Prof. Dr. FEVZİ YILMAZ - Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi (E)
Uluslararası Enerji Ajansına (IEA) göre 2020’de küresel elektrik enerjisinde %9 olan rüzgar ve güneş payı, 2022’de %22 olmuştur. 2026’da hidroelektrik dışı yenilenebilir enerjilerin küresel elektrik enerjisindeki payı %30 olacaktır. 2050’de karbon nötür hedefi için küresel ölçekte tüm yenilenebilirlerin payı %70’lere tırmanacaktır. Bu gerçeklik emtia maddeleri ve onların fiyat hareketlerini de biçimlendirecektir. Kısaca 2026’da yeşil metallerin ve nadir elementlerin arz talep profilleri jeopolitik etkenlere de bağlı olarak hızla değişecektir. Bu makalede, yeşil (kritik) metaller ve nadir elementlere talep ve erişimler tartışılacaktır.
Yeşil metaller
“Yeşil metaller”, alüminyum (hafif, geri dönüşümü yüksek, batarya girdisi) bakır (geri dönüşümü ve iletkenliği yüksek, batarya girdisi), lityum (enerji depolama ve bataryalar için kritik), kobalt (elektrikli araç ve batarya teknolojisinde kritik), nikel (dayanıklı, enerji depolamada kritik), gümüş (yüksek iletkenlik, rüzgar türbinleri) ve çinko (koruyuculuğu yüksek, malzeme ve karbon ayak izini düşürür) metallerini kapsar. Bu metaller, elektrikli araçlardan güç santrallarına, pil-batarya teknolojilerinden elektrikli araç dolum-depolama noktalarına kadar geniş alanda artan uygulama içinde olacak ve talep artışları geleneksel metallerden ayrışacaktır. 2026 için nikel, bakır ve çinko fiyat artışı en az %7 olacaktır. Örneğin elektrikli araç bataryalarındaki aşırı talep nikel fiyat artışını %13’e taşıyabilecektir. Yeşil çelik (hurdadan elde edilen) talebi bile genel çelikten ayrışacak ve burada da talep patlaması yaşanacaktır. Dünyada yeşil metal girdisi yüksek ürünlere talep artmaktadır. Örneğin ABD ev görsel ve işitsel emtia talebi 2026’da 2020’ye göre %50 artış gösterecektir ve 77 milyar dolara erişecektir. Diğer yandan, yeşil metallerden altın ve gümüş fiyatları 2025’te çok arttı, ekonomistlere göre 2026’da bu iki metalin fiyatı %3-5 geri gelebilecektir (The World Ahead 2025, The Economist, p:98).
Analizler, ekonomileri zayıf ve siyasi istikrarsızlığa sahip ülkelerin kendi yeşil metal kaynaklarını özgürce yönetemeyeceklerini göstermektedir. Dış etkiler ve sömürgeci yaklaşımlar erişim ve tedarik problemlerine yol açabilecektir. Şili dünya lityumunun %42, bakırının %25’ine ev sahipliği yapmaktadır. Kongo küresel kobalt rezervinin %46’sına sahiptir. Endonezya nikel dağı üstünde oturur. Peru dünya gümüş rezervinin %25’ini elinde tutar. Çin yeşil metallerden alüminyum, bakır, nikel ve lityumun en önemli üreticisi ve tüketicisidir. Bu metallerden ilk üçünün Çin eksenli küresel payı 2020 için sırasıyla yüzde olarak: Alüminyum 60, Bakır 59 ve Nikel 58’dir. Çin’deki endüstrileşme ve şehirleşme “yeşil metaller” talebini giderek arttırmaktadır. Güney Kore ve Japonya gibi ülkelerin alıcıları uzun kontratlar yaparken, Çin dinamik spot marketing yapmaktadır.
Bir kısmı yukarıda verilen demir-dışı metallerin günümüzde 600 milyar ABD Doları/yıl katma değer sağladıkları düşünülmektedir. 2040’ta dünya ulusları, karbon nötür hedefi gereği yeşil enerji kaynaklarını önemseyecekler, bedava olan rüzgar ve güneş enerjisine, erişim problemi yaşamayacaklardır. Erişim problemi ve bağımlılık bu enerjilerin üretilmesi, işlenmesi ve iletilmesi için elzem olan yeşil metallerde olacaktır.
Nadir elementler
Nadir toprak elementlerinin 15’ini lantanitler olarak adlandırılan elementler oluştururken diğer 2’si ise İtriyum ve Skandiyum’dur. Simgeleriyle elementler ve ana uygulama alanları: Lantan (La)-özel cam, Seryum (Ce)-renk verme, Praseodim (Pr)-renk verme, Neodimyum (Nd)-mıknatıs, Prometyum (Pm)-kalp pilleri, Samaryum (Sm)-tıp, Evropiyum (Eu)-lazer, Gadolinyum (Gd)-x ışınları, Terbiyum (Tb)-yakıt hücreleri, Disprozyum (Dy)-bilgisayar parçaları, Holmiyum (Ho)-mıknatıs, Erbiyum (Er)-fiberoptik, Tulyum (Tm)-lazer, İterbiyum (Yb)-nükleer tıp, Lutesyum (Lu)-camlar, İtriyum (Y)-kamera lensleri, Skandiyum (Sc)-havacılık alaşımı.
17 nadir element, 2025 yılında sıklıkla gündem olmuş olup başta akıllı telefonlardan elektrik motorlarına kadar birçok sektörü ilgilendirmektedir. Çin nadir element pazarında madencilik yönüyle %70, rafine element yönüyle %90’lık paya sahiptir. Batı ülkeleri Çin’e bağımlılığı artık istemiyorlar. Trump, Savaş Bakanlığı’na MP Malzemeler Şirketine (Amerikan madencilik ve neodimyum magnet şirketi) ortak olun talimatı vermiştir. Madencilik şirketleri nadir element yatırımlarını arttırmışlardır. Avusturalya Şirketi Lynas’ın hisseleri çok artmış, şirket yönetimi 500 milyon dolar büyüme yatırımı kararı almış, Malezya’da hassas prosesler fabrikası açmıştır. Hastings Teknoloji ve Wyloo birlikte nadir toprak elementleriyle ilgili yatırım kararı almışlardır. Bir büyük Kanada firması ile Japon Grubu Namibya’da nadir mineral yataklarını incelemeye başlamıştır. Batılı firmalar 2025’ten itibaren Çin’i baypas etmek için magnet üretmeye odaklanmışlardır. İsveç Firması ABB ile Texas’taki Noveon Magnetler Firması nitelikli magnet üretimine odaklanmıştır. Teknoloji devi Apple MP Malzemeler Şirketi ile 500 milyon dolarlık nadir element geri dönüşümü projesi yürütmeye başlamıştır.
Diğer bir yaklaşım, nadirlere ihtiyaç duyurmayan yeni teknolojilere kapı aralamaktır. 2010’da Çin, Japonya’ya yüksek teknoloji magnet ihracatını yasaklamıştır. Bu durum, Daido Çelik ve Honda işbirliğine yol açmış ve hibrit motorlar için nadir element bulundurmayan magnetler geliştirilmiştir. Daido’nun magnet ünitesi satışı, 2020-2030 arasında üç kat artacaktır. Çin’li firmalar da boş durmuyorlar, Yunsheng firması çift-alaşım prosesi ile az oranda nadirli magnet üretmeyi başarmıştır. Çin, Moğolistan’daki Bayan Obo Bölgesinde dünyanın en büyük nadir element üretim yatırımı yapmıştır. Çin onlarca yıl Batı teknolojilerini yakalamaya çalıştı, Batılılar da şimdi nadir elementler için Çin’i yakalamaya çalışıyorlar (The World Ahead 2025, The Economist, p:104).