Bankalara duyulan güvenin, modern bir ekonominin temel yapı taşlarından birisi olduğunu söyleyebiliriz.
Bankacılık sektörüyle ilgili en klişe sözlerden bir tanesi, bankaların güven kurumu olduklarıdır. Hastaneler ve doktorlara canımızı ve sağlığımızı emanet ettiğimiz gibi, bankalar ve bankacılara da paramızı emanet ediyoruz. Haklı olarak da canımızı, malımızı ve paramızı emanet ettiğimiz kurum ve kişilere güvenmek istiyoruz. Bankalara güvenilmemesi durumunda, tasarrufların bankacılık sistemi dışında kalması ve böylece milli ekonomiye katkı sağlayamaması söz konusu olabilir. Bu nedenle, hem bireysel hem de toplumsal boyutta baktığımızda, bankalara duyulan güvenin, modern bir ekonominin temel yapı taşlarından birisi olduğunu söyleyebiliriz.
Bankacılık aslında bugünkü haliyle çok da uzun bir geçmişe sahip değil. Amerika Birleşik Devletleri’nde bankaların sağlıklı bir şekilde işlemesi, bankacılık sektörünün düzenlenmesi konularında ilk adımlar 1860’lı yıllarda atılıyor. 1863 yılında, dönemin Hazine Bakanı Hugh McCulloch, Amerika’daki bütün bankalara bir mektup göndererek, bankaların sağlıklı işlemesi ve bankalara güvenin artması için, bankacıların yapması gerekenlerle ilgili öğütler vermiş. McCulloch’un öğütleri, aradan geçen 162 yıla rağmen geçerliliğini koruyor. Gelin birlikte bakalım neymiş bu öğütler:
- Makul bir koşulun ötesinde, teminat altına alınmamış hiçbir kredi vermeyin. Spekülasyonu teşvik edecek ve özendirecek hiçbir şey yapmayın. Meşru ve ihtiyatlı işlemlere olanak tanıyın. Müşterilerinizin iş hacminin elverdiği ölçüde kısa vadeli indirimler uygulayın ve paraya ihtiyacınız olsun ya da olmasın, tüm senetlerin (kredilerin de) vadesinde ödenmesi konusunda ısrarcı olun. Senet ya da tahvilin vadesi geldiğinde, tahsil edeceğiniz parayı benzer bir getiriyle nereye koyacağınızı bilememeniz durumunda bile, tahsilatı yapın, asla krediyi yenilemeyin.
- Kredilerinizi, birkaç elde toplamak yerine dağıtın. Tek bir kişiye veya firmaya verilen büyük krediler, bazen uygun ve gerekli olsa da, genellikle tedbirsiz ve çoğu zaman güvensizdir. Büyük borçlular bankayı kontrol etme eğilimindedir; ve bir banka ile müşterileri arasındaki ilişki böyle olduğunda, sonunda hangisinin zarar göreceğini öngörmek zor değildir.
- Müşterilerinize karşı cömert davranın, bir bankanın müşterilerinin refahı arttıkça refaha kavuşacağını unutmayın, ancak onların politikanızı dikte etmesine asla izin vermeyin.
- Bir teklife iskonto koymanın uygunluğundan şüphe duyuyorsanız, bankanın tarafını seçin ve teklifi reddedin; uygun olup olmadığından şüphe duyuyorsanız asla indirim yapmayın. Bir müşterinin dürüstlüğüne güvenmemek için sebepleriniz varsa, hesabını kapatın. Sizi kandırmasını engelleyebileceğiniz düşüncesiyle asla bir dolandırıcıyla iş yapmayın. Bu gibi durumlarda risk, kârdan daha büyüktür.
- Memurlarınıza, hırsızlık yapmadan rahat ve saygın bir şekilde yaşamalarını sağlayacak maaşlar verin ve tüm hizmetlerini onlardan talep edin. Bir memur, gelirinin üzerinde yaşıyorsa, onu işten çıkarın; harcamalarının fazlalığı dürüstlüğüyle tutarlı bir şekilde açıklanabilse bile, yine de işten çıkarın. Savurganlık, suç olmasa bile, doğal olarak suça yol açar. Kazandığından fazlasını harcayan bir insan, bankada kasa memuru olamaz.
- Bir bankanın sermayesi bir kurgu değil, gerçek olmalı ve borç alanlara değil, borç verebilecek parası olanlara ait olmalıdır..
- Doğru, dürüst ve meşru bir bankacılık işi yapın. Yüksek getiri beklentisiyle asla yasal olmayan işler yapmayın. "Muhteşem finansman" meşru bankacılık değildir ve bankacılıktaki "muhteşem finansörler" genellikle ya sahtekâr ya da düzenbazdır.
Sektör çok daha gelişmiş ve karmaşık hale geldi
Bankacılık sektörü bugün, 162 yıl önce bu öğütlerin verildiği döneme göre çok daha gelişmiş ve karmaşık bir hale gelmiş durumda. Yukarıdaki maddelere eklenebilecek onlarca başka öğüt aklımıza gelebilir. Lakin işin özünde, McCulloch’ın öğütlerinin, bankalar ve bankacılarla ilgili en çok dikkat edilmesi gereken konular olduğuna hiç şüphe yok. Özellikle kredi riski konsantrasyonu, kredilerin teminat yapısı ve banka sermayesinin kaynağı ile söyledikleri bir hayli önemli. Lakin benim en çok dikkatimi çeken ve önemi tarih boyunca hiç azalmayacak olan öğüt, banka çalışanlarıyla ilgili olanı.
Bu vesileyle, Yapı ve Kredi Bankası’nda birlikte çalıştığımız dönemde, McCulloch’un bankacılara öğütlerini bana ilk kez tanıtan, Kentbank Yönetim Kurulu Başkanı çok sevgili Mehmet Sönmez’e de sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Bir bankacının başka bir bankacıya verebileceği en iyi öğütler bunlar olsa gerek.