Trump ve Xi’nin gerek kendi ekonomilerini gerek küresel ekonomiyi bu denli riske atacak adımları çok kolay atamayacağı kanaatindeyiz.
Dünya ekonomisini etkileme kapasitesi oldukça güçlü gelişmelerin olduğu günlerden geçiyoruz. Bir tarafta Mısır’da imzalanan anlaşmayla Gazze de barış umutlarının artması, diğer tarafta ABD ile Çin arasında alevlenen ticaret savaşının getirdiği risklerin yükselmesi piyasa dinamiklerini ciddi biçimde etkiliyor.
Gazze’den Ukrayna’ya riskler azalma eğiliminde
Öyle görünüyor ki Gazze’de bu sefer öncekilerden farklı olarak barışa yönelik daha ciddi bir adım atılmış oldu. Elbette yeni dönemin Filistin halkı için getirdikleri ve götürdükleri, bölge dinamikleri açısından anlamı çok tartışmalı konular olmaya devam edecektir. Fakat savaşın durması, yaşanan dramın en azından insani boyutuyla bitmesi son derece önemli bir gelişme olacak. Bölgenin istikrarı sağlanabilirse küresel ekonominin arz yönlü şoklardan kaynaklanabilecek riskleri de azalmış olacak. Benzer şekilde, yakında Rusya-Ukrayna savaşında da bir anlaşma zemininin oluşacağını tahmin ediyoruz. Rus ekonomisinin sonunda yaptırımlardan ciddi biçimde etkilenmiş boyuta gelmesi, Rusya tarafından savaşın aynı şiddette sürdürülmesi önünde ciddi bir engel teşkil edecek gibi gözüküyor. Ukrayna’nın da askeri savaşı sürdürmekte gerek donanım gerek motivasyon ve moral açısından olumlu bir noktada olmaması her iki tarafın da bir süre sonra masaya oturma ihtimalini arttırmış görünüyor. Ülkemiz açısından hem kuzeyimizde hem güneyimiz de jeopolitik risklerin azalmasının mutlaka olumlu yansımaları olacaktır.
Ticaret savaşında tehlikeli kızışma
Görece olumlu diyebileceğimiz bu atmosferde Çin’in nadir bulunan element ihracına sınırlamayı kapıyı açması ve bunun arkasından Trump’ın Çin’e karşı %30 gümrük vergilerine ilave %100 daha vergi getirmeyi planlaması ve toplam vergi yükünü %130 çıkarma niyeti ve bunu 1 Kasım’a kadar gerçekleştirme açıklaması piyasalarda son derece olumsuz bir hava yarattı. Aslında Çin’in bu hamlesinden önce Cenevre’de gerçekleşen görüşmelerden bu yana Amerika’nın Çin mallarının ithalatına getirdiği sınırlamalar Çin’i bu tür bir misillemeye de zorlamış görünüyor. İki hafta sonra Güney Kore’de buluşması beklenen Trump ile Çin lideri Xi’nin görüşmesini tehlikeye atan bu gelişme şimdilik görüşme ihtimalinin yüksek olma beklentisi ile kısmen yatışmış oldu. Trump’ın Pazar günü piyasalar açılmadan paylaştığı tweet ile ortamı yumuşatmaya çalışan sözleri de hafta başında geçtiğimiz cuma gününün olumsuz etkilerini kısmen sildi.
ABD ile Çin arasında kızışan ticaret savaşının bu söylenenler çerçevesinde gelişmesi durumunda hem iki ülkeye hem de global büyüme ve ticarete son derece olumsuz yansımaları olur. Tedarik zincirinde sıkıntılar yaşanabileceği gibi enflasyon üzerinde de baskı artacaktır. Dünya büyümesini aşağı yönde enflasyonu yukarı yönde çekmeye aday bu gelişmenin merkez bankalarının gevşemeye yönelik politikaları önünde de bir engel oluşturacağı açıktır. ABD Merkez Bankası Fed’in de enflasyon kaygılarının arttığı bir ortamda ve üstelik mevcutta büyüdüğü gözlenen ABD ekonomisinde faiz indirim ihtimali güçlü bir şekilde zayıflayabilir. Tüm bu gelişmeler gerek makroekonomik görünüm gerek finansal piyasaların gidişatı açısından son derece olumsuz bir tablo yaratmaya aday olur.
Muhtemelen geri adımlar gelecektir
Trump ve Xi’nin gerek kendi ekonomilerini gerek küresel ekonomiyi bu denli riske atacak adımları çok kolay atamayacağı kanaatindeyiz. Yaşadıklarımız çok muhtemelen iki hafta sonra yapılması beklenen zirve öncesi her iki taraf açısından da bir el yükseltme hareketi olarak da yorumlanabilir. Yine de bu denli keskin çıkışların olduğu bir ortamda ABD ile Çin arasında çok iyimser bir sürecin devam edeceğini düşünmek de fazla iyimserlik olabilir. Bu açıdan, ticaret savaşının makro dengeler ve finansal piyasalar üzerinde, üstelik yılın son 1-2 ayında, piyasaların biraz da Noel baba coşkusu yaşamak istediği bir dönemde çok güçlü bir etkide bulunmayacağını fakat zamana yayılarak makro dengeler üzerindeki olumsuz etkinin özellikle münferit ülke örneklerinden kaynaklı olarak artabileceğini düşünüyoruz. Trump’ın Avrupa, Japonya, Güney Kore gibi ülkelerden tarife indirimleri karşılığında ciddi yardım talebinde bulunması ki bu rakamlar 350 milyar $’dan 800 milyar dolara kadar kısa vadede yatırımları içeriyor ilgili ülkelerde ciddi ekonomik ve siyasi sıkıntı yaratmaya başlamış durumda. Fransa’dan Güney Kore’ye, Japonya’dan Almanya’ya kadar ekonomileri zorlayan ve makro görünümü bozan haberleri peş peşe almaya başladık.
ABD’de yüksek mahkeme kararları
Bir başka konu da Trump’ın tarife adımlarının Kasım ayında başlayacak ABD’deki yüksek mahkeme kararıyla birkaç ay içinde durdurulması görünüyor. Eğer ABD yüksek mahkemesi bu kararları durdurursa bu durum Trump‘ın gelecek yılki ara seçim ve ondan sonraki dönemi için gücünü oldukça zayıflatabilecek bir gelişme olabilir. Doların güçlendiği, ABD konusunda belirsizliğin kısmen azaldığı bir tablo ortaya çıkabilir. Tersi durumda ise Trump’ın çok daha sert hareketlerini beklemek, doların değer kaybı hızlandıran bir süreci görmekte mümkün olabilir. Özetle belirsizliğin yüksek olduğu bir dönemdeyiz, kısa vadede jeopolitik gelişmelerin olumlu etkisi muhtemelen Trump-Xi görüşmesine kadar dalgalanmayı çok durduramayacak. Eğer tarifelerde normalleşme yönünde ve iki ülke arasında daha olumlu bir tablo ortaya çıkarsa piyasalar Noel Baba rallisini kaçırmayacaktır.