Tarımdaki reel daralma sürüyor (%-3.1). Gıda fiyatlarındaki artışlar enflasyon açısından en büyük problemlerden biri iken tarımın küçülüyor olması oldukça olumsuz bir gelişme.
Bu hafta oldukça ilginç verilerle karşılaştık. Önce 2. çeyrek milli gelir büyüme oranı %4,8 olarak açıklandı. Sürpriz bir veri değil. Öncü göstergeler üzerinden yaptığım çalışmada ben de aynı oranı bulmuştum. (Piyasa beklentisi ise %4,1 idi.) Sürpriz olan ise oldukça yüksek sayılabilecek bir büyüme oranı olmasına rağmen reel piyasalarda endişelerin ve serzenişlerin oldukça artmış olması.
Ancak, bu durumu diğer verilerle de teyit edemiyorum doğrusu. Güven endekslerine baktığımızda mart ayındaki toplu azalmadan sonra son aylarda endekslerin belirli bir platoya oturarak istikrarlı bir çizgide gittikleri görülüyor. Ağustos ayına gelince de inşaat sektörü dışındaki tüm alt endekslerde az ama belirgin bir artış söz konusu.
Reel sektörün nabzını ölçen diğer bir veri de çek ve senetlerle ilgili olanlar. Karşılıksız çek verisi yılın 2’nci üç ayında, ilk üç ayına göre %40’a yakın artış gösteriyor. Bu piyasalarda bir sıkışmaya işaret edebilir ama ilginç bir şekilde bu verinin bir mevsimselliği var. Yılın ilk aylarında karşılıksız çekler diğer aylara göre daha düşük. Öte yandan karşılıksız yazılan çeklerin toplam ibraz edilen çeklere oranına baktığımızda bu oranda da bir miktar artış görmekle birlikte (Haziran 2025’te %2.7 ile normalin biraz üzerinde) kesinlikle alarme edici seviyelerde değil. 2018-2019 arasındaki 3 çeyreklik daralma sırasında bu rakam %4.8’e çıkmıştı. Kısacası piyasadaki artan serzenişlerle gelen rakamlar birbirleriyle oldukça çelişkili duruyor.
Yatırım harcamalarında %8,1’lik artış, bu konjonktürde sürpriz
Büyüme rakamlarına baktığımızda 2’nci çeyrekte imalat sanayiinin %7, inşaatın ise %10,9 büyüdüğü görülüyor. Tarımdaki reel daralma ise sürüyor (%-3.1). Gıda fiyatlarındaki artışlar enflasyon açısından en büyük problemlerden biri iken tarımın küçülüyor olması oldukça olumsuz bir gelişme. Harcamalar tarafında ise %5.1’lik hanehalklarının tüketim harcamalarındaki artış sürpriz değil. Sürpriz olan içinde bulunduğumuz konjonktürde gayrisafi sermaye oluşumunun (yatırım harcamaları) %8,1 gibi oldukça yüksek bir oranda artmış olması. (Bu verinin kamu-özel ayrışımını bilmiyoruz, ama Türkiye’de ortalamada özel sektör milli gelirin %27’si kadar yatırım yaparken, kamu yatırımları %3,5 kadardır.)
GSYH’yi gelir dağılımı üzerinden değerlendirirsek de işgücünün aldığı payın (%34.1) eski dönemlere göre yüksek kalmaya devam ettiğini görürüz. Türkiye’de tarihsel olarak işgücünün milli gelir payı %27 civarında iken, ilk olarak bu oran 2024’ün 1’nci çeyreğinde %37’e çıkmış ve o dönemden beri de göreceli yüksek seyrini sürdürmüştür. Tabii ki, bu oran gene de ortalamada %50’nin üzerinde olan OECD ülkelerine göre düşük sayılabilir. Ancak, bu noktada 2 ihtiyat kaydı yapmam gerekiyor. Doğru bir hesaplamada işgücünün aldığı payın kamunun hane halklarına yaptığı çeşitli transferleri de içermesi gerekir. İkinci olarak da kayıt-dışılıkta işgücü ödemeleri önemli bir yer tutar. Türkiye’de de kayıtdışılık oranı OECD’nin oldukça üzerindedir. (Belki işveren kanadında artan bu serzenişlerin bir nedeni de işgücü payının yükselmesidir (=kâr payının azalması). Ancak işgücünün (=hanehalkları) daha fazla pay alması aslında tüketimi ve dolaylı olarak da özel sektörün iş hacmini artıran bir olgudur.)
Sene sonu enflasyonunun %30’un altına düşmesi çok zor gözüküyor
Kısaca dün gelen enflasyon verilerine de bakarsak: Öncelikle gelen enflasyon rakamının uzun zamandan sonra ilk defa aylık İTO İstanbul TÜFE rakamının üstüne çıkmış olması olumlu. Daha önce de belirttiğim gibi bu 2 veri arasındaki makas 8 puana kadar çıkmış, ve bu da daha önceki dönemlerde enflasyona yapılan makyajlamaları ister istemez akla getirmişti. Aylık enflasyon %2,04 ile 2024 Ağustos’unun yaklaşık 0,4 puan altında. Ancak bu yeterli bir deflasyon kesinlikle değil. Bu oranla birlikte ilk 8 aylık kümülatif enflasyon da %21.50 oldu. Bu gidişatla sene sonu enflasyonunun %30’un altına düşmesi çok zor gözüküyor.
Son olarak da şunu belirteyim: MB daha 2 hafta önceki Enflasyon Raporu’nda 2. Çeyrek çıktı açığını %-2 olarak gösteriyordu. %4.8’lik büyüme ise bu açık tahminiyle tamamen tutarsız. Dezenflasyon programının hedeflerinin tutması için daha da fazla sıkılaştırma gerekiyor. En azından MB böyle söylüyor. Ekonominin şu anki gidişatından memnun olmayanlar için duyurulur.