Boğazın kapanma olasılığı veya tehdidi bile, gerçek bir kapanma olmaksızın küresel enerji piyasalarında anında ve ciddi bir etki yaratmaya yetmektedir.
Kısa süre önce başlayan ve 12 gün süren İsrail-İran savaşı sırasında Hürmüz Boğazı’nın İran tarafından kapatılabileceği olasılığı tüm dünyayı endişelendirdi. Sadece bir ülkenin kararının sonucu bütün dünyayı etkileyen Hürmüz Boğazı neden bu kadar önemliydi ve neden bu konu herkesi ilgilendiriyor? Konuyu bir de biz değerlendirmek istiyoruz.
Basra Körfezi'ni Umman Körfezi ve Hint Okyanusu'na bağlayan Hürmüz Boğazı, İran ve Umman arasında yer alır. En dar noktası yaklaşık 33-38,9 kilometre genişliğindedir ve boğazın sularının tamamı İran ve Umman'ın karasuları içinde yer alır. Diğer bir deyişle Hürmüz Boğazı’nda, uluslararası karasuları statüsünde alan bulunmamaktadır. Körfezin içinde yer alan adalar nedeniyle gemiler üçer kilometre genişliğinde gidiş-dönüş yolunu kullanmak zorundadır. Doğal olarak bu durum, gemilerin güvenli geçişi için çok önemlidir. Boğaz, ABD Enerji Bilgi İdaresi (EIA) tarafından 'dünyanın en önemli petrol geçiş noktası' olarak tanımlanır. Bu açıklamalar, Hürmüz Boğazı’nın ne kadar stratejik nitelikte olduğunu göstermektedir.
Dünyanın en önemli petrol geçiş noktası
Hürmüz Boğazı, 2024 yılında günlük ortalama 20 milyon varil petrol akışıyla küresel petrol tüketiminin yaklaşık %20'sini oluşturmuştur. Yine, doğalgazda (LNG) bu oran, %20’yi aşmaktadır. Sadece bu iki veri bile Hürmüz Boğazı’nın dünyanın en önemli petrol geçiş noktası olduğunun kanıtı niteliğindedir. Bu oranlar dikkate alındığında, boğazdaki trafiğin durması halinde petrol fiyatlarında varil başına 25 ila 50 dolar düzeyinde bir artış yaşanabileceği hesaplanmaktadır.
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt, Irak ve İran petrol ihracatlarında bu boğazı kullanıyor. Haritadan da görüleceği üzere, bölgede bulunan petrol ihracatçısı ülkelerin çoğunun başka bir alternatifi de yok. Basra Körfezi’ndeki petrol sahalarından çıkarılan ham petrol ve rafine ürünlerin önemli bir bölümü dünya pazarlarına yalnızca Hürmüz Boğazı’ndan geçerek ulaşabiliyor.
En çok Çin etkilenir
Hürmüz boğazından geçen fosil yakıtların alıcılarının başında Çin, Hindistan, Japonya ve Güney Kore gibi Asya ülkeleri geliyor. Bu ülkelerin payı, akışın %70'ini oluşturuyor. ABD Enerji Enformasyon Dairesi (EIA) verilerine göre, 2024 yılında Hürmüz Boğazı’ndan geçen ham petrolün %84’ü, sıvılaştırılmış doğal gazın ise %83’ü Asya pazarlarına gidiyor.
Konuyu Çin penceresinden incelediğimizde, en büyük etkinin bu ülke üzerinde olacağı bir gerçek. Çin’in yaptığı petrol ithalatının %45’i Hürmüz Boğazı’ndan geçiyor. Olası bir trafik durması durumunda taşıma maliyetlerinin %40 artacağı hesaplanıyor.
Öte yandan bölgeden gönderilen petrol ve LNG, başta Çin olmak üzere Asya ülkelerinin de en önemli enerji kaynağı olduğu için, fiyat artışının domino etkisinin Çin üzerinden tüm dünyaya yayılma olasılığı da yüksek.
Ukrayna krizi sonrasında Avrupa’da zaten enerji fiyatları arttı. Hürmüz Boğazı krizi aynı bağlamda Avrupa’yı olumsuz etkileyecektir. Elbette bu olasılığın kazananı da olacak. Bunlar, Hürmüz Boğazına bağımlı olmayan petrol üreticisi ülkeler ki bu ülkelerin başında da Rusya geliyor.
Geçmişte neler yaşandı?
Hürmüz Boğazı, küresel enerji güvenliği için vazgeçilmez bir arterdir ve maalesef bu hacimli enerji akışını sağlayabilecek çok az alternatif bulunmaktadır.
Boğazın stratejik önemi tarih boyunca devam etmiştir. 16. yüzyılda Portekizliler ve Osmanlılar arasında bölgenin ticaret yollarını ele geçirme mücadelesi yaşanmış, Hürmüz Kalesi ticaret ve askeri konumlanma açısından kilit bir nokta olmuştur. Bu tarihi çatışmalar, boğazın her zaman küresel güç mücadelesinin merkezinde yer aldığını kanıtlamaktadır.
1973 petrol ambargosu, 1979 İran Devrimi, 1980-1988 İran-Irak Savaşı (Tanker Savaşı) ve 1990-91 Körfez Savaşı gibi olaylar, boğazın jeopolitik hassasiyetini ve küresel enerji piyasaları üzerindeki doğrudan etkisini defalarca ortaya koymuştur. Özellikle Tanker Savaşı sırasında ticari gemilere yönelik saldırılar, sigorta oranlarını %200 artırmış ve petrol fiyatlarını %25 yükseltmiştir. Bu durum boğazdaki istikrarsızlığın küresel ekonomiye olan etkisini somutlaştırmıştır.
Hürmüz Boğazı'nın tarihinde yaşanan her büyük jeopolitik gerilim, küresel petrol fiyatlarında kayda değer artışlara yol açmıştır. Ancak, tüm bu olaylara rağmen boğaz, fiilen hiçbir zaman tamamen kapatılmamıştır. Bu durum, piyasalarda yaşanan fiyat yükselişlerinin büyük ölçüde "tehdit fiyatlaması" kaynaklı olduğunu göstermektedir. Yani, boğazın kapanma olasılığı veya tehdidi bile, gerçek bir kapanma olmaksızın küresel enerji piyasalarında anında ve ciddi bir etki yaratmaya yetmektedir.
Türkiye nasıl etkilenir?
En sonda söyleyeceğimizi en başta söylersek, ülkemiz petrol fakiridir ve ithalatımızın içindeki en büyük pay enerji ithalatıdır. Doğal olarak enerji piyasasında ortaya çıkan her türlü fiyat artışı Türkiye ekonomisine eksi bakiye olarak yazılacaktır.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre Türkiye, 2024 yılında enerjiye, 65,6 milyar dolar ödedi. Her ne kadar 69 milyar 113 milyon dolar olan 2023 yılı ithalat miktarından %5,1 azalmışsa da enerji ithalatının ülkemize büyük bir yük getirdiği bir gerçektir. Enerji ithalatımızın Hürmüz Boğazı’na bağımlı olmamasının arz güvenliği açısından bir avantaj olduğunu söyleyebiliriz. Ancak, enerji ithalatında fiyatın ani ve fahiş yükselmesinin getirdiği maliyetin yönetilemez bir büyüklüğe ulaşacağı olasılığını da göz ardı etmemek gerekir.