Leyla İLHAN
Kahramanmaraş merkezli depremden sonra Türkiye’de fiyattan sonra en önemli kriter deprem güvenliği haline geldi. ODE Yalıtım, deprem ve su yalıtımı arasındaki ilişkinin bilinirlik seviyesini tespit eden kapsamlı bir araştırma yaptı. Aksoy Araştırma iş birliğiyle gerçekleştirilen “Su Yalıtımı ve Binaların Deprem Güvenliği Algı Araştırması”na 26 ilden toplam 1.067 kişi katıldı. Araştırmaya göre su yalıtımı yapılmayan veya standartlara uygun olmayan binalarda demir donatıların taşıma kapasitesi 10 yıl gibi kısa bir sürede yüzde 66 azalıyor. Deniz kenarındaki yapılarda bu oran yüzde 70’e kadar çıkabiliyor.
Depremle ilişkisi bilinmiyor
Araştırmanın sonuçlarını değerlendiren ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Üyesi Erhan Özdemir, “Araştırmaya katılanların yüzde 28,4’ü oturduğu binada su sızıntısı, küf gibi problemlerin olduğunu belirtiyor, ancak sadece yüzde 2,2’si binanın depreme karşı dayanıklılığında su yalıtımının önemli olduğunu düşünüyor” dedi. Diğer taraftan katılımcıların yüzde 63,8’nin yalıtımın çok maliyetli olduğunu söylediğini kaydeden Özdemir, “Ancak yeni yapılarda bu maliyet sadece yüzde 1. Deprem bir beka sorunu. ODE Yalıtım olarak bu farkındalığı artırmak için çok çalışıyoruz. Deprem güvenliğinin ana konusu olan su yalıtımı konusunda farkındalık düşük” yorumunda bulundu.
İçinde demir olan betonarme yapılarda korozyon nedeniyle demirin kalınlığını kaybettiğini belirten İZODER Başkanlar Kurulu Başkan Vekili Levent Pelesen de, “Deprem kuşağı üzerinde yaşıyoruz ve tehditlerle karşı karşıyayız. Ancak depremle yaşamayı öğrenmeliyiz ve bilincimizi geliştirmeliyiz. Bu açıdan depremle en çok ilişkisi olan su yalıtımı konusunda yönetmelik 2017 yılında yayınlandı. Ancak bunların denetlenmesi çok önemli” diye konuştu.
En fazla yıkım yaratan unsur su
Depremde en fazla yıkım yaratan unsurun zemindeki su olduğunu belirten Prof. Dr. Naci Görür ise, “Sulu zemin depremde en tehlikeli alandır. Özellikle kumlu alan ise bu risk daha da artar. Çünkü depremde suya yansıyan basınç aynı seviyede yukarıya geri yansır. Dolayısıyla bu zeminlerde sıvılaşma olur ev yüzer ve yer altına doğru çöker. O yüzden bu zeminde tekniğine uygun yalıtım yapılması önemli” dedi. Yalıtımla suyun temele gelmesinin engelleneceğini aktaran Görür, “Yap-satçı müteahhitler bunu bilmeyebilir. Ancak markalılar bilir. Buradaki temelin cinsine göre yapılacak. Ayrıca bodrum yapılması önemli. Bodrum bir nevi çakılmış sağlam kazıktır. Akabinde oradaki o bodrumun yalıtımlı olması gerekir. Çünkü korozyon betonun kalitesini bozuyor ve demiri çürütüyor” dedi.
100 katılımcıdan 45’i binasındaki yalıtımdan habersiz
- Araştırmada çıkan en çarpıcı sonuç her 100 katılımcıdan 45’inin oturduğu binada su yalıtımı olup olmadığını bilmediği oldu. Aynı soruda katılımcıların yüzde 34,2’si binasında su yalıtımı olmadığını söylerken yalnızca yüzde 20,4’ü su yalıtımı olduğunu ifade etti.
- Bodrum katında veya evlerinde su sızıntısı, küf, rutubet gibi durumların olup olmadığı sorusuna katılımcıların %64,4’ü fikrim yok şeklinde cevap verirken %28,4’ü binalarında bu tür problemlerin olduğunu, bunun da en çok iç duvarlarda, bodrumda ve dış duvarlarda görüldüğünü belirtti.
- Katılımcıların yüzde 10’u 1-4 yıllık, yüzde 19,8’i 5-9 yıllık, yüzde 24,3 10-19 yıllık binalarda oturuyor. 20 yıl ve üzeri binalarda oturanların oranı yüzde 43,7. 100 kişiden 2’si ise oturduğu binanın yaşını bilmiyor.
- Araştırmaya katılanların yaşadıkları binanın depreme dayanıklılığını azaltan faktörler sıralamasında %17,2 ile kalitesiz malzeme, %14,4 ile bina yaşı, %13,9 ile kolonların az olması öne çıktı. “Zeminin sağlamlığı”nı katılımcıların %12’si kriter olarak gösterirken, “deprem yönetmeliğine uyulmaması” diyenlerin oranı ise %4,1’de kaldı.
- Katılımcıların %62,3’ü oturduğu binanın depreme dayanıklılığını kontrol ettirdiğini veya ettirmeyi düşündüğünü söyledi. Kontrol ettirmeyen ve ettirmeyi düşünmeyen en yüksek kesim ise yüzde 47,9 ise kirada oturanlar oldu.