Ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası'nın kur artışını sınırlandırarak enflasyon ve faiz getirisinin altında tutma politikası yabancı sıcak paraya, sadece mevduatta park etse bile iyi bir kâr elde etme fırsatı sunuyor.
Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 19 Mart’ta tutuklanmasının ödemeler dengesi sermaye hareketlerinde yarattığı tahribatın seyrini Merkez Bankası verileri üzerinden izlemeye devam ediyoruz.
Ekonominin içine sürüklendiği aşırı kırılganlık koşullarında sermaye hareketleri, özel olarak da sıcak para hareketleri, gerek ekonominin seyri gerekse izlenen ekonomi politikalarının karnesi açısından belirleyici hale gelmişti. Bu yüzden 19 Mart operasyonunun bu cephedeki etkisi sarsıcı oldu.
Mart ve nisan aylarında gerek yabancılar gerekse yerleşikler, görülmemiş hacimde yurtdışına kaçış tepkisi gösterdiler. Kaynağı belirsiz döviz hareketlerinde de yurtdışına veya sistem dışına kaçış yaşandı. Mayısta yaşanan toparlanmayı haziranda tekrar bozulma izledi. Merkez Bankası ödemeler dengesi verilerine göre temmuzda ise çok güçlü bir geri dönüş yaşandı.

Temmuzdaki bu hareketin başlıca sonuçları şöyle:
- Döviz rezervlerinde 18,6 milyar doları bulan bir aylık artış gerçekleşti. Bu miktar döviz rezervlerinde aylık artış olarak bir rekor
- Temmuzda yurtdışından 16.83 milyar dolarlık net döviz girişi oldu. Bu da tarihin en yüksek ikinci rakamı
- Yabancılardan doğrudan yatırım ve sıcak para olarak gelen kaynak da 10.48 milyar dolar ile tarihin en yüksek ikinci girişi oldu. Yabancıların portföy yatırımı ve mevduat olarak getirdikleri sıcak para miktarı da 8,45 milyar dolar ile tarihin en yüksek üçüncü aylık sıcak para girişi olarak kayda geçti.
- Temmuz ayı yerleşiklerin sermaye hareketlerinde de rekorlara sahne oldu. Bankalar, yurtdışına mevduat olarak çıkardıkları dövizin 6.55 milyar dolarını geri getirdiler. Hisse senedi ve tahvil yatırımı olarak yurtdışına çıkan 1.09 milyar dolar dolara rağmen yurtdışından geri dönen net yerli sıcak para miktarı 5.46 milyar doları buldu. Her iki rakam da kendi alanında birer rekor oluşturuyor.
Ancak rekorlarla dolu bu güçlü dönüş bile 19 Mart operasyonunun ödemeler dengesinde yarattığı tahribatı kapatmaya yetmedi. Mart-temmuz dönemindeki 5 aylık sermaye hareketlerinin toplamına baktığımızda sonuç şöyle:
- Yabancı sıcak parada mart ve nisanda toplam 11.42 milyar dolarlık bir çıkış olmuştu. Sonrasında 16.57 milyar dolarlık geri dönüş oldu. Buna göre ilk iki ayda çıkan yabancı sıcak paradan 5.15 milyar dolar fazla giriş olmuş. Ancak tahvil piyasasında ilk iki ayda yaşanan 11.83 milyar dolarlık yabancı çıkışının 2.21 milyar doları hala karşılanmamış durumda. Yabancı sıcak paranın girişi esas olarak mevduat tarafında.
- Yerli sıcak parada mart ve haziran aylarında 15.03 milyar dolar dolar çıkış; nisan, mayıs ve temmuzda ise toplam 11.03 milyar dolar geri dönüş oldu. Yani bu süre içinde yurtdışına kaçan yerli sıcak paranın 4 milyar doları hala geri dönmedi.
- Sonuç olarak 19 Mart operasyonunun devamında mart, nisan ve haziran aylarında döviz rezervlerinde 44.16 milyar doları bulan dev bir kayıp ortaya çıktı. Mayıs ve temmuzda ise 32.06 milyar dolarlık rezerv artışı yaşandı. Yani temmuzdaki rekor rezerv artışına rağmen 19 Mart operasyonunun rezervlerde yarattığı tahribatın 12.1 milyar doları hala telafi edilemedi.
Ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası'nın kur artışını sınırlandırarak enflasyon ve faiz getirisinin altında tutma politikası yabancı sıcak paraya, sadece mevduatta park etse bile iyi bir kâr elde etme fırsatı sunuyor. Merkez Bankası'nın faiz indirim patikasına girmiş olması, tahvil yatırımlarından daha da yüksek kârlar elde etmenin yolunu açıyor. Bu durum hem yerli, hem yabancı sıcak paranın iştahını kabartıyor.
Sıcak paranın son dönem hareketlerinin kaynağı istikrar ve güvenin geldiğini düşünmesi değil, mevcut konjonktürün sunduğu yüksek kâr fırsatı. Sıcak paranın oynaklığının geride kaldığını söylemek aşırı iyimserlik olur.
