Özellikle yerel varlıklar açısından son derece zorlu geçen ilk yarı işlemlerinin ardından yılın geri kalan kısmının başlangıcı ‘şu aşama özelinde’ hiç fena değil. Hisse senetleri, küresel ve yerelde son 2 haftanın tamamını artı bölgede tamamlamayı başarırken, zayıf Amerikan doları teması söz konusu eğilimin en kuvvetli destekçisi.
Dolar endeksinin son 2-3 yılın düşüklerinde fiyatlanması, ucuz fonlama ve diğer ülke ve varlık sınıflarına kanalize etme noktasında kolaylık sağlarken, bu durumun ne ölçekte devam edip edemeyeceği ise çok ciddi muamma ve mutlak surette cevap bulunması gereken bir detay. Yatırımcılar ise henüz yanıt arama isteğinde değiller. Bunu, kısmen de olsa anlamak mümkün.
- i) kısa vadeli işlemler mevcut global düzen gözetildiğinde kar maksimizasyonu açısından önemli kolaylık sağlıyor
- ii) yarını şimdiden düşünebilecek lükse sahip hiçbir para yöneten profesyonel artık eskisi değeri ve ölçeğinde kalmadı
iii) sıklıkla eleştiri konusu olan-benim de katıldığım ve yüksek sesle dile getirdiğim, frekansı yüksek işlemlerin artan sıklığı. Her neyse, bu denli derin bir tartışmaya kapı aralamak ne bu yazının ne de bugünlerin konusu. Devam edelim.
Malumunuz olduğu üzere, ikinci çeyreğin son diliminde bol bol jeopolitik riskleri ve potansiyel yan etkilerini konuştuk, kafa yorduk, çıkar yol bulmaya çalıştık. Haziran ile birlikte, bu başlıkların büyük oranda ve ‘şimdilik’ masadan kalkmasını takiben, gündemin, yeniden ABD merkezli siyasi gelişmelere ve bunun da tarife gelişmeleri ile bütçe tarafına fokus olma şeklinde ilerleyeceğini değerlendirmiştik. Böyle de oluyor. Bu hafta, 9 Temmuz itibarıyla, tarifeler için getirilen ilk alarm noktasına ulaşmış olacağız. Mevcutta ticaret anlaşması imzalananlar, görüşmeleri devam edenler ve henüz ne aşamada olunduğuna dair hiçbir fikre sahip olunmayanlar gibi 3 ayrı grupta gelişmeler devam ediyor. Bununla birlikte, 4 Temmuz öncesinde Temsilciler Meclisi ve Senato’dan geçirilen vergi indirimlerini içerir paket ise, Başkan Trump’ın iç siyasete dair önemli bir kazanımı. Bardağın diğer tarafından baktığımızda ise, mali gelişmelerin yeniden tartışmaya açacağı tahviller konusu var. Öyle olmasa, kısa ve uzun vadeli tahvil faizlerinde 3 hafta aranın ardından ilk faiz yükselişleri takip edilmezdi. 2y vadelide +13bp, 10y vadelide ise +7bp ile kapanış yapmış ABD tahvillerini arkasına alarak yeni haftaya başlayan bir piyasa olduğunu belirtelim. Son olarak, ABD konuşurken, makro gelişmelere de kısaca değinmek gerek. Genel ekonomik gidişatta bir miktar zayıflık olduğu aşikar. Keza GSYH tarafındaki gelişmeler de bu düşünceyi destekliyor. Benzer şekilde, istihdam piyasası da zayıflıyor ve fakat korkulan ölçekte değil. Ancak, bunu derken, özel sektör istihdamındaki ivme kaybını da eklemek gerek. Nette piyasanın tüm bu gelişmelere tepkisi, Temmuz FOMC toplantısına dair düşük de olsa (%25) taşınan indirim beklentisini yılın son dilimine ötelemek oldu. Yine bu gelişme de yılın ikinci yarısının başlıkları arasında yer alıyor ve atlanmaması gerekiyor.
Yurt içinde ise genel fiyatlama koşullarındaki düzelme devam ediyor. Kuşkusuz en önemli belirleyici faktör, TCMB. Bugüne dek sıklıkla fonlama kompozisyonu ve maliyetine odaklanılmasının diğer her türlü tartışmanın ötesinde olduğunu dile getirmiştik. Zaman, bizleri haksız çıkarmadı. Bir ara öyle bir noktaya gelinmişti ki Haziran PPK toplantısında dahi faiz indirimi beklentileri mevcuttu. Bunları, iç dinamikleri ve mevcut politika setini tam olarak anlayamamanın getirdiği basit hatalar olarak görürken, Temmuz’a dair beklentilerin de geniş uçlu şekillenmesini ‘şimdilik’ yönetilebilir, gelecek haftalarda ise ‘yönetilmesi güç’ gelişmeler olarak değerlendirdiğimizi belirtelim. Bizim okumamız, ek sıkılaşma ne boyutta oldu ise, ilk etapta bunun geri alınması. Yıllık enflasyon geriliyor, bu da ‘matematiksel’ olarak TCMB’ye oyun alanı sağlıyor. Bu tespit, elbette doğru. Ancak, mevcut ‘inatçı sıkı duruş’ olmasa ve kur piyasası gelişmeleri kontrol altında ilerlemese, mal grubu fiyatlarındaki zayıflık yerini hizmetlerdeki yapışkanlık ve yüksek seyre çok rahatlıkla ve kısa sürede bırakabilir. İşte bu da madalyonun diğer yüzü. Son 1-2 haftaya dair içerisi için gördüğümüz en önemli fiyatlama dinamiği gelişmesi, ülke risk primi ve gecikmeli de olsa eurobond faizlerindeki gerileme. 10y vadeli USD cinsinden kağıdın faizinde kapanış seviyesi -34bp ile %7.19’a geriledi ki bu, 13 Aralık haftasından bu yana en düşük seviyeye işaret ediyor.
Net/net, doğru yolda, sabırla ilerliyoruz. Kabul, çok fazla gürültü ve dış faktör olmak arzusundaki gelişmeler var. Bunlar hep oldu, olacak da. Ancak, ‘sabır patikası’ korundukça, yarın, bugünden daha güzel olacak. Bunu, geçmişte deneyimlediğimizi çok iyi biliyoruz. Yan etkiler mi? Maalesef ki oluyor. Olmasının nedeni ise enflasyonun kontrolden çıkışına gösterilmiş öncelikle geç, devamında ise kademeli tepki.