Yılın son FOMC ve PPK haftasına her iki cephede de yüksek risk iştahı zemininde giriş yapıyoruz. Özellikle global cephenin pozitif durumu dikkat çekici. Varlık sınıflarının yeniden birlikte hareket ettiği bir süreçteyiz. Son 2 haftanın tamamında global hisse senetleri değerlenirken, ABD’nin eşlik etmesi ve Amerikan dolarının gerilemesi buna örnek olarak verilebilir. Diğer yandan kripto varlıklar ve değerli metallerdeki oynaklıkta değişen bir şey yok. Kripto cephesinde yatırımcıların ETF’lerden gerçekleştirdikleri çıkış, oynaklığın destekleyicisi.
Piyasalar, hafta ortasında gerçekleştirilecek olan Fed’in son FOMC buluşmasını bekliyor. Hemen öncesindeki haftalık tahvil faizi kapanışları ise biraz düşündürücü. Getiri eğrisinin kısa ve uzun tarafı birlikte yükselerek yatırımcıların bir nevi faizin ineceğine dair endişeleri olmadığını, ancak gelecek yıla yönelik mesajlarda sürprizi göz ardı etmediklerini düşündürüyor. 10 yıl vadeli ABD tahvilinde faizin +12bp ile 5 Aralık haftasını kapatması ve bunun da %4.14 ile son 3 haftanın en yüksek düzeyini işaret etmesini dikkate değer buluyoruz. Nette Fed’in Aralık toplantısı için sürpriz yapmayacak olmasını olumlu buluyor ve yıl kapanışına ‘kısa vadeli bakış açısı’ çerçevesinde ‘şimdilik’ odaklanmaktan başka bir şansımız olmadığını da biliyoruz. 2026’nın ise gündemi bir hayli yoğun olacak. En çarpıcı ayrıntı, uzun yılların ardından Fed başkanlığındaki değişimin NŞA’da gayet rutin bir süreç konumundayken soru işaretlerini barındırarak masaya gelmesi olacak. Yeni yılın ilk vakitlerinde açıklanması beklenen ismin gelecek dönem faiz kararlarında dönemsel volatilite kapasını aralama ihtimali şimdilerde oldukça sık konuşulan risk başlıklarından.
Yurt içi tarafın da gündemi faiz. Tek bir farkla: enflasyon verisinin öncesi ve sonrasına dair oldukça yoğun bir gürültü trafiği altında. Merakla beklenen, birçok kez fiyatlamalar nezdinde spekülasyona maruz kalan Kasım enflasyonunda gerçekleşen aşağı yönlü sürpriz, piyasa katılımcılarının tüm taraflarında ayrışmalara neden oldu. Şu anda elimizdeki geniş beklenti yelpazesi 100-200bp aralığında faiz indirimi senaryolarından oluşuyor. Ne kadar farkındasınız bilemiyorum ama son 2 faiz kararında beklenti makası son 1-2 yılda olmadığı ölçekte açılmaya başladı. Açıkçası ben, bunun çok iyi bir gelişme olmadığı kanaatindeyim. Yaptığım çıkarımların ilki, beklenti yönetimi ya da oluşumunda ya tam olarak anlaşılmayan ya da tam olarak sağlıklı şekilde yapılmayan bir iletişim detayı olduğu. Zaten enflasyonla mücadelenin çok büyük bir kısmının para politikası kanalı üzerinden gerçekleşmesi ve bunun da zaman aralığı olarak uzun sürmesinin verdiği rahatsızlık sürecin olmazsa olmazı toplumsal mutabakat kısmındaki bekleme süresini zorlaştırarak ötelerken bir de beklenti makasının profesyoneller nezdinde açılması, süreç açısından pek destekler bir gelişme olarak durmuyor. Bununla birlikte, enflasyon verisinin öncesi-veri günü ve sonrasındaki farklılaşan beklenti ve fiyatlamalar da sağlıklı değil. Sanki biraz fiyatlamaların yönlendirdiği beklentiler var gibi bir pozisyona kayıyoruz. Evet, Kasım verisi ‘ilk bakışta’ önemli bir momentum kaybına işaret ediyor. Ancak, bunun ne kadarlık kısmının ne kadarlık bir süre ile kalıcı olabileceğine henüz net bir cevap verilemiyor. Üstelik artık 2026’nın beklentileri de ortalamada çok basit bir yaklaşımla %25’lerde oluşarak resmi yönlendirmelerin üzerinde kalmaya devam ederken. O nedenle bu tarz bir parantez açmanın zamanlama açısından çok doğru olduğunu düşünüyorum. Şahsi beklentim, sıkı duruş ve muhafazakâr bir enflasyon beklentisi yönetimi yaklaşımı altında Ekim patikasının korunması gerektiğinin doğru olduğu. Piyasalar, kısa vadede dalgalanabilir, yükselip düşebilir. Zaten doğası buradan geliyor. Ancak, uzun vadede çok daha sağlıklı bir piyasa zemininde hareket için makro beklentilerdeki çıpalamanın çok ama çok kuvvetli olması gerektiği bir dönem içerisinden geçtiğimizi de unutmayalım.