Trump’ın arabuluculuğunda ilerleyen Ukrayna-Rusya barışı, kazananı Rusya, kaybedeni Ukrayna ve Avrupa olarak netleştiriyor; Türkiye ise garantörlük tuzağına dikkat etmeli.
Ukrayna ve Rusya, ABD Başkanı Trump'ın arabuluculuğuyla barışa doğru ilerliyor.
Ancak Trump, Rusya ve Ukrayna arasındaki kalıcı anlaşmanın ilk tuğlalarını koymuş olsa da, barışın inşası kolay değil.
Barış müzakerelerinin gidişatı kazananın Rusya, kaybedenin ise Ukrayna ve Avrupa (buna ABD'deki bir önceki Demokrat yönetimi de eklemek mümkün) olduğunu net şekilde ortaya koyuyor.
Trump ve ABD de kazananlar arasında; Barış anlaşmasını "kotarabilirse", Trump bunun kendisine Nobel barış ödülü getireceğini hesaplıyor. ABD'nin kazanımı ise, savaş sonrasında Ukrayna savunmasının yapılandırılması için satılacak 100 milyar dolarlık silahın ABD'den tedarik edilmesi, paranın da Avrupa ülkeleri tarafından karşılanması olacak gibi.
Harita nasıl çizilecek?
Alaska ve Washington'da gerçekleşen görüşmeler, savaş sonrası Ukrayna-Rusya sınırının nasıl olacağına ilişkin ipuçları da verdi.
- Kırım masada bile değil; ABD Başkanı Trump, Rusya'nın 2014'te önce işgal, ardından ilhak ettiği Ukrayna toprağı olan Kırım yarımadasının Moskova'ya bırakılmasını baştan kabul etmiş bir tavır içinde.
- Rusya halen Lugansk ve Donetsk adıyla iki bölgeden oluşan Donbass'ın büyük bölümünü işgal etmiş durumda. Moskova, henüz ele geçiremediği Donbass'ın diğer bölgelerinin de barış anlaşması ile Rus toprağı sayılmasını istiyor.
- UKrayna'nın Herson ve Sumi bölgelerinde de Rus işgali var. Müzakere masasından sızanlar, Rusya'nın bu iki bölge konusunda "ısrarlı olmayabileceğini" gösteriyor. Rusya'nın bu iki bölgeden çekilmesi, olası bir barış anlaşmasında "kazanım" olarak Ukrayna hanesine yazılacak. Böylece Ukrayna halkının bir ölçüde teskin edilmesi amaçlanıyor. Yine Ukrayna halkının desteğini alabilmek için AB üyeliği "havucu" da masada elbette.
Güvenlik garantileri nasıl olacak?
Ukrayna'nın güvenliğinin gelecekte nasıl sağlanacağı da çetrefilli mesele; Rusya, Ukrayna'nın NATO üyeliğine kesinlikle karşı. Putin, Ukrayna'nın güvenliği için oluşturulacak herhangi bir garantörlük sisteminde de NATO adının geçmesini istemiyor.
Bu çerçevede Ukrayna için bir "garantörlük" sistemi kurulması öngörülüyor. Garantör ülkeler, Ukrayna'nın bir daha Rus işgaline uğramaması için hem kağıt üzerinde, hem de sahada, asker göndererek, güvence sağlayacaklar.
Güvenlik garantisi tuzağı; Türkiye çok dikkatli olmalı
Türkiye'nin de adı garantör ülkeler arasında geçiyor. Hatta Fransa Cumhurbaşkanı Macron garantörlük için Türkiye'nin adını şimdiden andı bile.
"Prestijli" gibi görünen Ukrayna'ya güvenlik garantisi gerçekte çok sıkıntılı; Putin ya da daha sonraki yıllarda iktidara gelebilecek bir Rus liderin, Ukrayna'dan bir parça daha koparmak istemesi halinde garantörlerin de doğrudan çatışmaya çekilecekleri unutulmamalı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ukrayna çevrimiçi zirvelerine katılmayıp, yardımcısı Cevdet Yılmaz'ı görevlendirmesi ise anlamlı;
Ancak bu tavrın, Türkiye'nin "garantörlük" meselesinden uzak durmak istemesinden mi;
Yoksa Ankara'nın barış masasında etkin rol alamamaktan duyduğu rahatsızlıktan mı olduğu henüz belli değil.
İnşallah ilki geçerlidir...