Nisan 2025 itibarıyla 12 aylık toplam nakit açığının yıllık artışı yüzde 133, net borçlanmanın yıllık artışı yüzde 137 ve faiz giderlerinin yıllık artışı yüzde 96.
Bir ödemeler dengesi krizinin kıyısından dönmüş bir ekonomide gözler doğal olarak sıcak para ve kur hareketleri çevresinde finansal gelişmelere yoğunlaşıyor. Bunların gölgesinde kalmakla birlikte aynı ölçüde önemli ve kritik bir alan da maliye cephesindeki durum. Hazine’nin yayınladığı verilerine yansıyan nakit açığı, borçlanma ve faiz yükü gelişmeleri alarm verici mahiyette. Grafikte de görüldüğü gibi Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde 2022 yılı ortalarından itibaren Hazine’nin nakit açığı da, net borçlanma da, faiz ödemeleri de adeta şaha kalkmış. “Rasyonel politikalara dönüş” bu eğilimi tersine döndürmemiş, tersine rakamların üçü de şimşek hızıyla artmaya devam etmiş.
Hazine yıllık net borçlanma sınırına gelmiş durumda
Hazine’nin nakit dengesi verilerine göre 2022 yılına girerken 12 aylık toplam nakit açığı 142 milyar TL, gerçekleştirdiği net borçlanma 98 milyar TL ve ödediği faiz 160 milyar TL düzeyindeydi. 2022’de başlayan seçim ekonomisi ve KKM belası, 2022’de net borçlanmanın yüzde 347, faiz ödemelerinin yüzde 79 artmasını getirdi.
Nakit açığı 2023’te yüzde 269, net borçlanma yüzde 88, faiz giderleri yüzde 97 arttı. 2024 yılında da kötü gidiş temposundan bir şey kaybetmedi. 2024’te Hazine’nin nakit açığı yüzde 234, net borçlanması yüzde 87, faiz ödemeleri yüzde 108 arttı.
En son verilere göre Nisan 2025 itibarıyla 12 aylık toplam nakit açığının yıllık artışı yüzde 133, net borçlanmanın yıllık artışı yüzde 137 ve faiz giderlerinin yıllık artışı yüzde 96. 12 aylık toplam nakit açığı 2,37 trilyon TL, net borçlanma 1,99 milyar TL ve faiz ödemeleri 1.53 milyar TL’yi buldu. Hazine ilan ettiği yıllık net borçlanma sınırına gelmiş durumda. Hazine’nin bu hedefini tutturabilmesi için kalan 8 aydaki net borçlanma artışını sıfırlaması gerekiyor.
Ocak-Nisan dönemine ait 4 aylık verilerle güncel gelişmelere daha yakından bakacak olursak ortada hiçbir fren işareti olmadığı daha net ortaya çıkıyor.
Hazine’nin nakit dengesi verilerine göre bu yılın ilk 4 ayında gelirler geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 48 ve 1.12 trilyon TL artarak 3.45 trilyon TL’ye yükseldi. Giderler yüzde 44,8 ve 1.41 trilyon TL artarak 4.54 trilyon TL’yi buldu. Nakit açığı ise 277,6 milyar TL ve yüze 34,4’lük bir artışla 1 trilyon 85 milyar TL’ye tırmandı. Yani Hazine’nin yıllık nakit açığı hedefinin yarısına 4 ayda ulaşılmış oldu.
Nakit açığının finansmanı için Hazine 4 ayda 760,3 milyar liralık net borçlanma gerçekleştirdi. Geçen yıla göre artış, 453,5 milyar TL ve yüzde 148’i buldu.
İlk 4 ayda 406 milyar TL borç ödemesi yapılırken, yapılan borçlanma miktarı 1 trilyon 166 milyar liraya ulaştı. Borç ödemesi geçen yıla göre 112 milyar TL ve yüzde 21,6 azalmasına karşın, yeni borçlanma miktarı 341 milyar TL ve yüzde 41,4 arttı. Geçen yıl ilk 4 ayda ödenen borçtan yüzde 59 daha fazla borçlanma yapılmıştı, bu yıl ödenen borcun 2.87 katı yeni borçlanma yapıldı.
Bu yılın faiz ödemeleri anapara ödemelerini aştı
Bu arada borç anapara ödemesi geçen yıla göre yüzde 21,6 ve 112 milyar TL azalmış olmasına rağmen, faiz ödemeleri 354 milyar TL ve yüzde 107’lik bir sırçama ile 684,5 milyar liraya tırmanmış bulunuyor.
Bir kritik gelişme de faiz yükü-anapara dengesinde ortaya çıkıyor. Geçen yılın ilk 4 ayında gerçekleştirilen faiz ödemeleri, anapara ödemelerinden yüzde 63,8’i düzeyindeydi. Bu yılın ise faiz ödemeleri, anapara ödemelerini aştı. İlk 4 ayda ödenen faizler anapara ödemelerinin 1,69 katını buldu.
Özetle Hazine’nin nakit açığı doludizgin artıyor. Ödenen borçtan çok daha fazlasıyla yeni borçlanma yapılıyor. Faiz yükü anapara miktarını da aşmış durumda. Bu gidişin faiz indirim arzularına destek verme ihtimali yok.
Üstelik son politik gelişmeler, sıcak para akımları ve kur hareketlerini cephesini iyice kırılgan hale getirdi. Devletin borçlarının yarıdan fazlasının altın ve dövize bağlı olduğu mevcut koşullar altında, politik hesaplar Hazine’ye ciddi bir fatura çıkarmış durumda.
Bu koşullar altında faizlerin nasıl aşağı çekilebileceği tam bir muamma. Şartları zorlayarak yapılacak bir faiz indiriminin tetikleyeceği olası gelişmeler konusu ise tamamen karanlıkta.