Piyasalarda alım/satım işlemleri yaparken vade kısaldıkça, ortalama getiri riskten daha yüksek bir hızda azalmaktadır.
Geçtiğimiz gün evime yakın bir alışveriş merkezinin içindeki kitapçıya uğradığımda yeni yayınlananlar bölümünde Andrew Aziz tarafından kaleme alınan “Borsada Günlük Kazanç Sağlamak” başlıklı bir kitap başlığı dikkatimi çekti.1 Profesyonel iş yaşantım boyunca finans piyasalarında günlük kazanç beklentisi ile düzenli bir kâr yaratmanın mümkün olmadığına inandığım için başlık oldukça ilgimi çekti.
Yazar, finansal piyasalarda istikrarlı kazanç sağlamanın yollarını teknik analiz stratejilerinden, psikolojiye, risk yönetiminden, günlük işlem rutinlerine kadar kapsamlı bir şekilde ele aldığını, kitabının ilk sayfalarında ifade etmiş. Arka kapakta yazdığı şekliyle yalnızca teorik bilgiyle sınırlı kalmayan Andrew Aziz, kendi deneyimlerinden hareketle işlem yapma süreçlerini detaylı bir şekilde açıklayarak başarılı bir trader olmanın yol haritasını okurlarına sunduğunu iddia ediyor.
Bu perspektifte kitap içerisinde; gelişmiş ve basit günlük al/sat stratejileri, teknolojik finansal araçların kullanım şekilleri, piyasalarda al/sat psikolojisini yönetmenin yolları ile risk ve sermaye yönetimine dair birtakım profesyonel teknikler okuyuculara aktarılmaktadır.
Emir iletiminde işlem maliyetleri minimum seviyelere geriledi
ABD’de ünlü finans yatırım şirketinin sahibi olan Charles Schwab, 1982 yılında telefon üzerinden 24 saat borsaya emir iletim hizmetini başlatan ilk aracı kurum olarak bugünün insansız çalışan finansal algoritmik işlem altyapısının öncüsü olmuştur. Borsa emir iletiminde işlem maliyetleri geçen 40 senenin sonunda artık minimum seviyelere gerilemiştir.
Yıllar içerisinde aracı kurum komisyon oranlarının hızla gerilemesi, sistem altyapılarının teknolojik açıdan çok ilerlemesi, veri sağlayıcı şirket uygulamalarının yatırımcıları kapsamlı finansal analiz seçenekleri üzerinden daha çok işlem yapma güdüsüne yönlendirmesi gibi gelişmeler yaşanmaktadır.
Özellikle işlem bazında alım/satım komisyon oranlarının günümüzde onbinde/yüzbindelik dilimler üzerinden ifade edilir hale gelmesi, yüksek internet hızları ile yüksek frekanslı emir iletimlerinin saniyenin binde 1’i seviyelerin altına gerilemesi neticesinde, yatırımcıların borsa işlem hacimlerinde yıllar içerisinde artışlar yaşanmıştır.
Örneğin COVID-19 döneminde yatırımcıların karantina sebebi ile evlerinde oturmaları ile birlikte Robinhood isminde ücretsiz hisse senedi alım/satım platformu hizmeti sunan şirketin kullanıcı sayısında milyonlarca yatırımcı yükselişi gerçekleşmişti.
Geçtiğimiz günlerde şirketinin genel kurulunda emeklilik kararını açıklayan 94 yaşındaki Warren Buffett gibi değer yatırımcıları ise borsalarda izledikleri şirketlerin uygun finansallara sahip oldukları ve geleceğe yönelik olarak potansiyel büyüme görüntüsü sundukları ölçüde hisse senetlerine yatırım yaparken, şirketin fiyat seviyesi üzerinde çok fazla düşünmezler. Ancak borsalarda çeşitli teknik analiz endikatörleri ve karmaşık algoritmaları çalıştırmak suretiyle gün içerisinde alım/satım yapmakta olan yatırımcılar için şirketlerin finansalları, rasyoları ile geleceğe dair hedef fiyat beklentileri gibi pek çok rakamın pek bir anlamı bulunmamaktadır. Kısa vadeli işlem yapanların temel yaklaşımı piyasadaki işlem hacmini belirleyen alıcı ve satıcıların o anki pozisyon değişiklikleridir. Piyasalarda gelecekte olası hareketlerin seyrinin önceden belirlenemeyeceğine inandıkları için kısa vadeli gelişmelere göre pozisyonlarında giriş/çıkış işlemleri yapmaktadırlar.
Açıkçası finans piyasalarında getiri, risk ve zaman ilişkisi üzerinden izlenen temel yaklaşım borsalarda kısa vadeli işlem yapanların felsefesinin tam tersini ifade etmektedir. Finansal varlıkların günlük getiri dağılımlarının normal dağılıma uyduğunu kabul edersek, kısa vade zarar etme olasılığı daha yüksek olacaktır. Dolayısı ile kısa vadede getirisine göre daha riskli olan finansal varlıklar uzun vadede daha az riskli olacaklardır. Bu nedenle kısa vadede risk yönetimi yatırımcılar için çok daha fazla bir öneme sahiptir.
Yıllık ortalama getirisi %5 ve risk seviyesi %5 olan bir finansal varlıkta risk/ortalama getiri 1 seviyesinde iken, getiri dağılımının normal dağılım varsayımı altında hareket etmesi durumunda zarar olasılığı %16 seviyesinde gerçekleşmektedir. Aynı finansal varlıkta alım/satım vade frekansını 3 ay’a düşürdüğümüzde risk/ortalama getiri 2’ye yükselirken zarar olasılığı %31’e yükselmektedir. Bu şekilde aynı finansal varlıkta günlük al/sat yaparak işlemleri yüksek frekans seviyesine yükselttiğimizde risk/ortalama getiri 16’ya yükselirken zarar olasılığı %47 düzeyine kadar yükselmektedir.
Unsurlardan birini çıkarırsanız alım/satım sisteminiz çöker
Kısacası piyasalarda alım/satım işlemleri yaparken vade kısaldıkça, ortalama getiri riskten daha yüksek bir hızda azalmaktadır. Bu nedenle gün aşırı veya gün içi işlem yapmakta olan yatırımcılar için risk yönetimi çok önemli bir konu haline gelmektedir.
Yazardan kısa bir alıntı yaparsak, teknoloji, psikoloji ve strateji üç saç ayağı gibidir. Ayaklardan birisini çıkarırsanız sacayağı yıkılır. Bu unsurlardan birisini ortadan kaldırırsanız alım/satım sisteminiz çöker. Ancak kendinizi uygun teknolojiyle donatmak, bir stratejiyi “içten dışa” öğrenmek ve psikolojinize hakim olmak da yeterli değildir.
O zaman teknolojiye güvenelim, algoritmasız kalmayalım ancak sürekli kısa vadeli kâr peşinde koşmayalım düşüncesi ile bir orta yolu bulmuş olalım.
[1] Andrew Aziz, (2025), Borsada Günlük Kazanç Sağlamak, Epsilon Yayınevi