Sanayi sektörlerindeki işletmelerin en zayıf yönünün, ölçeklerinin çok küçük olması olduğunu düşünüyorum.
Ekonomideki sorunlar üzerine yapılan sohbetlerde, sorumluluk ibresi genellikle kamuya döner. “Devlet şöyle yapmalı”, “Bakanlık böyle yapmalı” vb. denir. Oysa, özel sektörün de bazı hatalarından dolayı eleştirilmesi, hatta bu eleştirinin bizzat iş dünyası tarafından yapılması (geçen hafta MÜSİAD Başkanı Özdemir gibi) gerekiyor. Örneklere girmeyeceğim ama tarımdan sanayiye, inşaattan turizme, ulaştırmadan restoranlara kadar her sektörde işletme kaynaklı yanlışlar, eksikler, suistimaller var.
“Bu eksikleri, zayıflıkları ve yanlışları nasıl düzeltiriz?” sorusunun cevabı, bir kişinin aklına gelen önerileri burada sizinle paylaşması ile değil, ilgili tüm paydaşların buluştuğu, uzun tartışmalar sonucu hazırlanacak, önceliklendirilmiş politika adımları ile verilebilir. Yine de, “bir köşede dursun” düşüncesi ile ben sanayi özelinde bazı önerilerimi paylaşmak istedim.
1- Ölçek büyümeli. Sanayi sektörlerindeki işletmelerin en zayıf yönünün, ölçeklerinin çok küçük olması olduğunu düşünüyorum. Bu, bağışıklık sisteminin zayıf olması anlamına geliyor ve eğer çözülmezse, firmaların sık sık zor duruma düşebileceğini gösteriyor. O nedenle, ne yapıp edip ölçeği büyütmeliyiz. Aynı bölgede kümelenmiş işletmelerin birleşmesi ve büyüme sürecindeki işletmelere özel avantajlar sağlanması faydalı olabilir. Bu konuda radikal adımlar düşünmeliyiz.
2- Firmaların sektörel dağılımı yeniden planlanmalı. Bazı sektörlerde aşırı yığılım varken, bazılarında oyuncu sayısı az. Hep verdiğim bir örneği tekrar edeyim. Türkiye’deki her 100 sanayi işletmesinden 20’si tekstil ve hazır giyimde, 10’u mobilya imalatında faaliyet gösteriyor. Rastgele seçeceğiniz her üç firmadan birinin bu iki sektörde olması en hafif tabirle “acayip” bir durum. “Hangi sektörde, hangi büyüklükte kaç firmaya ihtiyacımız var?” sorusuna cevap bulmak ve politikaları buna göre tasarlamak ülke için büyük bir hizmet olur. Bu konuya Strateji ve Bütçe Başkanlığı liderlik edebilir.
3- Yeniden yapılanma desteği verilmeli. Ölçek ve sektörel konumlanma alanında yeniden yapılanmaya giren işletmelere yönelik finansman, yönetim, strateji desteği verilmeli
4- Teknolojik dönüşüm. İşletmelerin büyük kısmı için böyle bir öncelik, hatta bir istek yok. Olanlar nasıl harekete geçirilir, olmayanlar nasıl yönlendirilebilir konusuna yoğunlaşılmalı.
5- Tekstil, hazır giyim. Tekstil, hazır giyim gibi zor durumda olan sektörlerdeki işletmeler kaderine terkedilmemeli, kamu eliyle bir plan hazırlanmalı ve sektörler kendi içinde yeniden yapılanmaya tabi tutulmalı
6- Rekabet ve Fiyatlandırma: Gerek iç piyasaya gerek ihracata çalışan firmaların ekseriyetinde rekabet sadece fiyat ayarlamasından ibaret görülüyor. Ticaret Bakanlığı, ticaret ve sanayi odaları ile ihracatçı birlikleri aracılığı ile fiyatlandırma ve uluslararası rekabet stratejileri konusunda zorunlu programlar uygulamalı.
7- Relokasyon: Şehir içinde faaliyet gösteren imalathaneler, küçük sanayi işletmeleri şehir dışına taşınmalı. Antalya Ticaret ve Sanayi Odasının bu yönde bir çalışması var. Bu çalışma ülke genelinde yapılmalı.
8- Ücretliler üzerindeki vergi yükü hafifletilmeli. Şu anda evli ve 2 çocuklu bir çalışan için Türkiye’de vergi yükü yüzde 39. OECD ortalaması yüzde 27 civarında. Bu durum hem çalışanların eline geçen net ücretin düşük kalmasına hem de üretim maliyetlerinin artmasına neden oluyor.
9- Kayıt dışı ile mücadele. Bir süredir güzel örneklerini gördüğümüz kayıt dışı ile mücadele süreci daha da yoğunlaşarak devam etmeli.
10- Denetim. Maliye, Sanayi, Ticaret, Çalışma, Sağlık ve Çevre Bakanlıkları ile belediyelerin özel sektör üzerinde kendi alanlarındaki denetimleri sıfır toleransla yürütülmeli. Defalarca gördüğümüz banka kredileriyle döviz, altın, otomobil alınmasının önüne geçilmeli.
Sayısını artırabileceğimiz bu önerilerin uygulama aşamasında üç kritik sac ayağı var: Zamanlama, bütçe ve iletişim.
Süreç zamana yayılmamalı. Bir an önce başlamalı ve bir seferberlik anlayışı ile birkaç yıl içinde tamamlanmalı. Süreci devlet başlatmalı ve sahiplenmeli, tüm paydaşları sürece dahil edip sorumluluk vermeli. En tepede Cumhurbaşkanından başlayarak, en alttaki yetkililere kadar herkes söylem ve eylem birliği içinde olmalı.
Geleneksel medya, sosyal medya, etkili şekilde kullanılmalı. Kamu spotları ile değil, topyekün bir iletişim karması ile süreç yürütülmeli.
Merkezi yönetim bütçesi ve yerel yönetimler bütçesinden sadece bu dönüşüm süreci için tahsisat yapılmalı. TOBB, ticaret ve sanayi odaları, TİM, ihracatçı birlikleri, sektör dernekleri de kendi bütçelerinden ödenek ayırmalı.