2001-2006 arasındaki süreç Türkiye’nin enflasyonla mücadeledeki en başarılı deneyimi oldu.
Süreyya Serdengeçti’yi maalesef kaybettik. Kendisi, 1990’ların kronik hale gelmiş olan enflasyon sorunu 2000’lerin başında çözülürken, Merkez Bankası başkanıydı. Kendisini anmak için uygun yollardan birinin, geçmişteki başarılı dezenflasyon politikasını anlamak olduğunu düşünüyorum. Bugün yeniden enflasyonu düşürmeye çalıştığımıza göre belki bu başarılı deneyimden bir ipucu da yakalayabiliriz.
Süreyya Serdengeçti Şubat 2001-Mart 2006 arasında Merkez Bankası Başkanlığı görevini yürüttü. Bu dönem 2001 krizi ve onun yıkıcı etkilerini de içerdiğinden, Merkez Bankası’nı oldukça zorlayan bir dönemdi. Bu dönemde enflasyon yüzde 68’5’ten yüzde 9,6’ya düştü ve ortalama büyüme de yüzde 7 civarında gerçekleşti. Yani hem enflasyon kısa süre içinde (3 yıl) tek haneli rakamlara düştü ve izleyen iki sene orada kaldı; hem de büyüme uzun dönem ortalamasının üzerine çıktı. Bu süreç Türkiye’nin enflasyonla mücadeledeki en başarılı deneyimi oldu.
Grafiğin en sol tarafına (yani 2001-2006 arasına) dikkatinizi çekerim. Enflasyonun hızla gerileyip, büyümenin yüksek seyrettiği bu dönemde, Süreyya Serdengeçti Merkez Bankası başkanlığı görevini yürütmüş ve “düşük enflasyona geçiş” politikası uygulamıştır.
Şimdi de grafiğin en sağına, 2023’ten 2025’e kadar olan döneme bakabiliriz. Burası da şu an uygulamakta olduğumuz dezenflasyon politikası dönemi. Büyüme ve enflasyonda eski deneyimden farklı sonuçlar var şimdilik elimizde.
Elbette koşulları çok farklı olan bu iki dönemi doğrudan kıyaslayamayız. Ekonomistlerin çok sevdiği bu tür kıyaslamalar iktisatçılıktan çok tarihçilik yapmak olur ki, Türkiye’de tarihçiliği pek iyi bilmiyoruz. Buna karşılık sadece 2001-2006 döneminin politikasını inceleyebiliriz. Nasıl başardık? O dönem ne yapmıştık ve bugün de yaparsak benzer bir başarıyı sağlar mıyız? İşte o dönem yapılanlar:
Ana politika bileşeni enflasyon hedeflemesi: O dönem “örtük enflasyon hedeflemesi” uygulamıştık, pratikte açık enflasyon hedeflemesinden pek farklı olmamıştı. Peki enflasyon hedeflemesi nedir? Merkez Bankasının sadece enflasyonu hedeflemesidir. Merkez Bankası gerçekçi ve “olası” bir enflasyon hedefi belirler. Parasal büyüklükler ve faiz oranı ile ilgili hiçbir hedefi yoktur. Enflasyondaki gelişmelere göre bunları ayarlar.
Döviz kuru: Kamunun döviz kuruyla ilgili herhangi bir hedefi yoktur. Hiç yoktur.
Bağımsızlık ve sorumluluk: Merkez Bankası enflasyonu düşürmek için tam araç bağımsızlığına (tam bağımsızlığa değil) sahiptir. Buna karşın Hükümete karşı sorumludur. Enflasyon hedefini yerine getiremezse bunun gerekçesini açıklamak durumundadır.
Hedef bandı: Enflasyon hedefinde bant yoktur; belirsizlik aralığı vardır. Yani merkez bankasının politikayı gevşetebileceği bir alanı yoktur ama merkez bankasının elinde olmayan nedenler (mesela petrol fiyatlarında sıra dışı artış) için gerekçeli, küçük bir alan ayrılmıştır.
Diğer hedefler: Merkez Bankasının finansal istikrar, büyüme, istihdam vb hedefleri yoktur. Esas hedefiyle çelişmediği sürece bunlara destek olabilir. Buna karşın enflasyon hedeflemesi politikası dengeli bir bütçe politikasıyla desteklenmelidir. Aslında bütün başarılı dezenflasyon politikaları sıkı bütçe gerektirir.
Dış kaynak: 2001-2006 döneminin başarısının arkasındaki faktörlerden biri Türkiye’ye yoğun dış kaynak girişidir. Ekonomik büyümenin, risk algısındaki düzelmenin ve kurdaki istikrarın arkasında bu faktör vardır. Dış kaynak girişini ise uygulanan politikaların itibarı ve yapısal reformlar sağlamıştır.
Sözümüzü Tolstoy ile bağlayalım. Anna Karenina’nın ilk cümlesi şöyledir: “Bütün mutlu aileler birbirine benzer, mutsuz ailelerin ise mutsuz olma nedenleri farklıdır.” Yani bir işi doğru yapmanın bir tek yolu, yanlış yapmanın çok sayıda yolu vardır. Zaman içinde koşullar değişeceği için bir işi doğru yapmanın yolu değişebilir tabii ama çok da sık olmaz bu.