seçimlerinde üretici istediği kişiyi başkan seçemiyor.
6- Tarım bakanı olacak kişinin diş doktoru, maliyeci, avukat olan kişilerden yapılmamalı.
7- İkinci ürün ekimine karşıyım. Neden derseniz, toprağın da dinlenmeye ihtiyacı vardır.
8- Bölgesel tarıma acilen geri dönülmesi tek çıkar yol.
Pamuk ve mısır üretiminden kaçış var
Mustafa Polat ile ayaküstü sohbetimizde, özellikle pamuk ve mısır üreticisinin çok zor durumda olduğunu belirterek: “Ben hem üreticiyim hem de çırçır işletmesi sahibiyim. Depremde çırçır işletmeleri, iplik fabrikaları, Kahramanmaraş ve bölgedeki diğer tesisler yıkılınca pamuğu alamaz duruma geldik. Pamuk alsak nerede işleyeceğiz. Tesisler yıkıldı. Pamuk ihracatı açılmasa üretici çok daha büyük sorun yaşardı. Bu sene pamuk ekiminden kaçan çok olur.” dedi.
Diğer çiftçilerin de söyledikleri hemen hemen aynı: “Pamuk burada bitti. Maliyetler çok yükseldi. Ama fiyat 3 yıldır aynı. Verilen destekleme primi çok düşük. Destekleme primi kilo başına en az 3 lira olmalı.”
Çiftçinin söylediklerini TMO’ doğruluyor
Toprak Mahsulleri Ofisi’nin Kasım ayı Fenolojik Değerlendirme Raporu, Hatay Kırıkhan’daki çiftçilerin sözlerini doğruluyor. Raporda ülke genelinde pamuk ve mısır üretiminden kaçış olduğu ifade ediliyor. Raporda, Hatay ile ilgili özetle şöyle deniliyor: “Bu yıl kurumumuzca (TMO) açıklanan hububat fiyatlarının üreticiler tarafından memnuniyetle karşılanması, pamuk ve mısır fiyatlarının düşük olması Hatay’da hububat ekilişlerinde artışa neden olmuştur. Yeni dönemde hububat ekilişlerinde %15-20 civarında artış olması beklenmektedir. Pamuktan buğdaya %20 mısırdan buğdaya %25 geçiş olacağı öngörülmektedir.”
Soya alternatif olabilir mi?
Toplantı öncesi ziyaret ettiğimiz, Türkiye’nin ve bölgenin en önemli tohum üretim firmalarından Progen’in yöneticileri Ali ve Aykut Özbuğday kardeşler pamuktan kaçışı doğrulayarak, ülke ihtiyacının yüzde 95’ini ithal ettiği soya üretimine teşvik edilmesi gerektiğini söylüyor. Daha az su tüketen ve ülkenin de ihtiyaç duyduğu soyanın bölgede ve ülke genelinde yaygınlaşması için çaba gösteren Ali ve Aykut Özbuğday, İç Anadolu’daki denemelerin de çok iyi sonuç verdiğini ifade etti.
Ziraat odalarının etkinliği tartışılıyor
Son dönemde katıldığımız toplantıların birçoğunda ziraat odalarının etkisiz olması, çiftçilerin sorunlarını gündeme taşıyamamasından hep şikâyet ediliyor. Bu şikâyet, genellikle o ildeki veya ilçedeki ziraat odasına yönelik değil. Genel olarak Türkiye Ziraat Odaları Birliği’ne yönelik şikâyet çok fazla. Bu toplantıda da çiftçiler ziraat odalarının sorunları yeterince gündeme taşıyamadığını, aidat almaktan başka iş yapmadıkları eleştirisi yapıldı. Bir çiftçi söz alarak: “Burada bizim ulaşamadığımız Devlet Su İşleri, Tarım il, ilçe müdürlüğü ve diğer kurumlara ziraat odası ulaşarak sorunlarımıza çözüm bulmaya çalışıyor” diye itiraz etti.
Kırıkhan Ziraat Odası Başkanı Mehmet Çelik, çiftçilerin hepsinin pamuk, mısır fiyatlarından dolayı mağdur olduğunu ve bunu ilgili bakanlıklara ilettiklerini belirterek şunları söyledi: “Bunun karşılığında ziraat odalarını kapatmaya neden olacak düzenlemeler yapıldı. Bizim burada su sorunumuz, elektrik sorunumuz ve daha birçok sorunumuz bitmedi. Biz Hatay’ı bekliyoruz. Hiç bir şey ekmesek, kazanmasak da bekleyeceğiz. Atalarımızın, dedelerimizin bu mirasını bekleyeceğiz. Bizim anlatmaya çalıştığımız sorunları sizler Cumhurbaşkanımıza iletirseniz çok memnun oluruz.”
Esnaf da şikayetçi
Bir esnaf söz alarak, tarımda yaşanan sorunlardan esnaf olarak olumsuz etkilendiklerini belirterek: “Ukrayna ile Rusya savaştalar. Biz bu ülkelerden buğday alıyoruz. Neden kendi üreticimizden almıyoruz. Burada sorun devlette mi, çiftçide mi, aracıda mı, kimdeyse tespit edilsin ve çözülsün. Üreticinin desteklenmesi lazım. Çiftçi zarar edince biz de esnaf olarak olumsuz etkileniyoruz.” diye konuştu.
Bir başka çiftçi: “Bu bölgede sanayi yok. Tarıma önem vermemiz gerekiyor. Siz de gördünüz her taraf yıkıldı. Destek de yok. Deprem nedeniyle ödemelerimizi yapamadık. Üretimde de azalma oldu. Gelirimiz yok. Borçlarımızı, kredilerimizi erteleseler çok iyi olur.” dedi.
Hayvancılık destekleri eridi
Hayvancılık yapan başka bir çiftçi ise verilen desteklerin eridiğini şu örnekle anlattı: “Ben hayvancılıkla uğraşıyorum. Burada daha çok bitkisel üretim konuşuldu. Hayvancılık yapanlar da zor durumda. Ben 2008’de başladım ve 2009’da inek başına aldığımız destekle 5 torba yem alırken bugün 1 torba yem alamıyoruz. Birinci sorunumuz bu. Buğday, mısır, arpa yemin hammaddesi çiftçinin elindeyken ucuz, çiftçinin elinden çıktıktan sonra pahalı oluyor. Eskiden bir söz vardı sanayinin malı enayi malı, şimdi çiftçinin malı enayi malı oldu.”
Dilenci değil, çiftçiyiz hakkımız versinler
Reyhanlı Ziraat Odası Başkanı Şemseddin Cünedioğlu tarımsal desteklemelere dikkat çekerek şunları söyledi: “Bizim sorunlarımızı siz çok iyi dile getiriyorsunuz. Burada da desteklemelerden bahsedildi. Biz çiftçiler olarak üreten insanlarız. Biz dilenci değiliz. Bize ürünümüzün değerini, hakkını versinler. Biz o zaman desteklemeleri de istemeyiz. Dışarıdan yapılan ithalat yerine nasıl ihracat yapılacağını görmüş olurlar. Bugün en önemli sorun girdi maliyetleridir. Bu girdilerden en önemlisi mazottur. Devlet mazotu istediği fiyata çiftçiye satıyor. Ama yatlara ucuza satıyor.
Gübreci istediği fiyata gübre satıyor. Enerji şirketleri pahalıya elektrik veriyor. Çiftçiye gelince kimse çiftçinin derdine çare aramıyor. Bizi dikkate almıyorlar. İhtiyacımız olursa ithalatla karşılarız diyorlar. Tarım bacasız sanayidir ama bunlar elimizdeki bacasız fabrikayı kapatmaya çalışıyor. Ziraat odaları ile ilgili konular gündeme getirildi. Biz odalar olarak sorunları iletmekle görevliyiz. Biz çözüm üretecek mercide değiliz. İletiyoruz. Burada 4 milletvekilimiz var. Onlara bile bir şey yaptıramıyorsanız biz ziraat odası olarak ne yapabiliriz. Bizim elimizde yetki yok. Biz istemez miyiz pamuk üreten çiftçi para kazansın. Ben de çiftçiyim. Biz üretmezsek sizin çocuğunuz aç kalacak.”
Çiftçiler hırsızlıktan şikâyetçi
Toplantıya sadece Kırıkhan’dan değil diğer ilçelerden de katılan çiftçiler oldu. Onlardan birisi de Antakya’dan toplantıya gelen Bülent Mıstıkoğlu’ydu. Bölgenin en büyük çiftçilerinden ve üç kuşaktır çiftçilik yapan Ziraat Mühendisi Bülent Mıstıkoğlu, inşaat mühendisi olan oğlu İsmet Mıstıkoğlu ile toplantıya katıldı. Çiftçiliği 4. kuşağında sürdüreceğini gururla anlattı. İş Bankası’nın tarıma verdiği öneme vurgu yapan Bülent Mıstıkoğlu diğer bankaların da bunu örnek almalarını istedi. Tarım Kanunu’na göre tarımsal desteklerin gayri safi milli hasılanın en az yüzde 1’i kadar olması gerekirken bugüne kadar maalesef hiçbir zaman buna uyulmadığını anlatan Mıstıkoğlu, bölgede yaşanan hırsızlıklara da dikkat çekerek: “ Bir yandan üretmeye çalışıyoruz, bir yandan da ürettiğimizi korumaya çalışıyoruz. Trafolarımız, elektrik kablolarımız, tahrip ediliyor, çalınıyor. Yakalanınca da yasalarımız yeterince caydırıcı değil. Adalet, İçişleri ve Tarım Bakanlığının ortaklaşa çalışarak bir kanun çıkarmalarını istiyoruz. Tarımla ilgili hırsızlıkları önlemek için bu önlemleri iletirseniz mutlaka bir çözüm bulunur. Yine domuz problemimiz var. Deprem nedeniyle çok örselendik. Kayıplarımız var, yaralılarımız var. Sizler bunları gündeme getiriyorsunuz. Çiftçiler olarak teşekkür ederiz. Çok sorunumuz var ama enseyi karartmadan mücadeleye devam edeceğiz.” dedi.
Sorunları çözerse Tayyip Bey çözer
Hatay’da avukatlık yaparken 55 dönüm alanda sert çekirdekli meyve (kayısı)üretimi yapan Osman Kelce, pandemide tarımın önemini görerek çiftçilik yapmaya başladığını belirttikten sonra sözlerini şöyle sürdürdü: “Kırıkhan tarihinde görmediği kadar tarım bakanı gördü. Deprem sonrası çok geldiler gittiler. Her şey dile getirilmesine rağmen bir adım atılmadı. Sulamada kapalı sisteme geçilecekti olmadı. Bakanlığımız Konya Ovası’nı bir üretim modeli alıyorsa burada çok büyük yanlış var demektir. Neden? Konya Ovası’nda üretim yapan arkadaşlarımızın hepsi aynı zamanda sanayici. Kendi ürettiklerini işleyen üreticiler. Burada durum çok farklı. Burada 15-20 dönümde üretim yapan çiftçilerimiz de var 2-3 bin dönüm işleyen de var. Biz artık tarım bakanlarına anlatacak söz bulamıyoruz. Bu işi ancak Tayyip bey çözer. Sizden ricam eğer görüşebilirseniz bizden de çok çok selam söyleyin. Bu sorunlarımızı Tayyip Bey’e anlatın.”
Özetle, Kırıkhan’da depremin yaraları sarılmaya çalışılırken tarımda da işler ne yazık ki yolunda gitmiyor. Depreme rağmen acısını yüreğine gömen bölge halkı üretmeye devam ediyor.
Maliyetlerin yüksek, ürün fiyatlarının düşük olması, zarar gören işletmeler nedeniyle tarım ürünlerinin satışında da sıkıntılar yaşanıyor. Yaşadıkları acıya rağmen üretmeye devam eden çiftçilere, sanayicilere hak ettikleri destek sağlanmalı. Toplantıda iki kişinin adı özenle, saygıyla dile getirildi. Birisi, babası Kırıkhan, annesi Reyhanlı doğumlu olan Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, diğeri ise Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman. İkisinin de çalışmaları çabaları burada takdirle anlatıldı.