Son günlerde hisse senedi piyasasındaki yükseliş, piyasa faizlerinde gerileme, görece güçlü bir indirimin fiyatlandığını gösteriyor.
Piyasalar açısından bu haftanın en önemli gündemi kuşkusuz TCMB para kurulu toplantısı olacak. Merkez Bankası’nın faiz indirimine başlayacağı yönünde önemli bir konsensüs bulunuyor. Yıl sonu enflasyonu konusunda %30, politika faizinin de %35 civarında olması yönünde genel bir beklenti var. Aslında fiyatlara girmeye başlayan bu ana beklenti değişmedikçe yarın yapılacak toplantı kararının, örneğin beklentilerden 50-100 baz puan farklı olmasının etkisi de sınırlı olacaktır.
Piyasalar güçlü faiz indirimi fiyatlama eğiliminde
Bu durum elbette faiz indirim boyutunun piyasalar açısından önemli bir unsur olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Bono tahvil faizleri, döviz kurları ve hisse senedi piyasaları faiz indirim sürecinde yeni fiyatlamalara gider. Son günlerde hisse senedi piyasasındaki yükseliş, piyasa faizlerinde gerileme, görece güçlü bir indirimin fiyatlandığını gösteriyor. Faiz kararı normal koşullarda kur üzerinde de etkide bulunur. Fakat gerek fiiliyatta devam eden yönetilen kur sistemi, gerek Merkez Bankasının artan rezervleri, gerek tasarruf sahiplerinin carry trade kazancının devam etmesi döviz kurlarında önemli bir fiyatlamaya yol açmamış görünüyor. Çok sürpriz bir karar gelmedikçe döviz kurlarında toplantı sonrası da önemli bir hareket beklemiyoruz.
Kararda reel sektörün durumu daha etkili olabilir
Özellikle bu haftaki ve gelecek birkaç toplantıda TCMB'nin para politikasında baktığı ana unsurların finansal piyasa etkilerinden ziyade, atılacak faiz adımının reel sektör ve tüketici davranışlarını nasıl etkileyeceği ve bunun enflasyona nasıl bir yansımada bulunacağı olacağı düşüncesindeyiz. Özellikle bu yılın ikinci yarısından itibaren artan konkordatolar ve reel sektörden gelen, artan risklere dikkat çeken açıklamalar bu toplantıda karara daha fazla etkide bulunabilir. TÜSİAD’ın geçtiğimiz haftalarda açıkladığı rekabet endeksinde reel sektörün en temel sorunlarından birisi artan finansman maliyetleri olarak ortaya çıkmıştı. Dolayısıyla enflasyonun genel eğilimi konusunda çok olumsuz bir tablo görmedikçe, TCMB’nin reel sektörü daha fazla destekleyici adım atabileceğini ve bu çerçevede piyasa beklentilerinin biraz daha üzerinde faiz indirimi ihtimalini daha fazla görüyoruz. Tahminimiz 350 baz puanlık bir indirimle faizlerin 19 Mart öncesi olan % 42,5 seviyesine döneceği yönünde. Buna karşın, gecelik borç verme faizi % 46’ya indirilerek ihtiyatlı bir alan yaratılabilir.
Politika faizi üretime, makro ihtiyati politikalar tüketime mesaj olabilir
11 Eylül tarihinde yapılacak bir sonraki toplantıya oldukça uzun bir süre olduğunu düşünecek olursak, parasal aktarım mekanizmasıyla reel sektöre biraz daha fazla nefes aldırtmak bu kurul kararında önemli bir unsur olabilir görünüyor. Faiz indiriminin tasarruf sahiplerini etkilemesi ve tüketimi artırarak enflasyonla mücadeleye zarar verme olasılığı da elbette Merkez Bankası’nın en büyük kaygılarından birisi olmalı. Stopaj artışı ile iç talebin seyrini ve kurlardaki hareketi muhtemelen takip eden Merkez Bankasının burada kısa vadede çok önemli bir değişim gördüğünü düşünmüyoruz. 350 baz puanlık faiz indirimin iç talebi artırıcı etkisi elbette olabilir fakat kredi talebini sınırlayıcı makro ihtiyati politikalar bu baskıyı frenleyebilir. Faiz indiriminde ana çerçevenin üretimi desteklemek, tüketimi frenleme gayretine devam etmek şeklinde olacağı kanaatindeyiz.
TCMB faiz indirim kararının piyasa beklentisi üzerinde olma yönündeki düşüncemizi destekleyen bir başka unsur enflasyon beklentilerindeki gerileme. Uzun bir aradan sonra hane halkı 12 aylık enflasyon beklentileri %60 bandının altında %53’lere indi. Reel sektör beklentileri %40’lara düştü. Piyasa beklentileri %24’ün altına geriledi. Bu durum beklentilerin iyileşme eğiliminde olduğunu, fiyatlama davranışlarının en azından bozulmadığını gösteriyor. Beklentiler hâlâ çok yüksek ama rakamların TCMB kararını olumlu yönde etkileme olasılığı bulunuyor. Önümüzdeki aylarda enflasyon verileri son 1-2 aydır gördüğümüz düşük seviyelerde muhtemelen gelemeyecek. Geçtiğimiz günlerde açıklanan ÜFE tarım endeksinde yıllık %50, aylık 18 aylık artışa işaret etti. Meyvelerde yıllık artış %200, aylık artış %48 oldu. Tüm ÜFE endekslerinde, yurtiçi, yurtdışı, tarımsal son dönemde artış eğilimi var. Sepet kur artışını da yansıtan bu durum önümüzdeki aylarda TÜFE'ye yansıyabilir.
İlk adım sonraki adımlardan güçlü olabilir
Özellikle sonbahar aylarında hem mevsimsel faktörler hem de gıda kaynaklı enflasyonun yukarı yönlü sürpriz yapma ihtimalleri Merkez Bankası’nın faiz indirimlerinde güçlü adım atma potansiyelini azaltabilir. Bu nedenle de Merkez Bankası’nın faiz indirimine güçlü adım ile başlaması, daha sonra hız kesmesinin daha olası bir senaryo olduğunu düşünüyoruz. Bu toplantıda % 42,5 seviyesine inmesini beklediğimiz faizin kalan üç toplantıda 250 baz puanlık indirimlerle %35’e inmesi ve % 30’lar civarında beklenen enflasyonun üzerinde kalmaya devam etmesi beklentimizi koruyoruz. Burada yazdıklarımızın bizce ne olması gerektiği değil ne olabileceği çerçevesinde olduğunu tekrar belirtmek istiyoruz.