Mikrolar hep mikro kalacaksa, küçük işletmeler hep küçük kalacaksa bu durum ihracatın sürdürülebilirliği ve kalıcı artışı açısından bir riske dönüşür.
Herhalde bir öncelik olarak görülmediği için, sektör temsilcileri ya da STK’lar tarafından “sorun” olarak dile getirilmez ama bana sorarsanız ülkemizdeki işletmelerin en zayıf yönü ölçeklerinin küçük olmasıdır. Bu konudaki verilere daha önce değindim, tekrar vaktinizi almayayım. Ancak ölçek küçüklüğünün işletmeleri konjonktürel dalgalanmalara karşı daha kırılgan yaptığını, üretim maliyetlerini yükselttiğini, işletmeleri tasarım, marka, Ar-Ge ve inovasyona yatırım yapmakta daha çekingen bıraktığını hatırlatmak isterim. Ayrıca ihracatçılar açısından, hacimli üretim yapamadıkları için, büyük pazarlara, büyük müşterilere yönelememe gibi bir etkisi de var.
Son maddeyi biraz detaylandıralım…
İhracatımızın çok büyük bölümü sanayi ürünlerinden oluşuyor ve sanayi sektörlerinde imalat yapan işletme sayısı 500 bine yakın. Aynı şekilde 180 bine yakın ihracatçımızın ekseriyeti sanayi ürünü ihracatı yapıyor ve bu da oldukça yüksek bir sayı.
Sorun firmaların büyüyememesi
İhracatçı sayısının çok olması ve artmaya devam etmesi elbette kötü bir şey değil. Tam tersine ihracatın tabana yayıldığını gösteren bir trend. Sorun firmaların büyüyememesi. Mikrolar hep mikro kalacaksa, küçük işletmeler hep küçük kalacaksa bu durum ihracatın sürdürülebilirliği ve kalıcı artışı açısından bir riske dönüşür. Örneğin bizim 180 bin ihracatçımızın 135 bini mikro ölçekli (çalışan sayısı 10 kişinin altında) girişimlerden oluşuyor. Buna küçük ölçeklileri de eklersek sayı 166 bine ve toplam ihracat camiasının yüzde 93’üne çıkıyor.
Şu veri ilginizi çekebilir. 2005’te Türkiye’nin ihracatı 73 milyar dolar düzeyinde iken ihracatçı sayısı 43 bin, firma başına ortalama ihracat ise 1,7 milyon dolardı. Bu tutar en yüksek değerini 2,7 milyon dolar ile 2012 yılında gördü. Son 20 yılda firma başına ihracat 1,7 ila 2,7 milyon dolar arasında seyretti.
Bir süre önce mikro ihracat verileri de sisteme dahil edildiği ve bu nedenle ihracatçı sayısında anormal bir sıçrama yaşandığı için firma başına ihracat tutarı 2024’te 1,5 milyon dolara indi. Bu kesimi hariç tutarsak ortalama yine 2 milyon dolar civarında. İster 1,5 diyelim, ister 2, farkı yok; ülkemizde firma başına düşen ihracat değeri oldukça düşük. Yandaki tabloda bazı önde gelen ihracatçı ülkelerde firma başına ortalama ihracat değerlerini görüyorsunuz.
Bu tabloda yer almayan ve değeri Türkiye’den düşük olan da çok sayıda ülke var. Ancak kendimizi onlarla kıyaslayıp “iyiyiz” demek yerine, buradakilerle kıyaslayıp “daha iyi olmalıyız” demeliyiz.
Neden “daha iyi olmalıyız”?
Çünkü bu kadar küçük ölçekli üretici-ihracatçı yapısı ile aynı kalitede, aynı spesifikasyonlarda binlerce, onbinlerce, yüzbinlerce adet üretemiyor ve büyük pazarlara girmekte zorlanıyoruz.
Çünkü, bu kadar küçük ölçekli üretici-ihracatçı yapısı ile tasarım becerilerimizi artırmıyor, kopyalamaya yöneliyoruz; marka yaratmıyor fasona yöneliyoruz.
Çünkü bu kadar küçük ölçekli üretici-ihracatçı yapısı ile fiyat kırmaktan başka bir rekabet yöntemi geliştiremiyor, ihracat artışı için TL’nin değer kaybetmesine bel bağlıyoruz.
Cevap ne?
Peki bu değeri artırmanın yolu aşağıdakilerden hangisi olabilir?
a-Döviz kurlarının yükselmesi
b-Ticaret Bakanlığının ihracat destekleri bütçesini artırması
c-TİM, İhracatçı Birlikleri ya da DEİK’in daha fazla ülkeye ticaret heyeti düzenlenmesi
d-Üretim maliyetlerini aşağı çekecek sair önlemler
e-Enflasyonun düşmesi
f-Faizlerin gerilemesi, kredi kullanımının kolaylaşması
Elbette, hiçbiri. Bunlar olsa da ölçek büyümüyor. Firmalarımızda, işletme sahiplerinde bu yönde bir bilinç ve istek yok denecek kadar az.
Farklı bakanlıklar bir araya gelerek büyümeyi teşvik etmeli
Tarım sektörümüz, sanayimiz ve ihracatımızın ölçek büyütmesi için, farklı bakanlıkların (Tarım, Sanayi, Ticaret, Çalışma, Hazine-Maliye) bir araya gelerek, işletmeleri organik ya da inorganik şekilde büyümeye teşvik edecek, hatta zorlayacak ve 3-4 yıl içinde tamamlanacak bir plan yürütmesi, gerekirse istisnai durumlarda kamu-özel işbirliği projelerine de dönüşecek adımlar atılması faydalı olabilir.