Merkez Bankası raporu enflasyonda ara hedeflerle umut verse de, üretim ve arz sorunlarına çözüm sunmaması kalıcı başarıyı zorlaştırıyor. Politika uyumsuzluğu endişe yaratıyor.
Geçtiğimiz hafta 14 Ağustos 2025 Perşembe günü Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, 2025 yılına ait üçüncü enflasyon raporunu açıkladı. Rapor aynı gün bankanın resmi internet sayfasında da yayımlandı. Bu yazımızda söz konusu rapordaki tespitleri, yenilikleri ve eksiklikleri anlaşılır dille özetlemek istedik.
Tespitler
Rapor her zamanki formatında kaleme alınmış. Önemli noktalar kutulara konulmuş, gerektiği kadarıyla grafiklere yer verilmiş.
Rapora yansıyan en önemli yenilik, bu yılın sonundan başlamak üzere her yılın sonu için bir “ara hedef” konulması olmuş. Yani her raporda yılsonu için bir ara hedef konulacak. Bu ara hedefin konulma gerekçesi, piyasalara referans olması ve çıpa gibi değerlendirilmesi. Olağanüstü gelişme olmadıkça değiştirilmesi düşünülmeyen bir gösterge. Ancak yılsonu gerçekleşmesi ile ara hedef arasında ciddi sapma olursa bu sapmanın gerekçeleri izleyen yılın ilk enflasyon raporunda açıklanacak.
Tahmin aralığı bu rapor ile daraltılmış. Örneğin daha önce 2025 enflasyon hedefinin alt ve üst bandı yüzde 19 ve yüzde 29 iken, şimdi yüzde 25 ile yüzde 29 aralığına çekilmiş. Bu cesaretin gerekçesi de enflasyon ile ilgili öngörülerin artık daha gerçekçi belirlenebilir olması ve yılın son üçte birlik dilimine girilmesi.
Dolayısıyla bu düzeltmeler doğrultusunda rapor ile 2025, 2026 ve 2027 yılları yılsonu ara hedefleri belirlenmiş. Buna göre;
- 2025 yılsonu ara hedefi yüzde 24,
- 2026 yılsonu ara hedefi yüzde 16 ve
- 2027 yılsonu ara hedefi de yüzde 9,
olarak revize edilmiş.
2025 yılının sonuna gelindiği için bu yılda herhangi bir değişikliğe gidilmemiş.
Ancak 2026 yılsonu ara hedefi yüzde 12 iken yüzde 16 olarak yukarı doğru revize edilmiş. Bu revizyonun nedenleri de raporda;
- Gıda fiyatlarında beklenen artış (yüzde 0,9 payla),
- Enflasyon ana eğiliminin ve ataletin etkisi (yüzde 1,9 ile) ve
- Petrol başta olmak üzere TL cinsi ithalatın etkisi (yüzde 1,2 payla)
sıralanmış. Açıkçası 2026 yılsonu enflasyon hedefi yüzde 12’den yüzde 16’ya çıkarılarak üçte bir oranında yükseltilmiş. Gelecek yıl hedeflerinin daha gerçekçi öngörülmesi hedefi yanında siyasetin sürpriz gelişmeleri için de bu revizyona gidilmiş olabilir.
2027 yılı sonu ara hedefi de yüzde 8’den yüzde 9’a çıkarılmış. Hükümet için daha uzak hedef olduğu için çok da üzerinde durulmamış ve gerekçeleri açıklanmamış.
Aslında raporun muhtelif yerlerinde ele alınan ara hedef değişikliklerinin gerekçeleri açıklanmış. Bunlar;
- Veri oynaklığı,
- Hala devam eden yüksek belirsizlik,
- Tahmin ile hedefi birbirinden ayırma ihtiyacı,
olarak sıralanmış.
Raporda ve sunumda;
- Faiz indiriminde otomatik ve kesintisiz bir indirim beklentisinin olmaması,
- Sıkı para politikası duruşunun tavizsiz devam ettirilmesi,
- Makro ihtiyati önlemlerin etkin bir şekilde ve daha uzun süre korunması
gerektiğine ısrarla vurgu yapılmış.
Öte yandan raporda enflasyon tahminleri üzerindeki temel riskler ve olası etki kanalları üzerinde de durulduğu görülüyor. Şöyle ki;
- Para politikası Kurulu değerlendirme ve varsayımları değerlendirmelerin merkezinde.
- Küresel ticaret politikalarındaki korumacı eğilimlerin oluşturduğu belirsizlikler endişe verici olarak görülüyor.
- Emtia fiyatlarında aşağı ve yukarı yönlü risklerin getirdiği oynaklık söz konusu.
- Kuraklığın gıda fiyatları üzerinde yukarı yönlü risk oluşturduğu değerlendirmesi hakim.
- Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları risk niteliğini koruyor.
- Fiyatlama davranışlarında geçmiş enflasyona endeksleme eğilimi dezenflasyon sürecini yavaşlatıyor.
- Dezenflasyon sürecinde para ve maliye politikaları arasında eşgüdüm çok önemli.
Eksiklikler
- Enflasyonla mücadele sadece talep kısıcı sıkı para politikasına dayandırılmış. Tüketimi ya da talebi kısmak adına özellikle para ve kredi politikaları ile yetinilmiş. Dolayısıyla arz yönlü politika tedbirleri üzerinde durulmamış.
- Makro ihtiyati tedbirler de bu çerçevede dizayn edilmiş görülüyor.
- Merkez Bankası’nın sürekli vurgu yaptığı para ve maliye politikalarının eşgüdümü konusunda söylem dışında hiçbir şey yok. Yani herhangi bir politika tedbiri söz konusu değil.
- En önemlisi de enflasyonla mücadelede iç veya dış çıpanın olmaması.
Dolayısıyla dezenflasyon sürecinde kalıcı başarı sağlamak zor görülüyor. Süresinde veya süresinden önce bir seçim ile yapılanların unutulacağını ve politikaların etkisini yitireceğini göz ardı etmemek lazım.