Gayrimenkul Yatırımcıları Derneği (GYODER) Başkanı Neşecan Çekici’nin çocukluğu, sanat ve edebiyatla yoğrulan bir evde geçiyor. Büyükbabası ve babasının Cağaloğlu’nda matbaa işletmeleri, evlerine ziyarete gelen sanatçıları, edebiyatçıları yakından tanımasına vesile oluyor. Kitap, şiir okuma günlerinin, fasılların içinde büyüyor. Bu şanslı geçmiş, ileriki dönemlerde yaşamına hep yön veriyor. Şimdilerde hayatına ilişkin kitap planları yaparken, aynı hedefi son iki yıldır başkanı olduğu GYODER’de de gayrimenkul konusunda bir kaynak eser oluşturma üzerinden gerçekleştirmeyi istiyor.
Yaşadığım kentte de gördüğüm ülkelerde de sanatı, sanatsal üretkenliği hayatın olağan akışı içinden seçip yakalayan bir görüşe sahibim. Gayrimenkul dünyasının tam da merkezinde duruyorken kent dokusundan, çevresel sosyal yönetişimsel yeni paradigmadan, sanatsal estetiğe uzanabilen yaklaşımımın fark yaratabilen boyutunu korumayı önemsiyorum.
Hani derler ya kimileri için, “sanatın içine doğdu”; işte tam öyle bir aile hikâyesi var GYODER Başkanı, iş insanı Neşecan Çekici’nin. Müzikle, edebiyatla iç içe yaşayan bir aileye mensup. Büyükbabasının, sonrasında da babasının yazı dünyasının kalbi İstanbul Cağaloğlu’nda matbaacılık mesleğini icra etmesi, ev yaşamındaki pek çok alışkanlığın sanat ve edebiyatla beraber gelişmesine yol açmış. Evlerinden şair, yazar, müzik insanları hiç eksik olmamış. Yanı sıra üç enstrüman çalınması, bir aile geleneği olarak yaşatılırken, doğup büyüdüğü evde sıklıkla kitap sohbetleri, şiir okumaları yapılmış, fasıllar düzenlenmiş. Neşecan Çekici, çocukluğundaki aile ortamına ilişkin, “Babam ve bazı aile büyüklerim sanat dallarıyla; müzik, özellikle de edebiyat ile iç içe yaşarlardı. Hem işleri hem hobileri bu konular çevresindeydi. Ben maalesef enstrüman çalmaya ilgi duymadım. Ama her dönemin yerli ve yabancı edebiyatıyla ve sanatçılarıyla haşır neşir büyüdüm” diyor.
Sanat ve edebiyatla haşır neşir geçen çocukluk Neşecan Çekici’yi bu alanda titiz uğraşların içine sokmuş ileri tarihlerde. Kitaplar hep başucunda olurken, yaşamını aldığı notlar üzerinden şekillendirmiş, estetik yaklaşım faaliyetlerinde belirleyici olmuş. Yaşadıklarından edindiklerine ilişkin deneme türünde kitap yazmak istediğini dile getiriyor Çekici “ama kesinlikle anılarım, iş hayatım, kişisel gelişim önerilerim gibi bir kitap olmayacak bu. Bir kurgu oluşturup işlemeyi düşünüyorum” diyor. Son iki yıldır başkanlığını yürüttüğü GYODER’de de bir yazılı eser üzerinde çalışılıyor. “Doğal olarak gayrimenkul alanına hitap edecek, bu alanda eser yaratmak isteyenlere kaynak teşkil edecek, içinde rakamlar ve dönemsel süreçler, akımlar yan yana olacak” diyor.
2011’de yönetim kuruluna girdiği GYODER’in iki yıldır başkanlık koltuğunda oturan Neşecan Çekici, sorularımıza şu yanıtları verdi:
Aile yapınızdan bahsettiniz. Edebiyat ve sanat insanlarıyla çok yakın olmuşsunuz, doğal olarak aktivitelerin de hep içinde yer almışsınız. Bu aile yapısı üzerinden sizin sanata ilginiz, bakışınız ne yönde oluştu?
Estetik olan, dünyayı güzelleştiren her şeyi izlemeyi seviyorum: Güzel tasarımlar, objeler, doğru kullanılan renkler beni mutlu ediyor. Bir halıdan kumaşa renkler, desenler, konseptler, moda ile ilgili objeler beni içine çekebiliyor. Bazı sanatçılar beni çok heyecanlandırıyor. Hayatı ve insan olmayı sanat doğruluyor. Sanat beni törpülüyor, yumuşatıyor, inceltiyor. Tüm iş hayatıma zarafet içinde yaklaşmamı sağlıyor sanat. Bana her ayrıntıda GÜZEL’i aratıyor.
Büyükbabanız ve babanız matbaa sahibi iş insanları. Bu mesleğin verdiği eğilimler oldu mu yaşamınızda?
Büyükbabamın matbaasından sürekli kitap gelirdi evimize; çoğunu yutarcasına okurdum. Neredeyse tüm çocuk klasiklerini okudum. Hafızamda en çok yer edinenler Küçük Prens, Çocuk Kalbi, Pal Sokağı Çocukları, Jules Verne’in macera kitapları, Mark Twain’in Tom Sawyer’ı… Bana okumayı sevdiren sıcacık eserlerdi bu saydıklarım. Okuma bilmediğim zamanlarda bile babamdan devamlı, benim için yüksek sesle kitap okumasını isterdim. Çok ilgimi çeken eserleri geri döndürüp okuturdum... Kısacası küçük yaşlarımdan itibaren edebiyata yakın ilgi duyuyorum. Denemelerim, makalelerim ve hikâyelerim var. Hatta okul yıllarında katıldığım çeşitli yarışmalardan ödüllerim mevcut. Yazar olmak istiyordum ama ailemin iyi bir iş insanı olmam konusundaki yönlendirmeleri ile hem ekonomi hem de yakın disiplinlerde lisans ve üzeri eğitimler aldım. Kendimi bu eğitimlerle iş dünyasına hazırladım.
Okuduklarınız arasında başucu olmuş kitap ve yazarlarınız var mıdır? Bu yönde bir liste yapsanız neler girer sıralamaya?
Türk klasiklerinin neredeyse tamamını ve dünya klasiklerinin de -Hugo, Tolstoy, Dostoyevski, Zola gibi evrensel değer yaratan yazarların eserlerinin- çoğunu gençlik yıllarımda okudum. Hepsi bana edebiyatı sevdiren eserler oldu. Bir ara ütopyalara ilgi duyup bir dizi ütopya ile ilgilendim: More, Campanella, Bacon’ın ütopyaları...
Üniversite yıllarımda bir dizi felsefe ve sosyoloji kitabı okudum. Hz. Mevlâna felsefesine bu dönemde ilgi duydum; epeyce inceledim Mesnevi’yi ve Mevlevî kültürünü, felsefesini.
Genelde kitaplarımı saklar, yıllar içinde tekrar gözden geçiririm. Geniş bir kütüphanem var. Özellikle İstanbul ile ilgili yazılmış seçki eserleri biriktiriyorum.
Yeni çıkan kitapları yetişebildiğim ölçüde takip etmeye çalışıyorum. Okumaya fırsat bulamadığım zamanlar tabii ki oluyor ama en azından “yeni çıkanlar, çok satanlar”dan isim olarak haberim vardır.
Son dönemde, ekonomi, sürdürülebilirlik, ESG, yapay zekâ, metropoller, jenerasyonlar gibi konularda okuma ve taramalar yapıyorum, sektörel konuları önceleyerek kitap seçiyorum.
Kendime son dönemde çok nitelikli vakit ayıramasam da hâlâ kitap okumaya çalışıyorum; kitap, yani kâğıdın kokusunu hissetmek bile bana büyük keyif veriyor. Ayrıca dünya sineması ile ilgili seçki filmler izlemek ruhumu, zihnimi çok dinlendiriyor.
Sizin bir de iyi not tutan yönünüz olduğunu biliyoruz. Bu alışkanlık nasıl kazanıldı ve ne yönde ilerledi?
Aklıma geleni not aldığım dünya kadar defterim var. İnşallah yazdıklarım bir gün esere dönüşür. Dolmakalem, mürekkep ve kâğıt üçlüsüne olan tutkum not almayı sevdirdi... Güzel elyazısını çok severim. Hâlen renk renk kalemler, mürekkepler, hokkalar beni çok mutlu eder. Çeşitli ülkelerden topladığım bir mürekkep hokkası koleksiyonum var. Deneme türünde kitap yazmak istiyorum. Ama kesinlikle anılarım, iş hayatım, kişisel gelişim önerilerim gibi bir kitap olmayacak bu. Bir kurgu oluşturup işlemeyi düşünüyorum.
Kişisel veya kurumsal olarak sanat veya kültürel bir faaliyet yürütme imkânınız oldu mu?
Plastik sanatlara ilgim var. Müzayedeleri takip ederim; resim, heykel ve özgün baskı konusunda mütevazı düzeyde bilgi sahibiyim. İş hayatımın ilk yıllarında profesyonel olarak Eczacıbaşı grup şirketlerinden birinde çalışmıştım. Grubun sanata olan ilgisi beni gençlik yıllarımda çok etkiledi. İlgi duyduğum özgün baskı eserlere iyiden iyiye yönlenmemi, çok yakın bir küratör dostum da pekiştirdi. Plastik sanatlarda, resim, özgün baskı ve heykele düşkünüm. Beni içine çeken bir eseri aniden sevebiliyorum; bazen bir renk ve ışığın bir düşüşü beni etkiler.
sektörümüzün sanatsal duyarlılıkla bütünleşen bir platform olarak güçlenmesi adına elimden geleni yapmak amacındayım
Gayrİmenkul Yatırımcıları Derneği Başkanı (GYODER), Epos Gayrimenkul Danışmanlık ve Değerleme A.Ş’nin kurucusu ve yönetici ortağı Neşecan Çekici, Marmara Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi - İktisat Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi’nde Para/Banka Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans eğitiminin ardından, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde MBA programını tamamladıktan sonra Türkiye’nin önde gelen holdinglerinden birinde yedi yıl boyunca yöneticilik yapıyor.
1995 yılında gayrimenkul sektörüne adım atan ve bugüne değin farklı birçok projede imzası yer alan Neşecan Çekici, Epos Gayrimenkul Danışmanlık ve Değerleme A.Ş’nin kurucusu ve yönetici ortağı olarak hizmetlerini sürdürüyor.
Türkiye genelinde ve uluslararası platformda çeşitli kuruluşlara değerleme, gayrimenkul geliştirme ve danışmanlık alanlarında hizmet veren Çekici, KAGİDER başta olmak üzere pek çok sivil toplum kuruluşunda etkin görevler yürütüyor.
Yönetiminde olduğunuz geçmiş dönemlerde GYODER’in kültür, sanat veya sosyal fayda sağlayan projeleri oldu. Başkanlığınızdan itibaren bu konularda GYODER olarak neler ortaya koymak istiyorsunuz? İleriye dönük bir planınız, projeniz var mı?
28 yaşımdan beri özellikle sektörel STK’larda aktif görev alıyorum. Gayrimenkul Yatırımcıları Derneği, GYODER’de ise 2011 yılından bu yana aralıksız olarak yönetim kurullarında çeşitli kademelerde görev aldım; iki yıldır gayrimenkul endüstrisinin en önemli sivil inisiyatifinin başkanlığını yürütüyorum.
Dünya ve Türkiye’miz için küresel birçok sorunun ve ekonomik çıkmazların bulunduğu bu mücadeleli dönemde, deneyimlerimi hizmete dönüştürmek benim için gurur verici. Ayrıca Cumhuriyetimiz’in 2. yüzyılının başlangıcında, yapı endüstrisindeki STK’ların ilk kadın başkanı olarak bu göreve gelmem güzel bir tesadüf... Bu ayrı bir heyecan veriyor; tabii sonsuz da sorumluluk yüklüyor.
Yaşadığım kentte de gördüğüm ülkelerde de sanatı, sanatsal üretkenliği hayatın olağan akışı içinden seçip yakalayan bir görüşe sahibim. Gayrimenkul dünyasının tam da merkezinde duruyorken kent dokusundan, çevresel sosyal yönetişimsel yeni paradigmadan, sanatsal estetiğe uzanabilen yaklaşımımın fark yaratabilen boyutunu korumayı önemsiyorum.
Mevzuatı, hukuki belgeleri, ekonomik göstergeleri, sektörel nabzı okumaktaki, yorumlamaktaki yatkınlık ve yetkinliğin, estetik inceliklerle mesafeyi açmadığını; sanatın hayatı, insan olmayı doğrulayan varlığını düşünme ve düşündürme fırsatı bulmak adına projeler geliştiriyoruz. “İçimizdeki Sanatçılar Platformu”muz buna bir örnek.
Sektörümüzün sanatsal duyarlılıkla, disiplinlerarası çevik bir zihin yapısıyla, finansal okuryazarlıkla, sürdürülebilirliğe anlamını veren içselleştirilmiş sorumluluk bilinciyle, birlikteliğin getirisi olan olumlu duygu, düşünce ve deneyimlerle bütünleşen bir platform olarak güçlenmesi adına elimden geleni yapmak amacındayım.
gayrimenkule ışık tutan yayınları, yazarları desteklemek misyonumuz
Bİz gayrimenkul sektörünün nabzını sadece tutmak değil aynı zamanda kayda alıp arşivlemek, geleceğe not düşmek için de önemsiyoruz. Bu sebeple 10 yıldır her çeyrek Gösterge kitapçığımızı yayımlıyoruz. Türkiye'nin Gayrimenkul Platformu GYODER olarak gayrimenkul sektörünün alt segmentlerini değerlendirdiğimiz 'GYODER Gösterge'nin 10. yılda 40. sayısını ağustosta yayınladık. Tarihe not düşen yayınlarımızı elbette geliştirmek, ileriye taşımak vizyonumuzun bir parçası. Bilimsel bakış açıları ile resmedilen tabloyu daha da verimli hale getirmek, sektöre ışık tutan yayınları, yazarları desteklemek misyonumuzun da bir parçası. Türkiye gayrimenkul sektörü kapsamı, işlevi büyük, geleneği olan bir alandır. Üniversitelere, bilimsel ve özel çalışmalara esin teşkil edecek bir eser yaratmayı görevlerimiz arasında sayıyoruz.