Başka toplumların deneyimlerinden yola çıkacak olursak, bir örgüt silahları bıraksa bile, bazıları bırakmamakta ve tüm barış sürecini tehlikeye atmaktadırlar.
Sanıyorum hepimiz zamanında bir Sovyet liderinin dile getirdiği Rus atasözünü hatırlıyoruz: “Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir.” Bu atasözünün hangi bağlamda dile getirildiğini hatırlamak kolay olmasa da birçok durumda kullanılabileceği aşikar. Dolayısıyla, Türk hükümetinin ülkeyi uzun süreler meşgul eden terörü sona erdirme deneyinde de kullanılması uygun düşebilir.
Türk hükümeti PKK’nın hapiste yatan kurucu liderini ikna ederek, terör örgütünün silahlarını bırakması, kendini feshetmesi ve amaçlarını gerçekleştirmek için olağan siyasete yönelmesini sağlamış gözüküyor. Görünüşe göre, Öcalan hâlâ örgütü denetleyecek güce sahip bulunmakta, örgütün kendini feshetmesini isteyebilmekte, sözünün dinleneceğine güvenmektedir. Örgütün silahlı gücü başkanlarına itaat kararını hemen almasa da sonunda karara uyacağını ilan etmiştir.
Kimse Türk hükümetinin silahlı mücadeleyi bitirmesi için Öcalan’ı nasıl ikna ettiğini bilmemektedir. Birçok gözlemci, hükümetin yaptığı davetin bir parçası olarak Öcalan’a herhangi bir vaatte bulunup bulunmadığından bihaberdir. Türk hükümeti kimseyle müzakere yapmadığını, silahlı mücadeleden vazgeçme ve örgütü feshetmek kararının tek taraflı olduğunu ileri sürmektedir. Bunun ötesinde, eğer verilen sözler tutulmazsa, hükümetin gereken her türlü tedbiri alacağını da ilan etmektedir. Buna karşılık, çoğu gözlemci PKK’nın hiç bir karşılık beklemeden ödünler vereceğine inanmakta güçlük çekiyor. Tabii, PKK’nın yazılı veya sözlü ifade edilmeyen bekleyişlerle hareket ettiği de düşünülebilir.
Provokasyon endişesi
Geçen hafta içinde Kuzey Irak’ın pek bilinmeyen bir bölgesinde bazı PKK liderleri merasimle silahlarını yaktılar. Açıklamalara göre, PKK’nın silahlı kadrosu silahlarını yetkililere teslim edecekler. Yetkililerin, aralarında Türk görevlilerin de yer almasına rağmen, Türk devletinin görevlisi olmadıkları anlaşılıyor. Gerek Türk gerek PKK yetkilileri başkalarının süreci bozmak için provokasyonlara başvuracaklarından endişe duyuyorlar ve böyle bir olasılığı engellemeye çalışıyorlar.
Ben Türkiye’de iç barışın ve daha genel olarak da bölgede barışın sağlanmasına katkıda bulunacak bu girişimde üç ciddi problem görüyorum. İlk olarak, ülke dışında Kürtlerin daha özerk bir yönetime sahip olmasını savunan çok sayıda örgüt var. Türkiye bu örgütlerin hepsinin PKK ile bağlantılı olduğunu düşünüyor ama örgütler böyle bir bağlantıyı reddetmekten öteye PKK eylem ve kararlarının kendilerini bağlamadığını söylüyorlar. Bu örgütler silahlı mücadeleye devam etmekte, hatta mücadelelerini Türkiye topraklarında da yürütmekte ısrar edebilirler. Böyle bir durumda PKK’nın kendini feshettiğini ileri sürmesi işi daha da karmaşık hale getirecektir. Türkiye birçok ülkenin PKK’yı bir terör örgütü olarak ilan etmesini sağlamıştı. Şimdi PKK teorik olarak ortadan kalktığına göre, Türkiye başka örgütlerin terör örgütü olarak ilan edilmesini sağlamak için tekrardan uğraşacaktır. Diğer ülkeler genelde Türkiye’den gelen talepleri yanıtlamakta, belki de Türkiye’yi yeterince demokratik bulmadıkları için, ağırdan aldıklarından ülkemiz yeniden can sıkıcı bir süreç yaşayabilir.
İkinci olarak, PKK gerek Türk gerek Orta Doğu siyasetinde bir takım yabancı aktörler tarafından kullanılmaktaydı. İlginçtir ki, “silahlara veda” törenine katılanlar arasında, örgütün faaliyetlerini finanse etmek için zorla para toplayan ve uyuşturucu ticareti yapan bazı kişilerin Fransa ve Almanya tarafından himaye edilmeleri söz konusu olduğu biliniyor. Türk hükümeti, ilgili hükümetlere bu kişilerin suçlu olduklarını kanıtlayan belgeler sunmuş fakat dostlarımız belgeleri görmezden gelmişlerdi. Belki daha da cesaret kırıcı olarak, kısa bir süre önce Alman hükümeti bir Türk konsolosluğu çalışanı ile Türkiye kökenli bir kişiyi PKK’ya bağış yapanları tespit ettikleri için casusluk iddiasıyla tutuklamıştı. Dolayısıyla, karşımızdaki önemli sorun Türkiye’nin dostlarının PKK’nın kendini feshetmesini kabul edip etmeyecekleri, daha doğrusu PKK benzeri örgütlerin ülkemizin toprak bütünlüğüne meydan okumasına, bölgesinin lideri olarak sivrilmesine ve PKK derdinden kurtularak kaynaklarını başka dış girişimlerde kullanmasına ne oranda olumlu yaklaşacaklarıdır.
Çok titiz davranmak gerekiyor
Üçüncü olarak, başka toplumların deneyimlerinden yola çıkacak olursak, bir örgüt silahları bıraksa bile, bazıları bırakmamakta ve tüm barış sürecini tehlikeye atmaktadırlar. Özellikle silahlı kadroların çoğunun sivil hayatta kendilerine makul gelir sağlayacak becerilerle donatılmamış olmaları barışı inşa etmek isteyenlerin mutlaka hesaba katmaları gereken bir gerçektir.
Halihazırda izlenen yolun cehenneme çıkması şüphesiz istenmiyor. Ancak, yolun cehenneme gitmemesi için çok titiz davranmak gerekmektedir, çünkü biliyoruz ki cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir.