Doların yerine başka bir birim koyma girişimini temsil eden BRICS gibi girişimler bu amaçlarında yeterince başarılı olma vaadi sergilemiyor, doların egemenliği süreceğe benziyor.
ABD’nin İkinci Dünya Savaşı sonrası kurduğu ve Batı Avrupa’yı ortak ettiği dünya düzeninin artık sürdürülemeyeceği konusunda herkes anlaşıyor. Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve SSCB’nin uluslararası sistemden çekilmesinden sonra kısa bir süre ABD’nin tek kutuplu bir dünyada egemen olacağı düşünüldüyse de bu rüya çok çabuk sona erdi. İki kutuplu sistem sona erince, bu sistemde Amerika’nın liderliğini kabul eden ülkeler her zaman Amerika ile uyumlu olmayan kendi çıkarlarını izlemeye koyuldular. İkinci olarak da Çin beklenmedik bir süratle yükselmeye başladı ve Amerika’nın tek başına uluslararası sisteme egemen olamayacağını gösterdi.
Amerika’nın kurduğu düzen ne gibi güçlüklerle karşı karşıya kaldı? Hatırlanacağı gibi, savaş sonrası dünyanın siyasal düzenini koruyacak kuruluş olarak Birleşmiş Milletler (BM) düşünülmüştü. Örgütün merkezinin New York’ta olması bile, bunun Amerika’nın egemenliği altında olmasının tasarlandığına işaret ediyor. Ancak örgüt pek tasarlandığı gibi işlemedi. Bir yandan Sovyetler ve dostları, diğer yandan sömürge olmaktan yeni kurtulan ülkeler, Amerika’nın istediği siyasetleri desteklemediler. Buna karşılık, örgütün Güvenlik Konseyi’nin denetimi altında işlemesi öngörüldüğünden, burada ABD vetosunu kullanarak örgütü iş yapamaz hale getirebiliyordu. Tabii Çin ve SSCB de aynı hakka sahip olup, onlar da işlerine gelmeyen bir konu gündeme gelince vetolarını kullanıyorlardı. Bunun sonucunu tahmin etmek zor değildir: Büyük devletlerin çıkarını ilgilendiren herhangi bir konuda BM’yi konunun dışında bırakmak mümkündü. Böylelikle, BM ancak Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerinin üzerinde anlaşabildikleri konularda faaliyet gösterebilen etkisi mahdut bir kuruluşa dönüştü.
BM, giderek etkisiz ve işlevsiz bir kuruma dönüşüyor
Halihazırda BM’nin iş görme biçimini değiştirmek gerektiğine ilişkin talepler yoğunlaşmaktaysa da uygulamaların değişmesi neredeyse olanaksızdır çünkü Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri kendi çıkarları aleyhine olan herhangi bir değişimi kabul etmek istememektedirler. BM’nin iş görme biçiminde değişiklik yapmanın ilginç bir boyutu da Amerika’ya rakip olarak yükseldiği söylenen Çin’in de veto hakkını korumak istemesi, bu konuda değişikliğe karşı son derece isteksiz davranmasıdır. Dünyanın önde gelen ülkeleri BM’de ıslahat yapmak yerine küresel sorunlarla ilgilenmek için G-6, G-7, G-20 veya Şanghay İşbirliği Örgütü gibi başka örgütler kurmaya yönelmişlerdir. BM ise giderek etkisiz ve işlevsiz bir kuruma dönüşmektedir.
Savaş sonrasında ABD “Hür Dünya” adını verdiği dünya kesiminin ekonomilerinin içinde faaliyet göstereceği bir örgütsel çerçeve de oluşturdu. IMF (Uluslararası Para Fonu) üye ülkelerin paralarının diğer paralar karşısındaki değerinin istikrarlı olmasını, böylece ticarete engel teşkil etmemesini sağlayacaktı. IBRD ya da bilinen adıyla Dünya Bankası, sermayeye dayalı iktisadi büyümeye destek için altyapı yatırımlarına kredi verecekti. Dünya Ticaret Örgütü ise ticareti etkileyen gümrük vergileri ve miktar kısıtlamalarını standartlaştırıp asgariye indirerek üyeler arasında ticaretin artmasını sağlayacaktı. Ancak bu örgütün kurulması pek kolay olmadı. Her ülke ihracat yaparak kalkınmasını gerçekleştirmek isterken, kendi piyasasını da yüksek vergilerle korumak istiyordu. Sonuçta, amaca ulaşmak için önce uzun müzakereler sonucu varılan anlaşmalar yapıldı (GATT). Dünya Ticaret Örgütü’nün kurulması ise ancak Soğuk Savaş’ın da sona ermesinden sonra gerçekleşti.
Savaş sonrası kurduğu düzen Amerika’nın iktisadi çıkarlarına iyi hizmet etti. Dolar uluslararası ödemelerin başlıca aracı oldu. ABD uluslararası sistemi dolarla besledi. Bu dolarların bir bölümü Amerika’ya talep olarak geri bile dönmedi. Dolar transfer işlemlerini Amerikan bankaları gerçekleştirdi. Kâr etmenin yanında, bu bankalar ülkelerine küresel dolar hareketlerini izleme kabiliyeti kazandırdılar. Kimin kime ne kadar para gönderdiğini izleyebildiler. Ayrıca, ABD para hareketlerini denetleme, istediği transferi yapmama, paraya el koyma gibi imkanlara da kavuştu. Doların yerine başka bir birim koyma girişimini temsil eden BRICS gibi girişimler bu amaçlarında yeterince başarılı olma vaadi sergilemiyor, doların egemenliği süreceğe benziyor.
Değişimler büyük çatışmalar sonrasında gerçekleşmiştir
Dünya siyasi ve iktisadi düzeninin değişmesi gerektiği sık sık dile getiriliyor. Buna karşılık, mevcut sistemden fayda sağlayanlar değişime karşı direniyorlar. Tarihe baktığımızda kilisenin siyasal gücünün kırılması (Otuz Yıl Savaşları 1618-1648), çok uluslu imparatorlukların sona ermesi (Birinci Dünya Savaşı), sömürgeciliğin sonu (İkinci Dünya savaşı) gibi değişimler büyük çatışmalar sonrasında gerçekleşmiştir. Günümüz gibi nükleeer silahların da yaygınlaştığı bir dönemde uluslararası düzende değişikliğin bir çatışma sonrası değil, barışçıl yoldan gerçekleşmesini ümit edelim.