6 çekirdek göstergenin 4’ü manşet enflasyonun üzerindeyken, temkinli olmak için gerekçelerimiz var. Enflasyonun momentumu hâlâ yüksek.
Yıllık TÜFE %6,4 seviyesine gerileyerek, TCMB’nin %6,5 olan resmi hedefinin altında gerçekleşti. Yılın ilk çeyreğinde 12 aylık enflasyon rakamının %4’ün altına geldiğini görmek de sürpriz olmayacaktır.
Yok yok, iyiyim, başıma (henüz) taş düşmedi. Sadece bir zaman yolculuğuna çıktım. Yukarıdaki satırları, 3/01/2011’de yazmışım. Üstelik yazıdaki tahminim de fena gitmemiş ve Mart 2011’de yıllık enflasyon %3,99’a gerilemiş.
Şöyle devam etmişim: Hükümetin 2011 yılında yönetilen/yönlendirilen fiyatlar cephesinde zam düşünmediğini belirtmesi de enflasyon endişelerini dizginleyecektir. Bu dönemde bizim %7,5 olan yıllık TÜFE tahminimiz, piyasanın bir miktar üzerinde kalmaya devam edecektir.
Yazıdan da anlaşılacağı üzere bazı şeyler hiç değişmiyor: Maliye politikasının enflasyon için önemi ve benim enflasyon konusunda temkinli olmam. Meraklısı için not, 2011 sonunda enflasyon, piyasa ortalamasının üzerindeki tahminimi 3 puan geçti. Bugünden bakınca hem temkinli hem de maalesef haklıymışım.
%4’lük yıllık enflasyondan yıllar sonra %85,5’lik enflasyon için de yorum vermem gerekti. Bugün mü? Yıllık enflasyon, bir yıl öncesine göre 40 puan geriledi. Geçen sene bugünlerde de bir yıl öncesine göre 36 puan yükselmişti.
Şimdilerde ise tek veriye dayalı bir iyimserlik rüzgârı var. Beklentilerin altında gelen mayıs enflasyon verisinden bir gün önce yayınladığımız raporda, bir fırsat penceresinin açılmasını beklediğimizden bahsetmiştim. Veriler ve piyasa tepkisi tahminimle uyumlu gerçekleşince rapordaki temel vurgum güme gitti: Tek olumlu sürprizle açılan fırsat penceresi, uzun ömürlü olmayabilir.
O nedenle öncelik, mayıs verisinin tek seferlik bir sürpriz değil, kalıcı bir iyileşmenin işareti olduğunun anlatılması olmalı. Peki öyle mi?
Aslında mayıs ayındaki sürprizi destekleyen gıda grubu, para politikasının kontrolü dışında ama beklentileri şekillendirmek için yine de güzel bir fırsat verdi. TCMB’nin indirim döngüsü içindeyken faizleri artırması, yarattığı sürpriz etkisiyle tabelada görünenden daha etkili oldu. Toplam talep -artık- yavaşlıyor. Dış talepte yaşanan yavaşlama, iç piyasaya dönebilecek sektörlerde marjdan feragat etme güdüsü yaratarak dezenflasyonu destekleyebilir. Emtia fiyatlarının düşük seyri de bizim için iyi.
%30’luk enflasyon beklentisi makul
Yine de 6 çekirdek göstergenin 4’ü manşet enflasyonun üzerindeyken, temkinli olmak için gerekçelerimiz var. Enflasyonun momentumu hâlâ yüksek. 2017-2024 aylık ortalamaları bize sene sonu için %35’lik bir enflasyon veriyor. Medyan seri ise %30’un mümkün olduğunu gösteriyor. 2004-2016 medyanını kullanırsam %20’ye de ulaşabiliyorum. Ama bozulan fiyatlama davranışları, geçmiş veriyi gösterge olarak kullanmama izin verir mi? Bence hayır. O nedenle piyasanın daha kötüsünden gözü korkunca olumlu kabul etmeye başladığı %30’luk enflasyon beklentisi (hatta belki biraz altı) makul. Bu rakam, TCMB’nin %24’lük orta noktasından da %29’luk üst bandından da yüksek. Gerçi TCMB son Enflasyon Raporu’nda politika faizini orta noktaya göre yöneteceğini söyledi ama piyasanın %30’luk enflasyonu tolere etmesi, bir indirim alanı açıyor.
İki yıllık tahvil ve beklentiler üzerinden ölçtüğüm reel faiz, %20’nin üzerinde ve bence çok yüksek. Ancak bu faizin sadece enflasyon primini kapsadığını söylemek doğru olmaz. Bunun içinde ülke risk primi de var. Mevzuyu haziran PPK kararının ötesinde gören ve faizin neyin fonksiyonu olduğunu hatırlayanlara gelsin: Faizlerin kalıcı olarak düşmesi için enflasyonun düşmesi gerek şart ama yeter şart değil. Bize tek veri ve bir sürprizden daha fazlası gerekli muhteremler!