Beyaz adam dünyayı uçurumun eşiğine getirdikten sonra geri dönmek için “neler yapılmalı”yı konuşmaya başladı. Ancak, hâlâ fikir birliğine ulaşabilmiş değil.
Aylardır gündem konusu olan 7552 sayılı İklim Kanunu nihayet yürürlüğe girdi. Dünyanın dedelerimizin mirası değil çocuklarımızın emaneti olduğu bilincinde olan, bu dünyayı paylaşan tüm bireyler olarak yaşanabilir bir dünyada yaşamak istiyoruz. 7552 sayılı İklim Kanunu bu yönüyle hepimizi ilgilendiriyor.
1786-1866 yıllarında yaşamış olan Kızılderili Şefi Seattle; "Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık tutulduğunda; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak!” demişti. Belki de çevreyi anlatan en güzel cümledir. Ama beyaz adam dünyayı uçurumun eşiğine getirdikten sonra geri dönmek için “neler yapılmalı”yı konuşmaya başladı. Ancak, hâlâ fikir birliğine ulaşabilmiş değil. Bunun en güzel göstergesi, dünyayı en çok mahveden şeyin savaş olduğunu bile bile silahlanma konusundaki çılgınca yarışın günümüzde daha da artmış olmasıdır.
İklim Kanunu daha yaşanabilir bir dünya için neler yapılmalı cümlesinin hukuki metnidir. Doğal olarak insan ihtiyaçlarını ve konjonktürel yapıyı göz ardı etmeden bu sürecin nasıl yönetileceğini düzenlemeyi amaçlar.
İklim Kanunu’nun genel gerekçesi
İklim değişikliği küresel bir tehdit olarak tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkisini artarak göstermektedir. Bu durum, ülkelerin alışkanlıklarını ve önceliklerini ekonomik, sosyal ve hukuksal açıdan değiştirmektedir. Yeni kavramlar ve yeni anlayışlarla iklim değişikliği yeni bir boyut kazanmaktadır.
Ülkemiz; Akdeniz havzasında yer alması, coğrafi konumu ve gelişmekte olan ülke seviyesinde olması nedenleriyle iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkeler arasında yer almaktadır. Bu sebeple düşük karbon ekonomisine geçiş, sera gazı emisyonlarına sebep olan tüm sektörlerde yeşil dönüşümün sağlanması ile iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum kapasitesinin artırılması önem arz etmektedir. Kuraklık, afet, gıda güvenliği, olağanüstü hava olayları gibi etkilerin giderek artarak varoluşsal tehdit oluşturması, iklim değişikliğiyle mücadele noktasında geç kalınmamasını gerekli kılmaktadır.
İklim değişikliğiyle yapılan mücadelenin somut adımlarını; iklim değişikliğinin neden olduğu afetlerin önlenmesi, bu alandaki iş birliklerinin güçlendirilmesi, kayıp ve zararların giderilmesi ve bunların iklim değişikliğinin neden olduğu adaletsizliği ortadan kaldıracak şekilde gerçekleştirilmesi olarak sıralamak mümkündür.
İklim değişikliğinin de etkisiyle değişen ve dönüşen dünyada, bu dönüşümün aynı zamanda fırsatlar sunduğu ve bazı sektörlerde olumlu etkiler yaratabileceği gerçeği de göz ardı edilmemelidir.
Uluslararası sorumluluk
Türkiye, 2004 yılında BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine (BMİDÇS), 2021 yılında ise Paris Anlaşmasına da taraf olmuştur. Bu anlaşmalar uyarınca; 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi konulmuş, ardından küresel iklim değişikliği ve ozon tabakasının incelmesi ile ilgili tedbirlerin alınmasına ve yeşil kalkınmaya yönelik plan, politika ve stratejilerin belirlenmesine ilişkin ulusal ve uluslararası çalışmaları yapmak, gerekli müzakereleri gerçekleştirmek ve diğer kurum ve kuruluşlarla koordinasyonu sağlamak üzere Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bağlı İklim Değişikliği Başkanlığı kurulmuştur.
Başkanlığın kurulmasının ardından, mücadeleye ilişkin somut hedeflerin yer aldığı Ulusal Katkı Beyanı, iklim değişikliği azaltım stratejisi ve eylem planı, iklim değişikliği uyum stratejisi ve eylem planı ile uzun dönemli iklim stratejisi hazırlanmıştır. İklim Kanunu, bu eylemlerin izlenmesi, toplum tarafından benimsenmesi ve uygulamaların iyileştirilmesi, uluslararası sözleşmelerin iç hukukumuza aktarılması ve en önemlisi iklim değişikliği ile mücadelenin bir an önce yasal zemine oturtulmasına ilişkin hukuki altyapıyı oluşturmaktadır.
Neler düzenlendi?
7552 sayılı İklim Kanunu’yla yapılan düzenlemeleri kategorilerde sıralamak mümkündür:
1- Tüm kurum ve kuruluşlar ile gerçek ve tüzel kişilerin (yani toplumun tüm kesimlerinin), iklim değişikliği ile mücadelede azaltım ve uyum hedeflerinin gerçekleştirilmesi için alınacak tedbirlere ve yapılan düzenlemelere uymakla yükümlü olduması.
2- Yenilenebilir enerji ve temiz teknolojilerin kullanımının artırılması.
3- Ormanlar ve diğer ekosistemler vasıtasıyla karbonu emerek atmosferden uzaklaştıran yutak alanların ve korunan alanların artırılması.
4- Sera gazı emisyonlarına ilişkin tahsisatların alınıp satılmasına ilişkin Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) oluşturulması ve belirlenen işletmelerin sera gazı emisyon izni almalarının zorunlu hâle getirilmesi.
5- Belirlenen çevresel hedefler doğrultusunda iklim değişikliği ile mücadeleye katkı sağlayan ekonomik faaliyetlere ilişkin sınıflandırma sistemleri olan Türkiye Yeşil Taksonomisinin uygulamasının hayata geçirilmesi.
6- Avrupa Birliği uygulamasına paralel olarak, ithal malların sera gazı emisyonlarının yönetimi mekanizması olan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasının (SKDM) kurulması.
7- Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sekretaryasına sunulan sera gazı emisyonlarının, Ulusal Katkı Beyanı ile net sıfır emisyon hedefi kapsamında strateji ve eylem planları doğrultusunda azaltılması.
8- Çevresel sürdürülebilirlik ilkesi doğrultusunda doğal kaynakların korunması ve sürdürülebilir yönetimi teşvik etmek amacıyla toplumun iklim değişikliğine uyum kapasitesini artıracak eğitim ve farkındalık programlarının geliştirilmesi.
- Yerel yönetimlerin ve özel sektörün iklim değişikliğiyle mücadeleye dair sorumluluklarının daha net hâle getirilerek tüm paydaşların iş birliği içinde hareket etmelerinin sağlanması.
- Sera gazı emisyonlarının azaltılması ve iklim değişikliğine uyum faaliyetlerine ilişkin ilerlemelerin yıllık olarak takip edilmesi.
- Sera gazı emisyonlarının takibine ilişkin yasaklara veya sınırlamalara aykırı davrananlara uygulanacak idari yaptırımların belirlenmesi.