Piyasalarda bu hafta gözler Merkez Bankası’na çevrilmiş durumda. Beklenti, Perşembe günü yapılacak toplantıda faiz indirim sürecinin başlayacağı yönünde. Böyle bir kararın gelmesi, hisse senedi piyasalarına da yeni bir hareketlilik kazandırabilir. Çünkü düşük faiz, yatırımcıları alternatif getiri arayışına iterken, hisse senetleri de daha cazip hale geliyor. Ancak herkes borsada hisse seçmek, zamanlama yapmak ya da ekran başında şirket takibi yapmak istemeyebilir. Bu noktada devreye hisse senedi fonları giriyor.
Bu fonlar, yatırımcı adına şirket seçimini, portföy dağılımını ve risk yönetimini profesyonel fon yöneticilerine bırakma imkanı sunuyor. Yani yatırımcı için hem zaman hem de bilgi avantajı anlamına geliyor. Fakat burada da dikkat edilmesi gereken bir detay var: Her hisse fonu aynı değil. İçeriği, riski ve getiri potansiyeli birbirinden oldukça farklı.
Her fon aynı değildir: Stratejiye göre farklar büyük
Piyasada “hisse senedi fonu” genel başlığı altında yer alsalar da, bu fonların izlediği strateji, yatırım evreni ve risk profili birbirinden oldukça farklılık gösteriyor. Kimi fonlar büyük ölçekli, temettü verimliliği yüksek ve BIST30 endeksine dahil şirketleri tercih ederken; bazıları orta ve küçük ölçekli, potansiyel taşıyan ama dalgalanma riski daha yüksek hisselere yatırım yapıyor. Dolayısıyla bir fonu tercih ederken yalnızca getirisine ya da son bir yıllık performansına değil, içeriğine, yönetsel tercihine ve risk alma kapasitesine de dikkat etmek gerekiyor.
Örneğin, Ak Portföy AK3, Garanti Portföy GHS, Oyak Portföy OHB, İş Portföy IHK ve Inveo Portföy GAF gibi fonlar, daha çok BIST30’da yer alan, güçlü bilanço yapısına sahip, likit ve temettü geliri yüksek şirketlere yatırım yapıyor. Bu fonlar, görece daha düşük oynaklıkla uzun vadeli getiri arayan yatırımcılar için uygun olabilir. Diğer yandan, MT Portföy MTH, Aktif Portföy ASJ, Albatross Portföy HVZ ve Hedef Portföy NNF gibi fonlar ise hem büyük hem de orta ölçekli şirketleri bir arada barındırarak portföyde denge kurmayı hedefliyor.
BIST100 dışındaki şirketlere yoğunlaşan fonlarda ise daha yüksek volatiliteye karşın uzun vadeli büyüme potansiyeli aranıyor. GlobalMD Portföy EC2, Inveo Portföy GMR, Strateji Portföy ST1 ve Piramit Portföy PHI gibi fonlar bu kategoriye örnek gösterilebilir. Bu nedenle yatırımcıların kendi risk iştahına, yatırım vadesine ve beklentilerine uygun fonları seçmesi büyük önem taşıyor. Dengeli bir portföy için 3 türdeki fondan da değerlendirmek bir alternatif olabilir.
Borsada temalar değişir, fonlar uyum sağlar mı?
Son dönemde faiz indirimi beklentisiyle birlikte bankacılık hisselerinde güçlü bir yükseliş yaşanırken, Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları (GYO) da dikkat çeken bir başka tema oldu. Ancak piyasada hiçbir tema sonsuza kadar parlamaz. Bugünün yıldızı olan sektör, yarın geri planda kalabilir. Bu yüzden temalara körü körüne bağlı kalmak değil, değişime hızlı adapte olabilen yapılar tercih etmek önemli.
Burada da aktif yönetilen fonlar devreye giriyor, yani fon yöneticisinin piyasadaki değişime göre hisseler arası geçiş yapabildiği, tematik dalgalanmalara hızlı refleks verebildiği fonlar. Bu tür fonlar portföylerinde tema ve hisse bazlı değişiklik yapar ve esneklik kazandırır.
Yatırımcı ne yapmalı?
Portföy oluştururken şu üç noktaya dikkat etmek faydalı olabilir:
- Sektör Rotasyonu Takibi: Bugün bankacılık ve GYO öne çıkıyor olabilir ama yarın ulaştırma, sanayi ya da teknoloji firmaları öne geçebilir. Fon tercihlerinde bu geçişleri yakalayabilenleri tercih edin.
- Aktif Yönetimi Olan Fonları Seçin: Sektör takibi, bilanço analizi sizin işiniz değilse; bu işi sizin yerinize yapan aktif yönetimli fonları seçmek zaman ve bilgi tasarrufu sağlar.
- Tek Sepete Koymayın: Yüksek getirili fonlar cazip gelebilir ama dalgalanma riskini unutmadan, yanında daha istikrarlı ve defansif fonları da bulundurarak dengeli bir portföy kurmak gerekir.
Son söz: Esnek olan ayakta kalır
Borsa İstanbul’un en temel kuralı şu: hiçbir tema sonsuza kadar sürmez. Bu nedenle yatırımcıların bugünün fırsatlarını değerlendirirken, yarının risklerine karşı da hazırlıklı olması gerekiyor. Hem tematik fonlar hem aktif yönetimli fonlar bu dönemde öne çıkıyor. Ama seçim yaparken fonun geçmiş performansından çok, içeriği ve stratejisine bakmak şart. Profesyonel yönetim, çeşitlendirme ve esneklik, bu dönemin kilit kavramları olacak gibi görünüyor.