"MASAK’ın tebliğ taslağı ilk kez bu kapsamda hazırlanıyor; ancak zamanlama ve kapsam, finansal sisteme olumsuz yansıyabilir. Ekonomide güven sağlamak için planlanan yeni MASAK düzenlemesi, yanlış zamanda uygulanırsa ters etki yapabilir. Kara para ile kayıt dışı gelir aynı anda hedef alınırsa, paranın sistemden kaçışı hızlanabilir.
MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu), Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın resmi sayfasında 1 Ağustos 2025 tarihli duyuruyla bir tebliğ taslağı yayımlayarak kişi ve kuruluşlardan 18 Ağustos 2025 tarihine kadar görüşlerini istedi.
Tebliğin amacı; finansal kuruluşlar aracılığıyla gerçekleştirilen EFT, havale ve nakit işlemlerde şeffaflığı artırmak, kayıt dışılığı önlemek ve finansal sistemin güvenliğini güçlendirmek olarak açıklanmış. Tebliğ, FATF (Financial Action Task Force) Mali Eylem Görev Gücü’nün suç gelirlerinin aklanmasının ve terörizmin finansmanının önlenmesi ile kayıt dışı ekonomiyle mücadele edilmesi tavsiyeleri doğrultusunda hazırlanmış.
Öncelikle bu düzenlemeye ilişkin olarak iki hususun altını çizelim.
Birincisi, bu çerçevede ilk kez bir tebliğ düzenleniyor. Edindiğimiz bilgiye göre daha önce düzenlenmiş bir tebliğ yok.
İkincisi de bu düzenlemenin, FATF’ın herhangi bir yeni düzenleme, tavsiye veya dayatmasına dayanmıyor olması. Yani uluslararası mevzuatta veya standartlarda son dönemde yapılan bir değişiklik ve dolayısıyla Türkiye’nin yapacağı bir ev ödevi söz konusu değil.
Bu durumda yapılmak istenen düzenlemenin ülke içi dinamiklerden kaynaklandığı anlaşılıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Türkiye’yi gri listeden çıkarma yönündeki başarısı ve özellikle yakından tanıdığı Londra piyasasının işleyişine ilişkin tecrübesi nedeniyle piyasalara güven vermek adına böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyduğunu düşünüyoruz.
Ne yapılmak isteniyor?...
Tebliğ ile öngörülen düzenleme şöyle:
- 200 bin liraya kadar nakit işlemlerde ilkesel olarak zorunlu bir açıklama olmayacak,
- 200 bin lira ile 2 milyon lira arasındaki nakit işlemlerde, işlemin mahiyetine ilişkin olarak en az 20 karakter uzunluğunda işlem açıklaması yapılacak,
- 2 milyon lira ile 20 milyon lira arasındaki nakit işlemlerde tebliğ ekinde yer alan “Nakit İşlem Beyan Formu” düzenlenecek, prensip olarak dayanak belge aranmayacak,
- 20 milyon lirayı aşan nakit işlemlerde yine “Nakit İşlem Beyan Formu” düzenlenecek, ama bu forma ayrıntılı açıklama ile birlikte dayanak belgeler de eklenecek.
Yukarıda sıralanan düzenlemeyi şöyle tercüme edebiliriz. 200 bin liraya (yani bugün itibariyle yaklaşık 5 bin dolara) kadar herhangi bir açıklama söz konusu değil. 2 milyon liraya (bugün itibariyle yaklaşık 50 bin dolara) kadar işlemlerde en az 20 karakter yazıdan ibaret bir açıklama yeterli. 20 milyon liraya (bugün itibariyle yaklaşık 500 bin dolara) kadar işlemlerde bir sorgu formunun doldurulması gerekli. Ancak 20 milyon lirayı aşan işlemlerde ayrıntılı açıklamanın yanında ispat belgeleri aranacak. Aslında işlemin veya paranın kaynağına ilişkin belge talebi 2 milyon ile başlıyor.
Yapılmak istenen şey ve zamanlaması doğru mu?..
Şimdi şöyle bir soru akla geliyor: “Yapılması düşünülen düzenlemenin kapsamı ve zamanlaması doğru mu?”
Aslında paranın kaynağına dönük araştırmalar suç gelirleriyle mücadelenin doğasında var. Kaldı ki form içindeki bilgiler her an araştırma konusu olabilecek ve belgelendirilmesi istenebilecek hususlar.
Bilindiği üzere; paranın kaynağına ilişkin bilgi talebi ülkemizde geçmişte “nereden buldun yasası” olarak tartışılmıştı. O dönemdeki düzenleme vergi yönlü bir düzenleme idi. Burada yapılmaya çalışılan düzenleme ise, suç gelirlerinin aklanmasıyla mücadeleye dönük. Yani MASAK ile Gelir İdaresi’nin görev ve fonksiyonlarının birbirine karıştırılması söz konusu. Yani Gelir İdaresi’nin “nereden buldun” sorusunu sorma yetkisi yasal olarak yok, MASAK’ın var. Kayıt dışı ekonominin kavranması noktasında iki düzenleme ya da uygulama arasında git gel gerçeği ortada.
Suç gelirleriyle mücadele etmek, ülkede kara paranın aklanmasının önüne geçmek çok yerinde bir yaklaşım. Ancak bu mücadeleyi yürütürken, finansal sistemden geçmekte olan paranın finansal sistemin dışına çıkması da istenilen bir durum değil; zira para çok ürkektir, her zaman güvenli liman arar.
Suç gelirlerini takip etmek isterken kayıt dışı gelirlerin finansal sistemden uzaklaşmasına ya da dışına çıkmasına yol açmak, ilgili kurumların fonları takip etmesini daha da zorlaştıracağı anlamına gelecektir. Dolayısıyla bu hususun finansal sistemin ve ticaretin işleyişine olası olumsuz etkilerini iyi değerlendirmek gerekir.
Gelelim düzenlemenin zamanlamasına
Bize göre bu düzenlemenin zamanı uygun değil. 10-12 kez yeniden yapılandırma, vergi affı, stok affı, vergisiz yurt içi ve yurt dışı varlık bildirimi düzenlemelerinin yapıldığı ortamda bataklık kurutulmadan böyle bir düzenlemeye gitmek yanlış.
Tebliğ yayımlansa da yeni yılın başına kadar muhtemeldir ki en üst irade devreye girecek ve bu yanlıştan dönülecektir.
Şu ihtimaller gündeme gelebilecektir:
- Tebliğin yayımlanmasından vazgeçme
- Tebliğdeki rakamları yükselterek değiştirme
- Tebliğin kapsamını daraltma
Sakın yanlış anlaşılmasın!... MASAK’ın bu çalışmayı yapması ve ayrıca taslak olarak görüşe açması oldukça anlamlı ve olumlu. Ancak hem zamanlama açısından ve hem de kapsamı yönüyle gerçek hayat ile örtüşmediği ortada.
Yanılmayı çok isterim; bekleyelim ve görelim…