23 Nisan 2025. Öğle vakitleri…
Hataylı ailesinin iş öyküsünü dinlemek üzere uzun bir randevu trafiğinden sonra bir araya geldiğimiz Yasenya Şeb ile birlikteyiz.

Bizi buluşturan, İstanbul Avantgarde Urban Hotel Levent’te katıldığım iftar olmuştu. Ülkemizin değerli gastronomi yazarlarının da eşlik ettiği sofrada Hatay’dan getirilen lezzet ürünleri dikkatimizi çekmiş, emeği geçen şirketle tanışma fikrimi, Avantgarde Otelleri’nin çatı kuruluşu Lucis Şirketler Grubu İcra Kurulu Üyesi Cem Doğan, hemen o gece kaydına almıştı.
Hatay Samandağ merkezli Türkan Doğal Ürünler’in ikinci kuşağı Yasenya Şeb ile sohbetimize, tanışmamıza vesile olan İstanbul Avantgarde Urban Hotel Levent’in zemin katında, 6 Şubat depremleriyle başlıyoruz.
Samandağ’da oturan anne babası üzerinden aktardığı süreci tarif ederken, birden yüz hatlarının değiştiğini, gerginleştiğini gözlüyorum. Bir iki saniye içinde de “Deprem oluyor” sözlerini işitiyorum. Evet, hakikaten deprem oluyordu. Telaşsız, sessizce masamızdan kalkıyoruz, açık havaya çıkmak üzereyken hissettiğimiz sarsıntı bitiyor, salonda kalmayı tercih ediyoruz.
Bir deprem acısını konuşurken, bir başka şehirde deprem anını yaşamamız ikimizi de hüzünle karışık düşündürüyor. Birkaç telefon görüşmesi, mesajlaşma sonrası kaldığımız yerden devam ediyoruz. Deprem üzerinden sürüyor sohbetimiz. 6 Şubat acıları esnasında kendisi İstanbul’da, ailesi Samandağ’daymış: "Bizim evimiz yıkıldı maalesef ama bir köy evimiz vardı onun duvarları çatladı ama yaşanamayacak kadar zarar görmedi." Kuzeniyle oğlunun vefat ettiğini, kuzeninin kızını kurtarabildiklerini anlatan Yasenya, depremden sağ kurtulan ailesinin ve tanıdıklarının manevi hasarlarının sürdüğünü söylüyor.
Memleketi Samandağ’a 6 Şubat 2023 tarihinden sonra gerçekleşen ilk ziyaretini aktarıyor Yasenya. Depremde vefat eden 35 yaşındaki kuzeni ve kızının 40’ıncı gün mevlidinin bitiminde, katılanlardan yakınları için düzenlenecek 40’ıncı gün anması davetleri aldıklarını söylüyor. İkimiz de suskun, birbirimize bakıyoruz.
Deprem acısını yaşayan ailelerin on binlerce 40’ıncı gün anmaları oldu o tarihlerde. Hiçbirimizin duymadığı sessiz çığlıklar eşliğinde. Márquez romanlarını hatırlatıyor, sayısız evden aklımıza düşen kareler.
Bizi buluşturan gündeme dönüyoruz. Anlatıyor Yasenya:
“Annem Türkan, yaşamı boyunca aile geçimine katkı için pek çok işle uğraştı. İğne oyalarından ürünler işleyip sattı, gündelikçilik, temizlikçilik yaptı. Babamın narenciye tarımı türlü nedenlerle bazen zarar ederdi, evin geçimi annemin uğraşlarına kalırdı. Annem, küçük yaşlarda annesi başta olmak üzere büyüklerinden öğrendiği yemek yapmadaki ustalığını zamanla çevresinde satışa dönüştürdü. Biz üç kardeş okul sürecimizi, üniversite eğitimlerimizi bu uğraşlarla yürüttük. Depremden sonra babamın işinde kullandığı depolar yıkıldı. Ailemiz geçimde amaçsız kaldı, epey zorlandı.
Annem, benim de gayretlerimle Ankara Kadın Girişimciler Derneği’nde girişimcilik eğitimleri aldı. Satın alma, pazarlama, üretimde metotlar öğrendi. Sosyal medyada, Instagram’da becerikli ellerinden çıkan yöremize ait her çeşit ürünü azar azar satmaya başladık. Ramazan’da gıda ürünü kolileri toptan satışları yaptık mesela. Sağolsunlar, Avantgarde Otelleri’ne ürün vermeye başladık. Annem, yanında 5 kadın arkadaşı ile dayanışarak birlikte yürütüyor Türkan Doğal Ürünler’in uğraşlarını. Yeni iş görüşmelerimiz var; turizm, restoran işletmelerinden, şirketlerden toptan siparişler bekliyoruz.”
Adının, bir Brezilya dizisi kahramanından esinlenildiğini öğrendiğim Yasenya, kadın bağımsızlığı için kendi kazancının varlığının çok önemli olduğunu düşünüyor. Bir de deprem bölgesi insanının ayağa kalkabilmesi için çalışmanın, üretmenin ve ürettiğini satmanın gerekliliğinden bahsediyor. Konuşmalarıyla, dinleyenine ders veriyor.