Hükümetin düşük enflasyon söylemine karşın kamu borçlanma faizleri yükseliyor; bu yüksek reel faizin faturası reel kesime çıkıyor. Reel kesimin finansal varlıkları artmasına rağmen borçları daha hızlı yükseliyor; şirketler net borçlu durumda.
Bütün ülke yarın ki Merkez Bankası faiz kararına kilitlenmiş durumda? Merkez Bankası’nın faizleri indireceği hususu kesin gibi de ne kadar indireceği yönünde tahminler yapılıyor. 100 ile 200 puan arasında indirim yapılacağı tahminleri havada uçuşuyor.
Faiz kararının bu kadar piyasaları ilgilendirmesi anlaşılabilir.
Paradan para kazananlar, yabancı yerleşikler, bıyıklı yabancılar, telefonla piyasaları takip edenler, kısacası üretimden değil ama bölüşümden en büyük payı alanlar için konu önemli. Dünyada paradan para kazanılan ender birkaç ülkeden biri Türkiye…
Hükümet orta vadede tek haneli ve hatta yüzde 5 enflasyon hedefini ağzına sakız etmiş; ama bir türlü bu orta vade gelmiyor. Tüm OVP metinlerinden ve hükümet yetkililerinin ağzından düşmüyor. Adeta çölde bir serap misali…
Oysa Hazine ve Maliye Bakanı’nın orkestra şefi olarak yönettiği kamu borçlanmaları tam gaz devam ediyor, hem de çok haneli ve katmerli!...
Düşünebiliyor musunuz, tek haneli ve hatta yüzde 5 enflasyon masalı sürdürülürken; Hükümetin borçlanma faizleri tam gaz devam ediyor. Şunu anlamak mümkün değil, 10 yıl vadeli devlet tahvillerinin yıllık faizi yüzde 30’un, 5 yıl vadeli devlet tahvillerinin faizi yüzde 35’in ve 2 yıl vadeli devlet tahvillerinin faizi şimdilerde yüzde 38’in üzerinde. Korkunç yüksek oranlı bir reel faiz yukarıda söylediğimiz mutlu azınlık için veriliyor.
Oysa bu döngüden zarar gören reel kesim. Zira reel kesimin Türk Lirası veya döviz kaynağı yok ki bu keyifli çarka girebilsin, parasından para kazanabilsin. Hatta parası olmadığı için de sürekli kaynak arayışı içerisinde. Ancak bu noktada da bankalar tarafından kendisine tahsis edilebilen uygun maliyetli kaynak yok.
Aslında reel sektörün enflasyon karşısındaki refleksleri ile finansal varlık ve yükümlülükleri bu çarpıklığı ortaya sergiliyor.
Merkez Bankası’nın 8 Kasım 2025 tarihinde yayımlanan dördüncü Enflasyon Raporu’na göre reel sektörün fiyatlama davranışlarını belirleyen faktörler üç başlıkta toplanıyor:
- Maliyetler
- Talep koşulları
- Gelecek enflasyon beklentisi.
Anılan enflasyon raporunda;
- Maliyet baskısı altında fiyat artışı öngören firmaların oranının giderek azaldığı, artık üretici fiyatlarının yatay seyretmeye başladığı,
- Talep koşullarının giderek zayıflamaya devam ettiği ve dezenflasyon programına inancın arttığı,
- Dolayısıyla reel sektör fiyatlama davranışlarının geçmiş ataletten uzaklaştığı, nitekim gelecek enflasyon beklentisindeki düşüşün bunu kanıtladığı,
belirtiliyor.
Ancak reel sektörün mali tablolarının bu düşüncelerini ya da değerlendirmediğini ortaya koyuyor.
Yakın tarihte yayımlanan Merkez Bankası’nın Kasım 2025 Finansal İstikrar Raporu’nda yer alan reel kesimin finansal varlıkları ve yükümlülükleri ile ilgili görüntü daha farklı.
Şöyle ki; reel kesimin finansal varlıkları ya da menkul değerleri, finansal yükümlülüklerinin yani borçlarının altında. Yani net olarak reel kesim ekside. Yani Eylül 2025 ayı itibariyle reel kesimin varlıkları 10 trilyon 437 milyar lira, buna karşın aynı tarih itibariyle yükümlülükleri ya da borçları 19 trilyon 552 milyar lira.
Reel kesimin Eylül 2024 tarihi itibariyle finansal varlıkları 6 trilyon 792 milyar lira. Bu varlıkların 3,1 trilyon lirası Türk Lirası cinsi mevduat, 2,2 trilyon lirası ise yabancı para cinsi (ABD Doları) mevduat. Bu arada 842 milyar lira da fon hesaplarına ait. Söz konusu finansal varlıklar Eylül 2025 ayı itibariyle 10 trilyon 437 milyar liraya yükselmiş. Yani varlıklar yüzde 53,7 artmış.
Oysa reel kesimin Eylül 2024 tarihi itibariyle finansal yükümlülükleri 13 trilyon 833 milyar lira. Bu yükümlülüklerin toplamda 10,5 trilyon lirası yurt içi kredilere ait olup bunun da 5.6 trilyon lirası Türk Lirası cinsi ve 4,9 trilyon lirası da yabancı para cinsi. Öte yandan yurt dışı kredilerin tutarı 3,3 trilyon lira. Söz konusu finansal yükümlülükler ise, yukarıda belirttiğimiz üzere Eylül 2025 ayı itibariyle 19 trilyon 552 milyar lira. Yani yükümlülükler de yüzde 41,3 yükselmiş.
Açıkçası reel kesimin finansal borçları ya da yükümlülükleri, finansal varlıklarının üzerinde.
Dolayısıyla hükümetin dezenflasyon programı reel kesimi vuruyor da reel kesim bu olgunun farkında mı emin değiliz.