Türk-Amerikan ilişkilerinde çok sayıda sorun hüküm sürmeye devam edecektir. Erdoğan’ın Beyaz Saray’da sergilediği uyumlu hava, bunu değiştirmez.
Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Beyaz Saray’ı ziyaretinin ne oranda başarılı olduğuna ilişkin tartışmalar devam edeceğe benzer. Nelerin konuşulduğu, tarafların hangi konularda taahhütte bulunduğu kamuya tamamen açıklanmadığı sürece tartışmaların sürmesini bekleyebiliriz. Görünüşe göre Erdoğan bazı somut vaatlerde bulunmuştur ama karşılığında neler elde ettiği bilinmemektedir. Cumhurbaşkanının partisi olayı büyük bir başarı diye duyururken muhalefet büyük bir başarısızlık olarak niteliyor. Türkiye’nin verdikleri daha iyi biliniyor, karşılığında elde ettikleri ise spekülasyona açık. Trump’ın ne yapacağı kestirilemeyen ve düşüncesine uymayan gelişmelerden haberdar olunca fikrini hızla değiştiren biri olması, yorum yapmayı daha da zorlaştırıyor.
ABD, Çin’e karşı Pakistan ile iş birliği yapmak istiyor
İktidar partisi mensupları, Trump’ın bütün dünya liderlerini Beyaz Saray’da ağırlayacak vakte sahip olmadığına, Erdoğan’ın resmi konuk olarak davet edildiğine, Amerikan başkanıyla bir hayli vakit geçirdiğine ve Blair House’da konuk edildiğine işaret ederek, liderlerinin dünya liderliğinin tescil edildiğini ileri sürüyorlar. Şunu biliyoruz ki, bazı dünya liderleri hemen her zaman Beyaz Saray’a kolayca ulaşabiliyorlar. Amerikan başkanı ile görüşmeleri alışılmış olduğundan dünyada veya ülkelerinde olağandışı bir ilgi uyandırmıyor. Buna karşılık, Amerikan başkanının ne yapmak istediğine bağlı olarak Beyaz Saray’a davet edilenler de var. Örneğin Pakistan Genelkurmay Başkanı Asım Münir kısa bir süre önce Beyaz Saray’da Amerikan Başkanı tarafından öğlen yemeği ile ağırlandı. Hindistan’ın pek memnun olmamasına rağmen, bu davetin bir hayli reklamı da yapıldı. Pekiyi, Münir bir dünya lideri mi? Sanmıyorum. Ama Amerika, Çin’in yayılmasını önlemek için Pakistan’la iş birliği yapmak istiyor, Münir ise Pakistan siyasetini belirleyici bir konumda bulunuyor.
Tabii, bazı liderler de Amerikan başkanını ziyaret etmek istediklerini muhtelif vesilelerle gösteriyorlar. Türk cumhurbaşkanının daveti sanıyorum bu kategoriye giriyor. Erdoğan Beyaz Saray’da ağırlanmak istediğini muhtelif vesilelerle ifade etti. Böyle bir davetle dünya lideri olduğunun teeyyüt edeceğini düşünüyordu. Nihayet Beyaz Saray’a davet edildi. Amerikan başkanı kendisine sınırsız iltifatta bulundu, iyi bir arkadaş ve lider olduğunu vurguladı. Türk cumhurbaşkanı ise Amerikan başkanının hoşuna gitmeyen bir konuya girildiği veya onaylamadığı bir görüş belirtildiği zaman kolaylıkla sinirlendiğini bildiği için, sohbette İsrail’in Gazze’deki zulmüne ve Birleşmiş Milletler’in mevcut yapısındaki dengesizliklere hiç temas etmedi. İki lider de çok başarılı bir görüşme gerçekleştirdiklerini, ülkeleri arasındaki ilişkileri ilerletmeye katkıda bulunduklarına işaret ettiler.
Rusya’dan ithalatı kısa sürede sıfırlamak mümkün değil
Türk cumhurbaşkanının Trump’a verdiği armağanlar arasında Türk Hava Yollarının Boeing’ten yüksek sayıda uçak satın almaya karar verdiği hususu yer aldı. Bu müjde her alanda Amerikan ekonomisini canlandırmayı arzulayan Trump tarafından önemli bulunabilir. Anlaşıldığına göre THY zaten uzun süredir Boeing ile görüşüyormuş. Cumhurbaşkanının ziyareti süreci hızlandırmış ve sonuçlandırmış. Daha sorunlu bir adım, toplantı öncesi Türkiye’nin Amerika’dan önemli miktarda LNG almak üzere bir anlaşma imzaladığını açıklamasıdır. Bilindiği gibi, Türkiye’nin Rusya ile uzun vadeli doğal gaz alımı anlaşmaları bulunuyor. İlave ihtiyaçlar Azerbaycan tarafından da kolayca karşılanabilir. Ancak, Amerikan Başkanı Rusya’yı iktisaden sıkıştıracak bir politika izlenmesini istemektedir. Halbuki Türkiye büyük ölçüde Rusya’dan ithal ettiği yakıtı tüketmektedir. Her ne kadar Türkiye’nin enerji konusunda Rusya’ya aşırı bağımlı durumda olması Türkiye’nin de arzuladığı bir durum olmasa da, kısa sürede Rusya’dan ithalatını sıfırlaması mümkün değildir. Ayrıca, Türkiye’nin iyi ilişkiler yürüttüğü Rusya’yı gücendirmemesi de lazımdır. Yakıt tedarik sistemini birdenbire değiştirmeye kalkışmak hem Rusya ile ilişkileri zedeleyecek hem de çok pahalıya patlayacaktır.
Bilindiği gibi Türkiye Rusya’dan S-400 füzeleri aldığı gerekçesiyle Amerikan Kongresi’nin kararlaştırdığı CAATSA yaptırımlarına tabidir. Erdoğan yaptırımların sona erdirilmesini, böylece F-16’ların gelişmiş modelleri ile bir kısmının parası da ödenen F-35’leri edinmek istemektedir. Trump kendince iyimser bir yaklaşım sergilemiş, yaptırımların hemen kaldırılabileceğini ama önce Türkiye’nin Rusya’dan petrol almayı kesmesi gerektiğini söylemiştir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, bunu istemek kolay, yapmak zordur. Buna ek olarak Kongre’deki Türk karşıtı lobiler, Türkiye’nin isteklerine olumsuz yaklaştıklarını ifade etmişlerdir. Dolayısıyla CAATSA yaptırımlarının kolayca kaldırılabileceği konusunda iyimser olmak için bir sebep yoktur.
Türk-Amerikan ilişkilerinde çok sayıda sorun hüküm sürmeye devam edecektir. Erdoğan’ın Beyaz Saray’da sergilediği uyumlu hava, bunu değiştirmez. Sonuçta ziyaret hükümete yakın basının iddia ettiği kadar başarılı geçmemiş, ancak ümit edilir ki, muhalefetin ileri sürdüğü gibi tamamen başarısız da olmamıştır.