Tahsil edilemeyen alacaklar üzerinden vergi ödeniyor ve bu da firmaları iki kez zarara uğratıyor. Dolayısıyla, henüz tahsil edilmeyen alacaklar da vergi matrahına dahil edilmektedir.
Son aylarda ekonomik göstergeler iş dünyasında ciddi sıkıntılara işaret ediyor. Döviz kurlarındaki değişkenlik, maliyetlerin yükselmesi gibi nedenler ile şirketlerin tahsil edemedikleri alacakların hızla arttığı gözleniyor. Bu durum yalnızca nakit akışını değil, aynı zamanda vergi yükümlülüklerini de doğrudan etkiliyor. Ticari ve zirai faaliyetler kapsamında kesinleşen alacaklar tahsil edildi olarak değerlendirilmekte ve söz konusu alacaklara ilişkin tahsilatın gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılmaksızın vergilendirilmektedir. Yani; tahsil edilemeyen alacaklar üzerinden vergi ödeniyor ve bu da firmaları iki kez zarara uğratıyor. Dolayısıyla, henüz tahsil edilmeyen alacaklar da vergi matrahına dahil edilmektedir.
Vergi Usul Kanunu’nun 322. maddesinde, kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkân kalmayan alacakların değersiz sayılacağı ve değersiz alacağın gider kaydedebileceği düzenlenmektedir.
Alacak nasıl “değersiz alacak” sayılır? Bilanço veya işletme esasına göre defter tutan bir şirketin; ticari veya zirai alacağını tahsil edebilmesinin imkânsız hale geldiğini yargı kararı veya kanaat verici bir belge ile tevsik edilmelidir. Burada kritik nokta, alacağın tahsilinin fiilen ve hukuken mümkün olmadığının resmi belgelerle tespitinin gerekmesidir. İşte bu resmi belgelere, artık arabuluculuk anlaşma belgeleri de eklenmiş durumdadır.
Yurt dışındaki alacaklar da değersiz alacak sayılabilir mi?
Alacağın değersiz alacak olarak kabul edilmesi konusunda alacağın yurt dışında olması ya da yurt içinde olması bakımından bir ayrım bulunmamaktadır. Yurt dışında bulunan alacaklar da kanunun öngördüğü şartlar oluştu ise değersiz alacak sayılacaktır. Vergi Dairesi başkanlıklarının yayınladıkları özelgelerde yurt dışı alacakların da değersiz alacak kabul edilip gider olarak gösterebileceğini yazmışlardır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18. maddesine göre, taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladığı anlaşma belgesi ilam niteliğinde belge sayılıyor. Yani mahkeme kararıyla aynı hukuki etkiye sahip. Dolayısıyla tarafların arabuluculuk süreci sonunda “Alacağın tahsil edilemediği” konusunda anlaşmaları halinde, bu belge artık Vergi Usul Kanunu kapsamında değersiz alacak kabul ediliyor. Bu da şirketlere, alacağını gider olarak gösterebilme imkânı veriyor.
Katma Değer Vergisi boyutu
Katma Değer Vergisi (KDV) açısından da durum aynı derecede önemli. 3065 sayılı kanunun 29’uncu maddesi, değersiz hale gelen alacaklara ilişkin daha önce beyan edilmiş KDV’nin, alacağın zarar yazıldığı dönemde indirilebileceğini düzenliyor. Yani işletme, hem alacağını gider yazarak vergiden düşebiliyor hem de bu alacağa ilişkin daha önce ödemek zorunda kaldığı KDV’yi indirim konusu yapabiliyor. Yani; alacağın arabuluculuk anlaşma belgesi ile değersiz hale geldiğinin tespit edildiği yıl hesaplarına zarar olarak yazılacak ve bu değersiz alacak için hesaplanan KDV'den indirim yapılacaktır.
Arabuluculuk neden avantajlı?
“Arabuluculuk Anlaşma Belgesi İle Alacaktan Vazgeçmek” seçeneği bir alacağın değersiz sayılması ve zarara geçilmesi bakımından kanunun saydığı diğer seçenekler olan ; “Dava açmak, icra takibine başvurmak, konkordato anlaşması yapmak” seçeneklerine göre para tasarrufu, zaman tasarrufu açısından avantajlıdır. Dava ve icra süreçleri yıllarca sürebilirken, arabuluculuk haftalar içinde sonuçlanabiliyor. Yargı harçları, bilirkişi ücretleri, icra masrafları yerine çok daha düşük giderlerle süreç tamamlanıyor. Anlaşma belgesi, mahkeme kararı gibi kesin ve icra edilebilir bir belge niteliği taşıyor.
Bu yönleriyle “Arabuluculuk Anlaşma Belgesi ile Alacaktan Vazgeçmek”, uzun ve maliyetli seçenekler olan dava açmak, icra takibine başvurmak veya konkordato yapmakla karşılaştırıldığında hem daha hızlı hem de daha ekonomik bir yol olarak öne çıkıyor.
Ekonomik koşulların zorlaştığı, tahsil edilemeyen alacakların arttığı bir dönemde, Arabuluculuk Anlaşma Belgesi iş dünyası için önemli bir hukuki ve mali avantaj sağlıyor. İşletmeler, alacaklarını tahsil edemese bile en azından bu alacakları vergisel açıdan zarara yazıp yükten kurtulabiliyor. Vergi Usul Kanunu ve Katma Değer Vergisi Kanunu birlikte değerlendirildiğinde, arabuluculuk yoluyla alacaktan vazgeçmek, yalnızca hukuki değil aynı zamanda mali açıdan da işletmelere önemli bir avantaj sunmaktadır.